Anga'nın Değirmeni, Miğferyeli'nin Doğusu
Aeri, sızlanmaya ve öksürmeye devam ediyordu. Nazir, kadının kalbine nişan aldığından emindi oysaki. Anlaşılan kadın yaşına rağmen sağlamdı. Sızlanmalar arasında elini göğsüne götürdü, eline bulaşan kanı izledi. Daha sonra nefretle Nazir'e baktı:
"Benden ne istedin ha? Niye, niye?"
Nazir, hançerine şüpheyle baktı. "Belki göğüs kemikleri yüzünden kalbine ulaşmamıştır?" diye düşündü.
"Kişişel değildi kuzeyli kadın. Kontratta ne varsa onu yapmak zorundayız, üzgünüm. Daha fazla acı çekme istersen?" Deyip kadının üstüne yürüdü. Temiz bir hamle, kadının acısına son verebilirdi.
Kuzeyi kadın, elini havaya kaldırıp durmasını istedi bir anlamda. Sırtını, evinin duvarına verip yarasını tutuyordu, kan kaybetmesi acıyı unutturmuştu anlaşılan.
Nazir kadına acıyarak bakındı. "Bir gün senin de sonun böyle olacak Nazir..." İç sesi konuşmuştu.
"Kodrir, Leifur. Çalışanlarım!" Gözleri yalvarırcasına bakıyordu Nazir'e.
"Lütfen onlara zarar verme. Çalışanlarıma, lütfen."
Nazir, kadına anlayışla bakıp başını salladı. Ardından çevreye bakınmaya başladı.
"Merak etme Aeri, onlarla işim yok. Evini açtığın herif, Ennodious. Onun için de kontrat var ama ona sanırım yeniyetme göndeririz. Herkes senin gibi koruma tutmuyor, değil mi?"
Kadın, dişlerini sıkıp gözlerini kapadı. Anlaşılan arada ağrılar giriyordu.
"Kontrat mı? Evet, Karanlık Kardeşlik. Onlardansın değil mi?"
Nazir, sonunda aradığını bulmuştu. Hançerini temiz bezle bir güzel temizlerken, "Evet." anlamında başını sallamayı da ihmal etmedi.
"Benim gibi kimsesiz oduncu bir kadını kim neden öldürtmek ister ki?"
Nazir, söylenenden rahatsız olmuş olsa gerek bir sandalye çekip kadının karşısına oturdu. Ayakkabı tabanlarının kan olması rahatsız ediciydi. Kadının kanı, çevresinde bir göl oluşturmuştu çoktan.
"Nedenini bal gibi biliyorsun Aeri. Fırtınapelerinlilere yardım ettin, kereste ve odun ihtiyaçlarını karşıladın gizli saklı. Ya da gizli saklı olduğunu sanıyordun."
Kadın, buz mavisi gözlerini itiraz edercesine Nazir'e dikti.
"Lütfen, Seher Yıldızı mevkibeyi Skald'a gönderdiğin mektupları ve sevkiyatları biliyoruz. Parası çok olan ve isyancıları sevmeyen güruhun dikkatini çekmiş olmalısın. Yoksa neden ölmeni istesinler, değil mi?"
Kadın tepkisizce izliyordu Nazir'i:
"İmparatorluk tarafında mısın?"
Hançeri temizleme işi bitmişti. Sertçe kılıfına soktu Nazir.
"Biz taraf tutmayız."
"Yeterince para verseydim beni öldürmeyecek miydin?"
"Çoktan kara ayin yapılmıştı kadın. Bunun parayla alakası yok."
Kadın, kan kaybına ve acılarına rağmen kahkaha attı.
"Demek yok ha? Öyleyse neden bu ölmemi isteyen piçler Ulfric için bir kara ayin yapmıyorlar? Yüce Karanlık Kardeşlik'i siktiri boktan bir oduncuya yolluyorlar?"
Nazir rahatsız olmuştu. Bir şey söylemeyip pencereye gitti ve Skyrim'i gece karanlığında izlemeye başladı.
"Koca Tamriel'de sadece burdaki tapınağın ayakta olduğu söyleniyordu. Söylenenler doğruymuş. Buradaki kardeşlik de yokedilmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şafak Muhafızı
Fanfiction+18 cinsellik ve şiddet öğeleri içeriyor. İç savaş yüzünden kaynayan bir kazana dönmüş; haydutların, savaş kaçaklarının ve entrikaların hüküm sürdüğü Tamriel'in en soğuk bölgesi Skyrim'de ortaya çıkmış efsanevi bir hikaye. Hikayemiz Helgen Faciası'n...