Böyle Gitme N'olur

1.5K 115 113
                                    

Ali!

Ali beni duymak zorundasın şu an beni duymak zorundasın duydun mu beni?...

&&&&&

Ali o sabah tam saat yedide uyandı. Aklına dün gelince bir an yataktan kalkmak istememişti Ali ama toparlanıp kalktı yatağından gidip elini yüzünü yıkadı ve hastaneye gitmek için hazırlandı. Banyoda suyu yüzüne çarpınca gözlerini kaldırıp aynaya baktı Ali belki son bir haftadır ilk kez baktı aynadaki yüzüne, nedense onu hastaneden attıklarından beri aynalardan kaçmıştı sanki göreceği kişi abisine verdiği cerrahlık sözünü tutamamış ve onu ölmüş olsa da hayal kırıklığına uğratmış biriymiş gibi bakamamıştı işte yüzüne. Bir yandan da gözlerinde acı göreceğinden korkuyordu Ali sevdikleri teker teker gitmiş birinin acısını göreceğini hatta giden sevdiklerinin giderken kalbinde bıraktıkları parçaları göreceğini sanmıştı o gözlerde. O gözlere bakmaya cesaret edememişti Ali. 

Ama şimdi başka bir Ali'ydi. Özellikle dün Nazlı'nın gitme demesinin üstüne oradan yürüyüp giderken ve Ferman'ın arabasından ona bakmadan çıkıp uzaklaşırken belki de gerçekten değişmeyi seçmişti bu sefer. Belki de Ezo'yla hatıralarını yaktığı gün yapmak istediği şeyi artık yapmıştı başarmıştı. Günlerdir hatta belki Nazlı'yla ayrıldığından beri her gün içinde bir acıyla uyuyordu Ali ve uyanıyordu. Son bir haftadır içindeki acı daha da artmıştı Ali'nin hatta değişmeye karar verse de söküp atamamıştı o acıyı kalbinden.

O gün uyandığında Ali hiçbir şey hissetmiyordu. İçinde bir boşluk vardı sadece nerede olduğunu bilmediği bir boşluk. Baktığı gözler de serin ve soğuktu, hatta canı yanan birinin izlerini bırak sevdiği insanların parçasını bile göremedi Ali. 

"Bundan sonra eski hayatınla ilgili bir şey yok sen artık başka birisin. Abine tuttuğun söz var bir tek onu gerçekleştirmek için çok iyi bir cerrah olmak için yaşayacaksın. Dönüp arkana bakmak yok." 

Ali kendine bunları söyledikten sonra yüzündeki damlaları sildi ve derin bir nefes alarak kapıdan çıktı ve hazırlandı. Tam kahvaltısını bitirmişken kapı çaldı. 

Ezo ona kapıda gülümsüyordu. 

"Günaydın Alişko bak sana kahvaltı için simit getirdim."

"Ben simit sevmem susamları dişime kaçıyor." Dedi Ali. 

"Ay Ali ne gıcıksın ya. Neyse sen kahvaltı yaptın mı? Bak son bir haftadır lokma sokmadın ağzına neredeyse otur azıcık bir şeyler ye." 

"Yedim Ezo kahvaltımı yaptım çok da sağlıklı bir kahvaltıydı." Dedi Ali. 

Ezo tek kaşını kaldırıp ona inanmazlıkla baktı. 

"Ya gerçekten." 

"Sen iyi misin bir tuhaflık var sende bugün." 

"Çok iyiyim Ezo. Kafamda bazı şeylerin bitmesi gerekiyordu bitti şimdi iyiyim işte. Merak etme."

Ezo şaşırmışa benziyordu. 

"Sen öyle diyorsan iyisindir o zaman. Sen hastaneye gidiyorsun galiba hadi ben seni oyalamayayım..." Dedi Ezo. 

O sırada Ali'nin telefonu çalınca Ali cebine uzanıp telefonu açtı. Numarayı görünce çok şaşırmıştı. 

"Doruk?"

"Kara şimşeğim sen nerelerdesin ya?"

Ali iyice şaşırmıştı. 

"Şey... evdeyim?" 

"Öyle değil ya... Yani demek istedim ki bayağıdır sesini duymamıştım Ali özlemişim be Cefa'm. Demir de yanımda birlikte aradık seni. Ne yapıyorsun?" 

Sana Ulaşmak İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin