5 . BÖLÜM

118 60 9
                                    

Arabanın yanına geldiğinde canı burnundaydı Önder'in. İçinden kıza saydırıyordu. Kızın ne hadsizliği nede dengesizliği kalmıştı. Aynı şekilde Alya'da ona söyleniyordu.

"Sen kimsin de benim olana göz dikersin ukala görgüsüz ayı ne olacak. Sen gel bir daha da bak dünya kaç bucakmış gör." Gerekirse canı pahasına burayı koruyup hayallerini

gerçekleştirecekti.

Akşam ikisi de yorgun argın evlerine varmışlardı .Alya hala sinir harbi yaşıyorken Önder çoktan uykunun kollarına teslim olmuştu.

Sabah Alya yataktan kalkıp işlerini hallettikten sonra aşağıya inip salona geçmişti. Etrafına bakındı . Babası yine her zaman ki yerindeydi. Arkasından sarıldı onun o traş losyonun kokusunu içine çekti. Babası onun bu dünyadaki en değerlisiydi .Ona herşeyi babası öğretti. Ata binmeyi silah kullanmayı tarlada çalışmayı çapa sallamayı traktörle mahsülleri toplamayı hatta davar gütmeyi bile. Babası onun rol modeliydi.. Çocukken çok zorlandığında yanı başında hep babası vardı. Erkek gibi yetiştirmişti onu Kenan bey. Her kız çocuğu gibi bebekle oynayacağı yaşta o at üstünde o dağ senin bu bağ benim gezip durmuşlardı. Annesi babasına kızsa da o hiç şikayet etmez aksine annesine hep babasını savunurdu. O mutlu bir kızdı. Ailesi gözünün içine bakardı. Üniversiteyi kazandığında bile o bu işleri iç hız kesmeden devam ettirmiş babasına hep omuz vermişti.

"Günaydın babaların bir tanesi nasılsın bugün." deyip kocaman öpücük bıraktı ,Kenan bey'in yanağına.

"Şimdi daha iyiyim canımın içi." dedi Kenan bey. Alya masanın etrafından dolanıp babasının yanına oturdu.

"Bugün işin var mı? " Kenan bey her zaman ki güler yüzüyle kızına bakıp ;

"Hayırdır nazlı çiçeğim neden sordun."

"Bugün baba kız seninle şöyle çıkalım gezelim hatta annemi de alalım hep birlikte bir yemek yiyelim olmaz mı? Ne olurr. Uzun zamandır bir şeyler yapmadık lütfen".

Babası kızını kırmaktansa dişini kırardı.

"Tamam ama sadece ikimiz anneni sonra yanımıza alırız olur mu? dedi Kenan bey. Alya hiç istemese de kabul etmekten başka bir seçeneği yoktu. Hazırlanıp çıktılar. Erzurum'un en güzel yerlerini gezip bol bol fotoğraf çektirdiler. Sonra güzel bir restoran 'a girip cam kenarın da manzarası hoş bir yere oturdular. Garson gelip siparişlerini verdikten sonra Alya babasına bakarak;

"Neden annemi de almadık baba."

Kenan bey her zaman ki sakinliğini koruyarak "Evde annenin çok işleri var biliyorsun annen olmadan o ev dönmez hem sende bu kadar üzülme giderken onun en sevdiği tatlıyı alırız olur mu? dedi "Kenan bey.

Alya gülümsedi babasına her zaman düşünmüştü annesini. Onların arasındaki durumun farkında olsa da ses etmiyordu. Artık konuşmanın zamanı diye düşünürken birden bir patırtı koptu. Baba kız gürültünün geldiği tarafa doğru döndüler. Gördükleri karşısında gözleri büyüdü Alya'nın içinden kendi kendine söyleniyordu.

Kimdi bu? At hırsızı gibi olan adam ne istiyordu zavallı garsondan yakasından tutup oradan oraya savuruyor kimsede engel olmuyordu. Ağzı yüzü kan içinde kalmıştı zavallı garsonun. Adamın gözlerindeki korkunç bakışlar midesini bulandırdı.

Hırpalanan adam yerden güç alıp kalkarken o ve yanındaki eşkıya kılıklı serseriler karşı masaya geçip oturdular. Kenan bey huzursuzca yerinden kıpırdadı. İçinden" nerden çıktı bu pislik ya. "diyerek sıkıntıyla yüzünü buruşturdu.

Sonra adam onların olduğu masaya doğru bakıp;

"Ooovv bakın burada kimler varmış beyler Sayın Kenan Hanoğlu ve yanında bu güzelse..... tabi ki öğreniriz sıkıntı değil. Diyerek gevrek gevrek konuşuyordu.

MİR-İ AŞK (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin