1 Hafta Sonra
"Hansol, yoruldum..."
Atındaki bedenin sızlanmasıyla yavaşça üstünden kalktı ve banyoya doğru seri adımlarla ilerledi yeşil saçlı beden. Dejun Hansol'un gitmesini fırsat bilip çıplak bedenindeki izlere yatağın karşısındaki aynadan bakarken derince iç çekti.
Ne zamandır bu hâldeydi? Üç? Dört ? Beş? Beş ay olmuş muydu sahiden buraya geleli?
"Babamlar nasıl acaba..?"
Elindeki peçeteyle üzerindeki yapışkan sıvıları silmeye çalışan Dejun çoktan kendi alemine dalmışken banyodan çıkan Hansol dalgın dalgın üzerini temizleyen Dejun'u fark etmiş, sessizce yanına yaklaşıp kulağının hemen altına uzun bir öpücük kondurmuştu hızla. Gülümsedi ve kendisine gülümseyerek bakan bedenin elini tuttu yavaşça Dejun.
"Bir şey mi oldu bebeğim?"
Gözlerini kaçırdı ve derin bir nefes verdi Dejun, Hansol'un çok fazla tepki vermemesini umuyordu.
"Hansol, hep evdeyiz ve canımı sıkıyor artık bu hapis hayatı. Birlikte bir yerlere gidemez miy-"
"Hayır, olmaz."
Elini elleri arasından sertçe çeken eşiyle korkuyla geri çekilse de gülümsemesini düşürmemeye çalıştı Dejun. Morali bozulursa Hansol daha da sinirlenir, sonu Dejun için hiç iyi olmazdı.
"Hemen kestirip atmasan ne olur? Beraber hiç alışverişe çıkmadık, ya da ne bileyim sinemaya falan da gitmedik."
"İstediğin filmi söyle satın alırım, alışveriş mi yapmak istiyorsun, marka söylemen yeterli, bütün o kıyafetleri önüne sererim Dejun ama benden asla dışarıya çıkmayı isteme tamam m?" Sarı saçları okşayıp gülümsedi Hansol. "Surat asma, bu ikimizin de güvenliği için."
"Ama-"
"Xiaojun." Gülümserken dişlerini sıkmaya başladı Hansol ve anında sustu Dejun. Elbette ki izin vermezdi, hele ki böyle bir zamanda. "Yakında önemli bir ihaleye katılacağımı biliyorsun. Bildiğin ihalelere benzemez bu, oldukça kanlı olacak."
Gözlerini kaçırdı ve başını salladı Dejun. İhale demek yurt dışı demekti ve Hansol daha önce de olduğu gibi bir hafta olmayacaktı Çin'de. Dudaklarını büzen Dejun ağlamamak için kendini sıkarken büzülmüş dudaklarının üzerinde ufak bir baskı hissetmiş, dudaklarını oynatarak karşılık vermişti eşine.
Tatlı bir öpücüktü ve Dejun'un duyguları yeniden dengesizleşmiş, yanakları kıpkırmızı kesilmişti.
'İşte yine yapıyor...'
✧✧✧
"Ben yokken Yuta'nın sözünden asla çıkma, dediklerini yap ve gerekmedikçe bahçede vakit geçirme."
Kapıda kendisine son kez veda eden eşinin dedikleriyle başını salladı ve ellerini tuttuğu bedene son bir öpücük verdi Dejun. Hansol öpücükle tatmin olurken kollarını ince beline sarıp kendine çekmişti minik bedeni.
"İhaleyi kazanmadan gelme."
Dejun'un kıkırdayarak dedikleriyle güldü Hansol da.
"Aksi düşünülemez bile Xiaojun'um, sen merak etme."
Ellerinin üstüne uzun uzun öpücük kondurup kendisini havaalanına bırakacak olan arabaya doğru ilerledi Hansol. Yuta da patronunu bırakıp eve geri gelecek olanlardandı ki, Dejun giden ikilinin arkasından iç çekti.
"Gerçekten ikiniz de fazla aptalsınız."
Başını iki yana sallayıp içeri giren Dejun koşa koşa odasına çıkıp çoktan hazırladığı valizi alıp derin bir nefes verdi.
Parmağındaki yüzüğü çıkarıp önceden yazdığı notla masanın üzerine koyarken kalbi heyecandan atmıyor, sürekli nefes alıp veriyordu. Nefesi kesilse de kendini toparlayıp zemin kata indi Dejun.
Atış poligonlarınının yanından geçerken masanın üzerindeki dolu olan silahlardan birini bakmadan almış, elindeki büyük valizin kenarına sıkıştırıp yoluna devam etmişti.
Korumaları konuşurken gizli bir geçit olduğuna dair birkaç şey duymuştu ki, uzun zamandır yerini arıyordu. Bulduğunda sevinçten gözyaşlarına boğulsa da birkaç gidiş gelişinde yolları ezberlemiş, hiçbir korumanın özellikle orada beklemediğini fark etmişti. Zaten sayılı kişi biliyordu gizli geçiti anladığı kadarıyla, herkese güvenmiyor olmalılardı.
"İşte burada!"
Sessizce çığlık atan Dejun geçitten yavaş yavaş geçmeye başlarken ara ara kolundaki saate göz atıyor, Yuta'nın ne zaman geleceğini hesaplamaya çalışıyordu. Tahminleri doğruysa iki buçuk-üç saati bulurdu gelmesi. Yani Dejun'un oldukça geniş bir vakit aralığı vardı.
Uzun bir yolun ardından ıssız bir sokağa açılan kapıdan çıkan Dejun kapıyı kapatıp arkasına büyük taşı itti canı çıksa dahi. Kalabalık şehrin sesi kulaklarına gelirken derin bir nefes verdi ve yüzüne maskesini takıp son kez arkasında kalan kapıya baktı.
"Seninle yaşayamazdım, bunu yapmamı beklemen bile saçmalıktı. Biz ayrı dünyaların insanıyız Ji Hansol."
Buruk bir gülümseme sardı ince dudaklarını, önüne döndü ve yavaşça ilerlemeye başladı.
Xiao Dejun kayıplara karışırken olayı uçakta öğrenen Ji Hansol çılgına dönmüş, özel pilotuna hemen geri dönme emrini verip her yerde aramıştı eşini.
Elindeki sıkmaktan buruşan kağıdı bir an olsun yanından ayırmamış, cebindeki yüzük ağır gelmeye başlasa dahi asla evde bırakmamıştı yuvarlak gümüşü.
"Bu yüzüğü asla kabul etmemeliydim, bu yüzden sana bırakıyorum.
Umarım ihaleyi kazanırsın ama beni çoktan kaybettiğini anlamanı istiyorum.
Hayatında başarılar dilemeyi düşündüm fakat işinin ne olduğunu bilen sayılı insanlardan olduğum için bunu yapmayacağım.
Kendine iyi bak, çünkü ben öyle yapacağım."
-Xiaojun.
✧✧✧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
action figure | hanjun
Action"Orada sahnelerde zıplayıp duran zalim aksiyon figürleri gibiydin, şimdiyse miyavlayan yavru bir kediden farkın yok." ✧✧✧ Nectar [Kunren] kitabındaki Hanjun çifti için yazılmış bir minific. Kitaplar birbirine bağlantılı, önce Nectar'ı okuyunuz lütfe...