11 | king evian

10.5K 1.3K 1K
                                    

Güneş tam olarak vurmadığından loş aydınlanan bir oda.

Dudaklarıma kadar çekilmiş, tüm bedenimi pamuk gibi saran bir yorgan.

Başımı yasladığım, yastıktan daha sert ama daha güzel bir şey.

Sol elimle ne zaman tuttuğumu bilmediğim bir parmak.

Kuşların sesleri kulağıma doluşurken, sabah üşümesi dediğimiz şeyin vücudumu ürpertmesi ile uyandım. Zaten yüzümün yarısını bile saran yorganla sadece burnum ve gözlerim dışarıdayken, üşüme ile büzüşerek istemsizce tuttuğum ama yabancı parmağı daha çok sıktım. Kafamı hafifçe eğdim anlamsızca homurdanarak ve burnumu da yorganın içine sokmuş oldum.

Biraz daha ısınma ihtiyacı ile bacaklarımı da büzerken başka bir bacağa çarpmam engel olmuştu buna. Hala uykunun kollarında olmam sebebiyle uyanmaya çalışarak gözlerimi ağır ağır açtığımda, bulanıklık ile gözlerimi kırpıştırdım netleştirmek için. Ardından kafamı hafifçe oynattım ve kulağıma dolduğunu fark ettiğim ritimli kalp atışı ile gözlerimi üzerinde olduğum bedene çevirdim.

Kafam birinin göğsündeydi ve uzun işaret parmağını elimle yumruk yaparak tutmuştum. Direkt olarak kafamı yasladığım göğsündeki birleşmiş ellerimizle göz göze gelmemle kafamı kaldırıp bana bakan adama baktım. Evian, mavi gözlerini ifadesizce üzerimde gezdiriyordu ne zaman uyandığını bilemediğim şekilde.

Siktir.

Birden çektim elimi aynı şekilde göğsünden kalkarak oturur pozisyona geldim. Resmen yapışmıştım adama. Uykudayken çok fazla hareket ederdim, rezil olmuştum.

"Ö-özür dilerim."

"Günaydın..."

Beni takmadan mırıldandığında net sesinden daha yeni uyanmadığını anladım. Uzun süredir uyanıktı.

Hala yatan ve beni izleyen adama döndüm oturduğum yerde.

"Neden uyandırmadın?"

Tebessüm etti. "Bebek gibi uyuyorsun."

Tanrım...

"Parmağımı tuttun tüm gece. Bir de ağzını şapırdatıyorsun bazen. Gerçekten bebek gibisin."

"Dalga geçme."

"Geçmiyorum."

Ona baktığımda gerçekten de dalga geçmiyor olduğunu gördüm. Görmüş müydü yani? Tüm gece?

Yorganı tamamen üzerimden kenara çekerek ayağa kalktım. O da benimle birlikte oturur pozisyona geldi.

"Kahvaltıya inelim." dedi ve ayağa kalktı yatağı dağınık bırakarak. Ben de o sırada yumruklarımla gözlerimi ovalayarak uyanmaya çalışıyordum. Bana büyük gelen pijamaları, yumruğumu da kapatmıştı. Esnedim genişçe ve esnemeyi bıraktığımda istemsizce tekrar ağzımı şapırdatıp dağılmış suratım ve saçlarımla ona baktım. Yine bana bakıyordu dikelmiş. Gülümsedi ve kafasını kendi kendine iki yana sallayarak odadan çıktı.

Önce tuvalette elimi yüzümü yıkadım. Ardından uzayan saçlarımı bileğimdeki tokayla geride topladım ve birkaç tutam perçemi serbest bırakıp kahvaltıya indim. Diğerleri çoktan masadaydı Elias ve Elvira hariç. Nayeon'un yanına oturdum herkesi selamlayarak.

"Ev öğrenci yurduna döndü." diye mırıldandım ve güldüm. "Çok kalabalığız. Kendi evinde kalsa ya herkes?"

"Elvira ve Elias mecbur olarak sarayda kalacaklarmış, bugün posta geldi haber için."

Paul'un verdiği haber ile Evian kaşlarını çattı.

"Neden mecbur?"

"Kral Charles yüzündenmiş. Bir şeyler olmuş sanırım, ayrıca balkon konuşmasından önce gitmen gerekiyormuş."

evian ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin