Şafak Muhafızı

10: Khajiit Litaar

Helgen Faciası'ndan 4 Yıl Önce

Dune Yakınlarında Bir Han, Elsweyr

Litaar; hanının balkonunda, batan güneşin son ışıkları eşliğinde çöl tepelerini izleyerek sandalyesinde oturuyordu.
70 kış sayabilmişti şimdiye kadar. 70 küsür kışın verdiği yorgunluğu sırtında, dizlerinde, kuyruğunda ve sürekli sızlayan karnında hissediyordu.

Babasından kalma hanı işletiyordu Litaar. Büyük Savaş yıllarında, hanının dolup taştığı o günler bazen aklına gelir ve kederlenirdi.
Yine de kendine kızardı arada. Çocukluğundan beri hep tembel olmuştu Litaar. Ailesinin bir facia sonucu ölümü, tüm sorumluluğu sırtına yüklemişti genç yaşlarda.
Tembelliği yüzünden işini büyütememiş, evlenememişti. Şimdilerdeyse bir deri bir kemik kalmış, ihtiyar huysuz bir khajiit olarak ölümünü bekliyordu.

Etrafı artık pek net göremeyen gözleriyle kolaçan ederken, Kaidaa hanın kapısını sertçe açıp yanına geldi. Ay şekeri(1) karıştırılmış ılık şarap doldurdu sürahiden bardağına.
Kaidaa, hem han görevlisi hem de Litaar'ın bakıcısı olan eski bir fahişeydi.

Litaar, 10 küsür yıl önce Dune'nin eski bir kenar mahalle genelevinde tanımıştı kadını ve piç(2) kızını. Sokaktan geçen 60 küsür yaşındaki çirkin ve çökmüş, tüyleri bitlenmiş Litaar'a, yalvarır derecedeki ısrarı yaşlı kediyi etkilemişti. Denemeye karar vermişti Litaar.

Yaklaşık yarım saat Litaar'ın artık çalışmayan erkekliğini eliyle ve ağzıyla erekte etmeye çalışma arzusu, Litaar'ı daha da etkilemiş, dişi khaajit'in çirkin ve yaşlı vücudu paspaye kediyi cesaretlenmişti.
"Daha kolay ve daha temiz bir iş ister misin?" Demişti yaşlı kedi babacan bir tavırla.
"Artık bu iş için yaşlı olduğunun sen de farkındasın, senden cinsel veya başka türlü bir beklentim yok. Sadece beraber çalışacağız ama bana her zaman saygı duyacaksın." demişti yaşlı ama hırslı fahişeye.
Kaidaa kara kara düşünürken, henüz bebek olan kızının sesi arka odalardan gelmişti.
Şimdi 50li li yaşlarda olan fahişe, böylece fahişeliği bırakmış ve Litaar'ın teklifini kabul etmişti.

Ama yine de arada sırada; yıllardır kadın yüzü görmemiş tipler hana müşteri oluyordu. Heriflerin kendisine bakışlarından o cesareti alan Kaidaa, herifleri önce akılcı cümlelerle sorguluyordu. Yeşil ışık yakan heriflerle handa kendi odasına çıkıyor, yarım saat kadar sonra da aldığı altınları aşağıda sayıyordu.
Litaar, Kaidaa'yı suçlamıyordu. Artık haftada bir veya iki müşterileri anca oluyordu.

Litaar, kadını olabildiğince rahat bırakmaya çalışıyordu zira bir yakını kalmamıştı hayatta. Kendisine, sıkıntılı anlarında yardım edebilecek sadece o ve bir adam kalmıştı.
Gizemli bir adam.
Kadının kızı, Litaar'ın hayatındaki bir başka güzel değişim olmuştu. Şimdilerde 10 yaşlarında olan küçük khajiit, Litaar ve Kaidaa'nın yaşama amacı olmuştu bir bakıma.

Alkol ve ay şekeri yüzünden kurumuş kalmış kadının kalçalarına öylesine baktıktan sonra, Kaidaa'ya henüz kapıyı kapatmadan seslendi Litaar:
"Lambaları söndür. Anlaşılan bugün de müşterimiz olmayacak."
Kadın hanın kapısını kapatırken sıkkın bir şekilde, sinir edici bir tonla "Söndürdüm zaten!" diye seslendi. Litaar, kadının artık kendisine katlanamadığını biliyordu.

Başını sinirle sağa sola sallayıp uzaklara bakmaya devam etti. Yaşlanan ve kuruyan kadınla sevişmek isteyen tek tük müşteri dahi kalmamıştı artık. Hana da müşteri gelmiyordu. Gelir kapıları tek tek kapanıyordu Litaar'ın.
Gizemli adam hariç.

Ay şekerli şarabını titrek eline alıp yudum yudum içmeye başladı. Elsweyr'in çöl sıcağı dahi artık kemiklerini ısıtamıyordu. Başını ağrıtan bulanık görüşe sahip gözlerini kapatıp gençlik pişmanlıklarına bakınmaya başladı.
Son zamanlarda yapmaktan en keyif duyduğu şey buydu.