4

149 18 35
                                    

Yemek masasına hakim olan sessizlikle gergin bir hava hüküm sürüyor, ne Hansol, ne de Yuta konuşuyordu. Derin bir nefes verip önündeki yemeklere baktı Dejun. Maskesini çıkaramadığından hiçbir şey yiyememiş, öylece ikiliyi izlemişti yemek boyunca.

"Ye bir şeyler, bakmıyorum, rahat ol."

Hansol bakışlarını masadan ayırmadan konuştuğunda Dejun başını Yuta'ya çevirip gözlerini kırmızı saçlının koyu hareleriyle buluşturdu. Fakat ufak bir omuz silkmeden başka bir cevap gelmemişti ondan da.

Derin bir nefes verip maskesini usulca indirdi ve göz ucuyla Hansol'a baktı Dejun, gerçekten de bakmıyordu. Elindeki chopstickle pilavdan yemeye başlarken tabağının üzerine konulan et parçasına baktı ve korkuyla başını kaldırıp kendisine bakmadan yemeğini yemeye devam eden siyah saçlıyı izledi.

Göz ucuyla bile de olsa Dejun'un olduğu tarafa bakmıyor, gözüne kestirdiği şeyleri Dejun'a bakmadan tabağına koyup tekrar önüne dönüyordu.

"Öyle bakacağına yemeğini ye."

Yuta'nın uyarısıyla başını eğip yemeğine devam etti Dejun, arada Hansol'un tabağına bıraktıklarını da yiyor, önündeki kadehteki meyve suyunu ara ara yudumluyordu.

"Yemekten yarım saat sonra hazır ol, rahat bir şeyler geçir üzerine, sana silah kullanmayı öğreteceğim."

"Ama istemiyo-"

"Sana fikrini sormadım, yorum yapma. Giyin ve aşağıya in, bekletilmekten hoşlanmam."

Kadehindeki yoğun sıvıdan son yudumunu da alan Hansol sandalyesinden kalkıp masayı terk ederken dolu gözlerini Yuta'ya çevirdi Dejun, yardım edebileceğini ummuştu.

"Bana hiç öyle bakma, onun sözlerinden çıkamam."

Yuta da yemek masasından kalktığında Dejun büyük masada yalnız başına kalmış, kendini oldukça küçük hissetmişti o an.

"İ-istemiyorum..."

Burnunu çekip ayağa kalkan Dejun'un iştahı kesilmiş, yarısını yediği pilav tabağına bir bakış atıp maskesini taktığı gibi odasına gitmişti hızla.

Kalbi hızla atarken dolaptan çıkardığı bütün eşofmanları kucakladığı gibi banyoya götürmüş, küvete attığı gibi suyu açıp ıslanışlarını izlemişti sessizce. Eğer bunları giymezse rahat hareket edemez, Hansol da ona silah kullanmayı öğretemezdi.

En azından Dejun böyle düşünmüştü.

Yatağına girip gözlerini korkuyla kapatırken birkaç dakika sonra odasının kapısı açılmış, içeriye giren beden sessizce Dejun'u izlemeye başlamıştı.

"Kalk ve üzerini giyin Dejun, öğreneceksin."

"İstemiyorum!"

Yorganı daha fazla başına çekip ağzından kaçırdığı hıçkırıkla gözlerini korkuyla açıp elini ağzına koydu. Ağlamak istemiyor, Hansol'u daha fazla kızdırmayı aklından geçirmeyi bile düşünmüyordu.

"Neden laftan-"

Dolabının açılma sesinin ardından konuşması kesilen Hansol ile Dejun gözlerini kapatıp kendini ağlamamak için sıktı.

"Xiao Dejun."

Dolabı sinirle kapatan Hansol, yorganın altındaki korkudan titreyen bedenin üzerindeki korumasını çekip kolundan tuttuğu gibi ayağa kaldırdığında Dejun'un gözlerinden yaşlar usul usul akmaya başlamıştı bile.

"İstemiyorum...Öğretme bana ben istemiyorum..."

Gözlerini açıp karşısındaki bedene adeta yalvaran Dejun bileğini sıkan elden kurtulmaya çalışırken Hansol onu umursamamış, kolundan tuttuğu gibi odadan çıkarmış ve atış talimi yapacakları yere kadar sürüklemişti peşinden.

"O sikik düşüncelerin umrumda değil, sen bir mafya çocuğusun ve silah kullanmayı bilmemen büyük hata."

"İstemiyorum diyorum neden zorluyorsun?!"

Girdikleri odaya resmen fırlatılan Dejun kaçmak hamle yapacağı sırada alnına dayanan silahla donup kalmış, titreyen gözlerini siyah metalden ayırmadan donup kaldığı yerde öylece beklemeye başlamıştı.

"Silah kullanmayı bilmiyorsan zayıf birisin demektir."

Hansol sinirle tısladığında cevap gelmedi Dejun'dan, öylece Hansol'un elindeki silaha bakıyor, tek kelime etmiyordu.

"Sükunetin kabul ettiğini gösterir. Xiao Dejun sen-"

"HANSOL!"

Yuta endişeyle içeriye girdiğinde gördüğü görüntü karşısında ufak bir küfür savurmuş, Hansol'un elindeki silahı aldığı gibi arkasına saklamıştı hızla.

"Yuta sen ne si-"

"Ballistofobi." Dedi Yuta nefes nefese Hansol'a döndüğünde. Silahı donup kalan bedene göstermemeye çalışıyordu bir yandan da. "Ballistofobisi var, silahtan ya da mermiden korkma fobisi olarak geçiyor."

"Yani?"

Tek kaşını kaldırıp elini beline koydu Hansol. Yuta'nın dediklerinden bir bok anlamamıştı.

"Travması var diyorum Hansol, silah görünce bile bayılıyormuş!"

"Şimdi bayılmadı ama?"

"SALAK MISIN YOKSA SALAK AYAĞINA MI YATIYORSUN?!" Yuta silahı uzak bir köşeye fırlatıp sinirle Hansol'un üstüne yürüdü ve Dejun'u göstererek konuşmaya devam etti. "Şoka girdi, kendinde değil şu an!"

Bakışları hareket etmeden doğrudan kendisine bakan bedene çevrildi, derin bir nefes verdi Hansol. Önüne geçen Yuta'yı kenara iterken aklında tek bir şey vardı, o da bu çocuğun çok boktan bir hastalığa sahip oluşu fikriydi.

"Hansol ne-"

Dejun'u kucağına alıp gözlerini bir süre maskeli bedene diken Hansol, kırmızı saçlı arkadaşına göz ucuyla bile bakmadan kapıya doğru ilerledi yavaşça. Kapıdan çıkmadan da aklına gelenleri söylemişti sonunda.

"Doktor çağır."

✧✧✧

✧✧✧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
action figure | hanjun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin