22. Bölüm

56 31 4
                                    

BU BÖLÜMDE BİR BAŞKA KARAKTERİMİZ GİRİŞ YAPIYOR HİKAYEMİZE SÜPRİZLERLE DOLU BÖLÜMLER GELMEYE DEVAM EDECEK HEPİNİZİ SEVİYORUM KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYORUM ...

3HAFTA SONRA....

"Sevdiğim nasılmış bugün ohh mis gibide kokarmış buram buram ya ben doyamıyorum sana bakmalara bennn kıyamıyorum sana bakmalara beee" Kevser'in sesini duyan adam arkasından yavaş yavaş yaklaşırken içindense.....

"Sesli sesli konuşan kim kime böyle sesleniyor kimi almiş böyle yanına kıyı köşede konuşuyor ama Alya'nın sesi değil bu karşılamaya da gelmedi beni unutmuş olamaz daha kaç gün önce demiştim onunla konuştuk ters bir şeyde yok gibi konakta. Allahtan adresi biliyorum da kaybolmadan geldim .Dur bakıyım ilerdeki kızın yanına bir gideyim de durumu öğreneyim." diyerek usulca Kevser'in arkasından yaklaşırken birden durdu Alex hayran olmamak elde değildi ki. Arkadan uzun boyu biçimli hatları simsiyah kalçasına kadar hafif dalgalı gür sacları hele o narin parmakları sanki bir piyano sanatçısı nasıl tuşlara her bastığında bir ahenk aksettirir karşısındaki büyülenir bu kızda parmaklarıyla saksıdaki binbir renkteki çiçekleriyle aşk yasıyordu ve o kadar büyülü bir havası vardı ki bir den o saksıdaki çiçeklerin yerinde olmayı diledi Alex. Kollarını göğsünde birleştirdi kızın işinin bitmesini bekledi bir süre.

Kevser Alex'den habersiz kendini o kadar kaptırmıştı ki kimseyi görmüyor işiyle uğraşıyordu. Kac haftanın stresini anca böyle atıyordu. Nehir hanımın vurulması Alya'nın üzüntüsü kederi Kenan beyin bitmeyen çilesi konağın işleri gelen giden misafirlerin bir türlü bitmek bilmeyen emirleri istekleri işçilerin yemekleri paralarının hesabı hayvanların bakımı mutfağın full time çalışması dağlar kadar bitmeyen işinden gücünden bir tek burada sakinleşiyordu. Küçük saksıların işi bitmiş kenarlara sabitlemişti hepsini tek tek; sıra büyük saksılardaki bitkileri yerlerine taşımak vardı ama nasıl etrafta da kimse yoktu yardım edebilecek işçilerin hepsi ya tarlada yada bahçede işleri vardı. Kenan bey görse bunları ortada bas bas bagırır bir de onun bağırmasını hiç çekemezdi düşündü Kevser sürüklemek demek saksının kırılması demek kucaklamaksa belinin incinmesi ama denemekten başka da bir seçeneği yoktu.

Alex kızı uzaktan izliyordu.Her hareketini dikkatle takip ediyordu. Kevser ilk önce kollarını sıvadı. Uzun şaclarını toplarken Alex'in gözleri kızın uzun boynunda gezindi. Kocaman saksının tam uçlarından kavrayıp kaldırmaya çalışacakken arkasından uzanan iki tane eli görünce birden dönüverdi ve kapkara bir çift gözle karşı karşıya geldi kız. Kevser bakışları adamın bakışlarıyla kesişince bir den geri gitmek istedi ama ayagı saksıya takılınca Alex'in kollarına yapışıp düşmemek için kendini ona doğru savurdu. Oğlan da onun sendelediğini görünce belinden kendine doğru cekince dolanlar oldu ikisi de yerle bütünleşti. Düşmenin şiddetiyle sadece bir "ahhh" sesini duydu Kevser. Gözleri kapalıydı ama acıyan bir yeri de yoktu. Bakışlarını yukarıya doğru kaydırınca yine o kapkara gözlerle karşılaştı.

"Bir şeyiniz yok ya" bu bu da kim?

"Ayy kimsin be bırak beni bir de gelmiş sinsi sinsi arkamdan yaklaşmış pis sapık imdattt burada sapık varrrr."hem bağırıyor hem de adamın üstüne basa basa kalkmaya çalışıyordu. Birden genç adam daha fazla acıya tahammülü kalmadığından üstündeki kızı altına alıp ellerini de basının üstünde sabitledi. Kendini de gelecek olan darbelere karsı korumaya çalışıp kızın bacaklarını kendi bacaklarının arasına alıp kızı hareketsiz bıraktı.

"Bırak beni sapık herif. Seni !! seni elimden kimse alamayacak. Bırak beni bak çok fena olacak. Kimsin nesin bilmiyorum ama ırz düşmanı olduğun kesin ve bittin oğlum sen "debelenmesi bile işe yaramıyordu.

MİR-İ AŞK (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin