Yaralı Ruhlar Bahçesi

1.8K 132 140
                                    

Ali yüzünde ufak bir gülümsemeyle anahtarı delikte döndürerek kapıyı açtı. Işığın açık olduğunu gördüğünde Ezo herhalde içeride diye düşündü. 

"Ezo ben geldim, biliyor musun az önce mucize gibi bir şey oldu dediğin gibi güzel şeyler olmaya başlayacak galiba..." 

Ali salonun kapısından girip koltukta oturan Ferman'ı görünce şok olmuştu. Ferman da onu görünce panikle ayağa fırladı. Sonra yüzü yumuşayarak Ali'ye baktı. 

"Neymiş o mucize gibi şey?" 

Ali gözlerini kaçırdı ondan. Paniklemeye başlamıştı beş gün sonra Ferman'ı ilk kez görünce. En son gördüğünde seni hastaneden kovduk sen benim kardeşim değilsin diyordu. Sonra yutkundu. O atkıyı, resmi, fotoğrafı boşuna yakmamıştı. Sevdiklerinin yüzüne baktığında içi parçalanmasın artık değişebilsin kalbi yüreği diye yakmıştı onları ve bunu öğrenmesi gerekiyordu. Kaçarak yaşayamazdı ki. 

"Siz ne zaman geldiniz?" Dedi Ali. 

"Şey... Bir iki saat oldu Ezo aldı içeri sonra da gitti evine... Ben de seni bekledim biraz konuşalım diye Ali. Galiba iş görüşmesine gitmişsin, nasıl geçti, ben bilseydim götürürdüm seni..." Dedi Ferman. 

Ali'nin boğazı kurumuştu ona bakmamaya çalışarak masanın üstündeki sürahiyi alıp bir bardağa su doldurdu. 

"Hocam gördünüz işte beni şimdi gidebilirsiniz geç oldu zaten." Dedi Ali elleri titreyerek su içerken. 

"Şey, ben sana biraz zaman tanıyordum sonra birlikte iş bakarız diye düşünmüştüm..." 

"Düşünmeyin!" Dedi Ali, bardağı yanlışlıkla masaya sert bir şekilde koydu Ferman biraz irkilerek ona baktı. 

Ali ona bakıyordu şimdi ama gözlerinde öyle bir ifade vardı ki Ferman içinde bir şeylerin paramparça olduğunu hissetti. Sanki dünyası yıkılmış gibi bakıyordu Ali ona. Ferman birden Ali'nin saçının başının ne kadar dağınık olduğunu, gözlerinin altındaki torbaları, gözlerinin kırmızılığını, hatta zayıfladığını fark etti. 

"Düşünmeyin beni ben sizin sevgisizliğinize alışmaya çalışırken sizin bana sırtınızı döndüğünüz bir dünyada ben de sırtımı dönüp gitmeye çalışırken sizi, Nazlı'yı, hatta Adil Hocam'ı arkamda bırakmaya çalışırken beni düşünüyor taklidi yapmayın. Böyle bir zorunluluğunuz yok çünkü. Zaten parçalarımı toplamaya çalışıyorum, sizi hepinizi anılarınızı yakmaya unutmaya çalışıyorum zaten külleriniz bir türlü havaya karışıp gitmiyor gelip bana beni seviyor numarası yapmayın sadece vicdan azabı duyduğunuz için..." Dedi Ali. 

Ferman suratına buz gibi suyu çarpmışlar gibi ona bakıyordu. Gözleri dolmuştu Ali'ye bakarken Ali'nin gözlerindeki acı o kadar keskindi ki... Ali ona gözyaşlarıyla tekrar baktı yıkılmış bir parça vardı içinde. 

"Bırakın beni sizi sevmemeyi öğreneyim." 

"Ali..." 

Ferman öne çıkıp elini ona dokunacakmış gibi uzattı ama Ali hemen arkaya kaçtı. 

"Hocam sizi görmeye dayanamıyorum, ne sizi, ne Nazlı'yı, ne sevdiğim, sizin sevmediğiniz ama benim çok sevdiğim insanları görmeye dayanamıyorum lütfen benim yaşamayı öğrenmem lazım içimde sizi yok etmeye çalışırken beni gelip tekrar tekrar dağıtmayın lütfen." Dedi Ali. 

"Ali yapma ben de Nazlı da diğerleri de seni çok se..." 

Ali'nin ona bakışı boğazını tıkamasaydı cümleye devam edecekti Ferman ama boğazında takıldı kaldı cümle. 

Sana Ulaşmak İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin