İstasyon İsyanları

931 76 21
                                    

"Birini gerçekten çok sevmek, nasıl bir şey biliyor musun? Sevdiğin insan senden kilometrelerce uzaktayken bile ona bir şey olduğu anda kalbinin tüm hücrelerinin hissetmesi, kalbinin ritminin değişmesi demek... Senden önce kalbinin ona bir şey olduğunu anlaması demek birini çok sevmek bazen."

&&&&& 

Havaalanı o gün soğuk ve ıssızdı. Etraftaki bir avuç insan, uçakları kalkana kadar sandalyelerde oturuyordu diğerleri de bilet sırasındalardı. Ali üşüdüğünü hissedince montunun fermuarını çekti iyice. Elindeki bavulun tutacağını daha sıkı kavradı. Artık gitmesi gerekiyordu. Nedense son bir bakış atmak istedi etrafına, havaalanına birinin bile gelmeyeceğini bile bile. Tam uçağa gidecekken gözü uzakta, tanıdık bir figure takıldı Ali'nin. Şaşırmıştı hem de çok. Sabahki tavrından sonra buraya geleceğini düşündüğü son insan oradaydı. 

Ferman'ın yüzünde okunamaz bir ifade vardı, deniz gözleri fırtınalı bir okyanus gibi, buz tutmuş bir havuz gibiydi. Ali binlerce şey söylemek istedi ona, derdini anlatmaya çalışmıştı Ferman'a ama anlamamıştı Ali'yi bir türlü... Şimdi gidip yanına bana böyle bakacağına, kızacağına destek olsana abi, demek istiyordu ama Ferman'ın gözleri davetkar değildi. Gözleri hafif doldu Ali'nin, derin bir nefes aldı ve cesaretini toplamayı düşündü. Sonuçta bir süre de olsa göremeyecekti Ferman'ı, abisiyle küs ayrılmayı hiç istemiyordu...

Ali tam Ferman'ın yanına gitmek için bir adım atmıştı ki gözlerini kaçırdı Ferman ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Ali kalmıştı öyle havaalanının ortasında. Ferman arkasına bile bakmadan yürüyordu. Demek Ali'ye gerçekten çok kızgındı ve veda bile etmek istememişti... Gerçi Nazlı da öyle yapmıştı, o da veda bile etmemişti Ali'ye. 

Bir yanı anlıyordu Ferman'ı Ali'nin, ama bir yanı bir kere de beni dinleyip anlasan artık, anlamaya çalışsan abi sen benim dünyada en çok sevdiğim insanlardan birisin, sen anlasan beni diyordu işte... Boğazında bir yumruyla Ali de döndü arkasını ve kalkmak üzere olan uçağının platformuna yürüdü. 

Neler olacağını bilselerdi, Ferman da Ali de öyle yürüyüp gitmezdi oradan...

&&&&& 1 Hafta Önce

"O zaman artık bunu kutluyoruz değil mi?"

Ali kocaman gözlerle bunu öneren Doruk'a baktı. Harika bir solo ameliyatı geçirdikten sonra arkadaşları ve sevdikleriyle hastanenin bahçesindelerdi. Ali ve Nazlı yan yana oturuyorlardı, birbirlerine arada bakışlar fırlatıp çaktırmadan gülümsüyorlardı. Ali'nin kalbi çok huzurluydu...

"Sizi kırmak istemiyorum ama ben parti falan istemiyorum..."

"Parti değil merak etme kara şimşek. Ben belki kutlamak için bir yemek yeriz hep birlikte diye düşünmüştüm, seni rahatsız edecek bir şey yapmayız tabii ki hem gün senin günün." 

"Bence de düşün çocuk, neler yaşadık son bir iki haftada, sana da çok iyi gelir açılırsın." dedi Adil Hoca Ali'ye bakarak. 

"Şey... Bilemedim ki." 

"Ali eğer istiyorsan gidelim, sen karar ver. İstersen ama bildiğim bir mekan var, sizin genelde gittiğiniz mekanlar değil çocuklar ama hem şık hem tenha bir mekan bildiğim yer, orada sen de rahat etmiş olursun istersen." dedi Ferman. 

Ali bakışlarını Ferman'a çevirmişti, güven verici gözlerle bakıyordu ona. Başını salladı Ali, yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. 

"O zaman olur. Ben de... özledim sizi, hepinizi. Gerçekten ihtiyacım var böyle bir şeye." 

Ali'nin hafif gözleri dolmuştu. 

Sana Ulaşmak İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin