Jeongguk
"Her şey ayarlandı. Düğünümüz için eksik olan tek şey biziz sevgilim."
İçimi huzursuzluk kaplarken bakışlarımı Jongin'e çevirip zorlukla gülümsedim ve bakışlarımı ondan hızla kaçırdım. Bu düğünün aceleye gelmesinin sebebi bendim fakat düğün günümüz yaklaştıkça kötü hissediyordum.
"Sonunda evleniyoruz." diye mırıldandım bakışlarımı tanıdık sokakta gezdirirken.
Geçen sene Taehyung ile gülerek gezdiğim bu sokakta, şimdi nişanlım ile geziyordum.
Titrek bir nefes alarak ilgimi Jongin'e vermeye çalıştım. Taehyung'u düşünmek, adını duymak tarifsiz bir acı veriyordu. Üstelik yanımda hayatımı birleştireceğim adam vardı, ona haksızlık edemezdim.
"İki gün sonra eşim oluyorsun." dedi Jongin. Bakışlarımı ona çevirdiğimde ağlamamak için kendimi zor tuttum çünkü gözleri parlıyordu. Benimle evleneceği için gerçekten mutluydu.
Peki ben mutlu muydum?
Jongin önüme geçtiğinde adımlarımı durdurdum. Yüzündeki tebessümle bana bakarken hafifçe gülümsedim. Bir sene boyunca her anımda yanımda duran, beni destekleyen ve toparlanmamda yardım eden oydu.
Bu yüzden benimle sevgili olmak istediğini söylediğinde onu kabul etmiştim. Beni gerçekten sevdiğini görüp hissetmiştim ve ben de ona karşılık verebilirim diye düşünmüştüm.
Kendimi bir anda evlilik planının içinde bulmayı beklemesem de itiraz etmemiştim. Onu sevdiğimden emin değildim fakat ne olursa olsun onunla evlenecektim.
"Bazen benimle mutlu olmadığını düşünüyorum. Dalıp gidiyorsun, yüzün asılıyor, gözlerin doluyor. Sanki ben hayatında sadece öylesine varmışım gibi. Fakat bazen bana öyle güzel bakıyorsun ki içim ısınıyor. Tamam diyorum, hislerin karşılıksız değil."
Konuşmasını bitirdiğinde yere eğdiği başını kaldırdı ve dolu gözleriyle bana baktı. Konuşmanın nereye gideceğini çok iyi biliyordum ve bana yaptıracağı şeyden ölesiye korkuyordum.
"Taehyung ile karşılaştığından beri iyi değilsin. Aklını mı karıştırdı yoksa başka bir şey mi var bilmiyorum fakat beni çok tedirgin ediyorsun Jeongguk. Bak iki gün sonra evleniyoruz ve ben senin aklının hala Taehyung'ta kalmadığından emin olmalıyım. Eğer hayatlarımızı birleştireceksek sadece ikimiz olmalıyız, üçüncü kişi değil. Beni anlıyorsun değil mi?"
Hafifçe başımı salladım. Konuşmamı ister gibi yüzüme baktığında derin bir nefes aldım. "Taehyung geçmişte kaldı. Garip davrandığımın farkındayım fakat anlayış göster lütfen. Eski sevgilim sonuçta, nasıl davranacağımı bilemiyorum. Fakat bizim aramıza girmiyor, bu konuda için rahat olsun lütfen. Taehyung'u hala seviyor olsam seninle evlenmezdim."
Son cümlemi kalbim sıkışmasına rağmen gülümseyerek kurmuştum.
Canım yanıyordu çünkü hem ona yalan söylüyordum hem de Taehyung'u sevmediğimi söylemiştim. Berbat bir durumun içerisindeydim. İki tarafa da yalan söylüyordum ve bu bana zarar vermekten başka bir şeye yaramıyordu.
Neden Jongin'le evlenmeye kafayı takmıştım, neden Taehyung'u affetmiyordum, neden ona geri dönüp bir şeyler için çabalamıyordum?
Onu terk ederken bir daha geri dönmemeye kararlıydım. Bir sene boyunca birbirimizi görmesek de hala birbirimize ait hissetmiştik, biliyordum. Barışacağımız varsa da Jongin sayesinde yoktu artık.
Ya da benim sayemde.
Mesaj bildirimiyle düşüncelerimden sıyrılırken telefonumu çıkardım. Ekranda gördüğüm mesaj kalbimi hızlatmaya yeterken, üzerimdeki etkisinden nefret etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar | taegguk {düzenlendi!}
Teen Fictionseni insanlara öyle güzel anlattım ki, kimse gelip 'o seni sevmiyor' diyemedi.