°15°

170 19 9
                                    

Hyunjin'den 

Lise binasından çıktığımızda ders saati başlamış ve bahçe boşalmıştı. Öğrendiklerim yüzünden oldukça stresli ve düşünür bir hale bürünmüştüm.

"Hyung, iyi görünmüyorsun. İstersen üniversiteye daha sonra gidelim."

"Hayır gerek yok. Bugün üniversiteye gideriz, yarın da eve. Ama istemezseniz siz gelmeyin peşimde boşuna yoruluyormuşsunuz gibi hissediyorum."

"Hyunjin boş konuşma güzel kardeşim, senin için endişeliyim ve yanından ayrılmayacağım."

"Bende öyle, ikinizde çok yoruluyorsunuz zaten size ufak da olsa yardımcı olmak istiyorum."

"Tamam peki bir şey demedim varsayın. İyiki varsınız."

"Hyung çok duygusalsın ama şuan, ne yapmalıyız Chan?"

"Arabaya binsek mesela? Yoksa burada uzun bir iyiki varsın konuşması dönecek gibi."

Jeongin ve ben Chan Hyungun bıkmış haline güldük. Arada böyle şeyleri oldukça uzatır ve onu bezdirirdik.

Yolda sürekli ikilinin flörtleşmesini izlerken bu hallerine gülüyordum. İkisi de ilişkilerini deli dolu yaşamayı seviyordu. Gerektiğinde oldukça olgun olan bu ikilinin şuan aşırı cıvık olmaları sadece gülme isteği uyandırıyordu.

Biraz onlarla uğraşırken düşüncelerimden yavaşca uzaklaşmıştım ve bu oldukça iyi gelmişti.

Mezun olduğum eski üniversiteme yaklaştığımda yerimde huzursuzca kıpırdadım. Kesinlikle rahatlıktan uzak bir haldeydim.

Chan Hyung ve Jeongin benimle birlikte arabadan inmişlerdi, onlar el ele tutuşup yürürken ben biraz önden gidiyordum. Onlar burayı pek bilmiyordu sonuçta ve beni takip etmeleri en iyisiydi.

Okula girdiğimde birçok kişi dönüp bana bakıyordu. Mezun olsam bile popüleritemi koruyordum sanırım. Bölümümü 1.lik ile bitirmiş okulun onur panosunda yerimi alıyordum.

Ah birde o salak yakışıklı, güzel sıralama listesinde başı çekiyordum. Ne kadar saçmaydı ama! Güzellik yarışması, sıralaması falan oldukça saçmaydı.

Her insan farklılığı ile bir şekilde güzeldi neden bunun sıralamasını yapma hissiyatı duyuluyor anlamış değildim. Listeye girmeyi hep reddetsem de liste isteğe bağlı değildi, kim seni seçerse orada bir sıralamada oluyordun. Sırf istemedin diye kimse seni seçmeyi kesmiyordu. Aptalca.

Bana dönen bakışlara aldırmadan Psikoloji fakültesine ilerlemeye devam ettim. Bir zamanlar burada okuyor, öğrenci olarak geziniyordum. Şimdi ise bir psikologtum ve hastamın (minik Seung'umun) geçmişini öğrenmek için buradaydım.

Arkamdan Chan Hyung ve Jeongin'in konuşmalarını duyduğum için hızımı değiştirmeden yürümeye devam ettim. Hızlı ya da yavaş olsaydım beni uyarırlardı bu yüzden onlara dönüp sormamıştım.

Fakültenin her köşesinde öylesine durduğum anılarım gözümde canlanmıştı. Bu fakültede yani üniversitemde pek arkadaşım yoktu. Zaten hayatımda arkadaşım dediğim kişi sayısı bile o zamanlar çok azdı.

İlk yakın olduğum kişi sanırım Changbin Hyung olmuştu, daha sonra Chan Hyung ve Jeongin. Şimdi çok yakın olmasam da Jisung ve Minho dahildi bu listeye.

Seungmin ise yeniden yanıma dönmüştü...

O bu listeye giremeyecek kadar farklıydı benim için. Bir kardeş? Sanırım bu da değildi her neyse onu bir statüye sokamıyordum sanırım.

PhosphenesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin