Alya elini hafifçe kaldırıp Önder'in ellerinin arasına ellerini yerleştirirken bir heyecan dalgası oluştu içinde.(Ne oluyordu bana böyle!! )
Önder kızın nazikçe elinden tutup salonun ortasına doğru götürdü. Şimdi karşılıklı durmuş birbirlerin gözlerinde kayboluyorlardı. İlk Önder kendine gelip kıza biraz daha yaklaşıp belinden tutup kendine hafifçe çekti. Alya bu temasla biraz irkilmişti. Daha önce hiçbir kimse ona bu kadar yaklaşmamıştı. "Biraz daha dayan bitecek dayannnnn!! " diyerek kendi kendini sakinleştiriyordu. Bir elini Önder'in omzuna diğer elini de onu eline hapseden Alya ufak adımlarla dansa başladılar.
Müziğin ritmine ayak uyduran Alya yavaş hareketlerle salına dursun Önder bu ceylan yavrusunun onun kollarında olmasına ne dese bilemedi. Sonuçta kavgalı bir ailenin iki ferdiydi kendileri. Şimdi bunu düşünemezdi. Alya gerçekten büyülemişti Önder'i.
"Biraz uzak mı dursanız şey yani sonuçta ayaklarınız gece boyunca yeterince kıyıma uğradı." dedi Alya Önder'e bakarak.
Ama Önder kızı duymuyordu. Gerçekten hayatında kimse onu şu andaki kadar mutlu etmemişti. Sahi ben en son ne zaman bu günkü kadar heyecanlandım yada mesut bir zamanım oldu, diye geçirdi içinden.
"Önder bey diye tekrar seslendi Alya."
"Hıı bana mı seslendiniz ."dedi Önder.
"Beni duymadınız zannedersem artık otursak mı?"
"Neden ki"
"Dans sona erdi ondan olabilir mi?" dedi Alya gülerek.
"Yapma şunu" dedi Önder.
"Anlamadım neyi yapmayım" Dedi Alya boş gözlerle karşında ona hayran bakışlarla bakan adama bakıyordu.
Önder birden kendini toplayarak ;
"Ee yok bir şey buyrun o vakit oturalım bizde bir şeyler içelim sizi daha yakından tanımak isterim."
" Ben içmesem ayy yani geç oldu gitsem iyi olacak." Paniklemişti Alya kendi de ne yaptığını neden kaçmak istediğini anlamadı. Sanki külkedisiydi saat on ikiyi vurduğunda güzel olan her şey bozulacak gibi hissetmişti .
Önder tam ağzını açacaktı ki bir topluluk onların olduğu tarafa doğru gelerek seslendiler bu ikiliye. Topluluk ikisinin yanına gelince tek tek kendilerini tanıtıp tokalaştılar. Alya hepsinin kendisini tanımak ve yapacakları projenin detaylarını öğrenmek için geldiklerini öğrendiğinde çok mutlu olmuştu. Hepsi büyük bir masanın etrafına oturdular .Önder'de aralarında merakla Alya 'nın ne anlatacağını pür dikkat dinlemeye başladı.
Alya gece boyunca aklında ve hayalinde yapmak istediği her şeyi kurmak istediği fabrikayı anlattı. O anlattıkça karşısındaki insanların merakları arttı. Anlattıkça içinde ben nasıl bir kayaya çarptım diyen bir adam buldu .Anlattıkça çabalarının ve umutlarının boş olmadığını karşısındaki yüzlerin memnun oluşlarından anladı.
İş adamları Alya'nın bu üstün başarısının en ince ayrıntısını bir de çalıştığı holding de yapacakları toplantıyla pekiştirmek istediler. Alya memnuniyetle yarın için randevu verdi hepsine . Grup yanlarından ayrıldığında Alya da hemen ayaklandı. Yalnız hafif bir baş dönmesi yaşadı. Sandalyeden güç alırcasına yapıştı. Ama geçmiyordu. Dünya dönüyordu. Ellerini yelpaze gibi salladı. Olmadı. Gözlerini açtı kapattı. Yok bu da olmadı. Çantasına baktı. Tatlı bir şey de almamıştı yanına kahretsin . Off yapma olmaz burada dayan Alya dayan. Sırtından aşağıya soğuk terler boşalmaya başladı. Krizi tutuyordu. Oradan çıkıp otele gitmeliydi. Ama bunu belli etmeden nasıl yapacaktı. Yavaş yavaş midesi de bulanmaya başlıyordu. Bunların hepsi biraz önceki heyecandandı. Çünkü ilaçlarını gelmeden almıştı.
Önder yanlarındaki iş adamlarıyla sohbet ettiği için arkasında olanları görmüyordu. Ne zaman sonra aklına Alya geldi. Arkasına baktı ama kız yoktu. Birden yaptığı eşşekliğe küfür etti. Tuvalete filan gitti herhalde diye düşündü. Durdu durdu ne gelen var ne giden.
"Hay ben böyle işin içine."
Dışarıya doğru adım atacaktı ki kolunda bir sıcaklık hissetti. Başını çevirdiğinde Şule'nin büyük takma kirpiklerle bakışlarını gördü.
"Önderciğim hadi dans edelim." demesiyle kalakaldı. Böyle yapışan süslü barbilerden nefret ediyordu. Kolunu mengene gibi asılan kızdan kurtardı. Yine de sakin durarak;
"Üzgünüm Şuleciğim belki başka bir zaman ama o gün bugün değil." diyerek büyük adımlarla çıkışa geldi Önder . Etrafına baktı. Yok sanki kız birden sır oldu.
Neyse ki yarın toplantıları vardı. Bu sefer yarım kalanı tamamlayacaktı.
Alya nasıl oradan çıktı nasıl taksiye bindi bilmiyordu. Taksi şöförü hemen hastaneye gitmeyi önerse de Alya itiraz edip otelin adresini verdi. Güç bela şöföründe yardımıyla odasına varabildi. İçeriye girip hemen sehpanın üstünde duran sürahiden bir bardak su içti. Daha titremesi geçmemişti. Masanın çekmecesini açtı. Kesme şekere doğru uzandı. Ağzına hemen iki tane attı. Yatağa uzandı. Gözlerini kapattı. Huzurluydu. Bugün çok güzel bir gece geçirmişti. Yakışıklı bir erkekle dans etmiş .İs adamlarıyla hayalini kurduğu konuşmayı yapmıştı. Bence onun için artık her şey güzel olacaktı. Belki aşkı bulacaktı. Bu gece sanki bunu hissetmişti. 28yıl sonra aşık mı olacaktı. Ondan mı şimdi karnının içinde kelebekler uçmuştu.
Elleri ondan mı titriyordu. Yok bundan değildi. Yaptığı konuşmaydı. Evet evet konuşmadan olmuştu. Ama konuşurken nasılda onu soluksuz dinlemişti. Ağzımdan çıkan her kelimeyi nasıl zevkle kendine kabul ediyordu. Ya dans ederken ki halleri. Bir an kollarına yığılacakmış gibi hissetmişti. Aşırı şekilde kasıldığını hissediyordu. Sonra yatakta yan döndü. Üstünü de çıkarmalıydı. Annesini de aramalıydı. Hastalandığını öğrenirse soluğu burada alırdı.Ama öyle bir durumdaydı ki kolunu bile oynatamıyordu. Çok geçmeden de uyuya dalmıştı.
Önder eve gelip çalişma odasına çıktı. Babasına telefon açıp herşeyi anlattı.
"Baba bugün ki gece gerçekten güzel geçti. Han oğullarının kızı da ordaymış .Evet evet hatta projesinden dolayı yılın en iyi ödülünü verdiler.Öyle böyle değil hakikaten en iyi proje. Bu fabrika kesinlikle yapılmalı baba. Ben bile ortak olabilirim o derece yani.
Babası bunun olacağını biliyordu.Yüzündeki memnuyeti bir görse Önder de anlardı .
"Baba ordamısın"
"Evet oğlum sen bilirsin bu senin işin ben karışmam. Sen yaş tahtaya basmazsın oğlum güveniyorum sana habersiz bırakma hadi iyi geceler kapatıyorum.
Şahin bey rahatlamış bir şekilde arkasına yaslandı.
"Eee Önder paşa bakalım buraya ne zaman gelip baba ben evleniyorum diyeceksin"
Cennet hanım kocasının yanında olmadığını anlayınca sabahlığını alıp odadan çıktı. Alt kata indiğinde çalışma odasının kapısının acık ve ışığın yandığını görünce oraya doğru ilerledi. Kapıya vurup içeriye süzüldü.Kocasını masanın başında gülüyor görünce ;
"Hayır olsun bey iyimisin" dedi.
"Cennet sultan uyandırdım mı seni .Gel gönlümün sultanı ,başımın tacı ömrümün ilacı gel şöyle kollarıma diyerek yerinden kalkıp karısına aşkla kollarını açtı.Cennet hanım kocasının huzurlu göğsünde yerini alınca ;
"Anlatacak mısın bey valla meraklandım"
"Az sabır sultanım az sabır.Bizim deli oğlanı yakında baş göz ederiz .Ona gülerdim."
"Nasıl" dedi Cennet hanım.
Şahin bey hoş bir kahkahayla karısına daha çok sarıldı.
"Dedim ya hatun az sabır"
***MEVLAM NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER***
**KEYİFLİ OKUMALAR**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİR-İ AŞK (TAMAMLANDI)
Teen FictionALYA VE ÖNDER BİR ARAZİ İÇİN NE GÜÇLÜKLERE GÖGÜS GERMİŞ İKİ AİLENİN GÜÇLÜ VE AZİMLİ EVLATLARI BAKALIM DAHA ONLARI NE ÇETİN ZORLUKLAR BEKLİYOR. NOT:TÖRE HİKAYESİ DEĞİLDİR.