9 | weltschmerz

11.4K 1.3K 659
                                    

Her bir tuğlasından nefret ettiği sarayın duvarları arasında, oturduğu boydan boya uzanan yemek masasında, önündeki suya bile dokunmuyordu Evian. Başına geçtiği masanın uzunluğundan ötürü uzak kalan, diğer başında oturan Kral'dan gözlerini bir saniye bile ayırmıyordu. Hissedebileceği en büyük nefreti hissediyordu öz babasına karşı.

Özenle hazırlanmış masanın ortasındaki mum ve süsler, yalnızca iki kişilik bir ara yemek için boş ve anlamsız şekilde dururken önündeki etten bile tiksiniyordu. Onun aksine Kral Charles rahatça yiyebiliyordu yemeğinden.

Evian saraya döndüğünden beridir çatık olan kaşları ve normalde böyle olmamasına rağmen sert olan bakışları ile karşısındaki orta yaşlı adama bakarken, adam da sonunda gözlerini prense çevirdi.

"Demek yaşıyordun, ve gitmiştin."

Duymaktan iğrendiği sesle Evian bakışlarını çekmedi ondan. Üzerindeki takım elbise bile ona zarafet katamıyordu nefret dolu bakışları altında. Buraya abisini kurtarmak için gelmişti. Zaten bu günleri değiştirecek ve tarihten silecek olsa da, Elias'ın birkaç gün de olsa acı çekmesine göz yummazdı.

Kralın sandığının aksine o gitmemişti. Bir büyücü tarafından haklı sebeplerle lanetlenmiş, bundan kurtulmak için zaman makinesiyle geleceğe gitmişti. Ama karşısındaki adamın bunu bilmesine gerek yoktu.

"Doğruyu fark etmene sevindim Evian."

Yanlış.

Onun tüm yanlışlarını fark etmişti aslında. Oldu olası nefret ettiği babasını öldürmekten başka bir şey isteyemiyordu. Öyle ki, sinirden avuç içinde sıktığı mendil bile buruşmaktan yok olmuştu.

Cevap vermiyordu. Susuyordu bir an önce gitmek için.

Charles, şarabından bir yudum aldı. Şuanda akşam yemeği bile değildi ama her şeye sahip bir adam, günün istediği vaktinde istediğini yiyordu. Onun aksine çocukları hizmetçileri düşünüyor, boş meşgul etmiyordu. Kendi yemeklerini kendileri hazırladıkları oluyordu. Bazıları merak ediyordu Charles'in çocuklarının nasıl böyle olabildiğini.

"Bertina geldi. Akşam yemeğinde burada ol."

Bu, Evian için son nokta olmuştu. Dudaklarının kenarı sinirle kıvrıldı ve güler gibi bir ses çıktı. Öfkesini kontrol edemeyecek gibi hissediyordu.

"Cidden..." Kafasını iki yana salladı ve dudaklarını diliyle ıslatarak yutkundu. "Pisliksin." diye fısıldadı ardından. Kral bunu duymadı ama duysa da bir şey değişmezdi.

Başından beri Kral olma isteği ile büyümüştü Evian. Güç ve otoriteydi tek ilkesi. Krallar onun gözünde koca sınırlara hükmeden en güçlü, otorite sahibi insanlardı ve tek isteği kral olmaktı. Elias, en büyük olarak tahta geçecek olan kişiydi ancak küçük kardeşinin bu hevesini kırmamak uğruna tahttan vazgeçmişti.

Evian, onun gibi kolay elde edememişti. Bunu hak ettiğini kanıtlaması gerekiyordu. Charles ve onun sınavları, hayattan soğutacak zorlamalarına dayanmıştı bu taht için yıllardır. Şimdi ise çıkabilirdi, tek bir şart ile.

Kral Charles, Evian'ı hala eski istekli çocuk sanıyordu ama yanılıyordu. Evian'ın ilkeleri güç ve otorite olmaktan yıllar önce çıkmıştı. Özellikle son olaylardan sonra o ve şartlarına katlanamazdı. Kral olmayı ne kadar isterse istesin eskisi gibi gözü kara değildi.

En büyük sebebi de karşısındaki adamdı.

----------

"Ben giymem bunu!" diye bağırdı bir anda Nayeon. Üzerinde çoktandır kabarık, mavi ve uzun elbisesi vardı. Giymişti ama giymeyeceğini söylüyordu bozuk plak gibi.

evian ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin