Huzurlu hissediyordum.
Jungkook'un evden ayrılışından mı kaynaklıydı yoksa Taehyung'un pişmanlığından mı kaynaklıydı bilmiyordum fakat huzurluydum. Evde ki kavgalar kesilmişti, artık üzerime gelmiyorlardı ve ağlamayı kesebilmiştim.
Taehyung'un odağı tamamen bendeydi. Bana dokunamıyordu ve yanıma gelemiyordu fakat bakışları sürekli üzerimdeydi. Dışarı da işleri olduğu zamanlar da beni Jimin yada Namjoon'a emanet ediyordu.
Ona karşı ördüğüm duvarlar yıkılıyordu fakat bundan şikayetçi sayılmazdım. Bana yaşattıklarını elbette unutmamıştım fakat birbirimize daha fazla acı çektirmemize gerek yoktu. Birbirimizi seviyorduk ve bizim birlikte aşamayacağımız engel yoktu. Bu sorunu da beraber halledebilirdik elbet.
Şey aslında başta böyle düşünmüyordum fakat Jimin ile uzun bir dertleşmemizin ardından böyle düşünmeye başlamıştım.
"Taehyung nerede? " diye mırıldandım bakışkarımı Hoseok'a çevirip.
Balkonda yalnız başıma otururken sessizce yanıma gelmiş ve bana eşlik etmişti. Bir şey demiyordu fakat onun da canını sıkan şeyler olduğu belliydi. Yüzünden düşürmediği sıcak gülümsemesi birkaç gündür yoktu.
"Yolda " diye mırıldandı sadece. Sesinde ki keyifsizlik kaşlarımı çatmama neden olurken bakışlarımı solgun yüzünde gezdirdim.
"Neyin var? "
Hoseok titrek bir nefes alıp bana döndü ve masa da birleştirdiği elleriyle oynamaya başladı. "Yoongi ile bir süredir çıkıyoruz. Belli bir süre geçtikten sonra açıklayalım istiyoruz diğerlerine. " diye mırıldandığında şaşkınlıkla güldüm.
"E bu harika! " dediğimde başını kaldırdı. Dolu gözleriyle karşılaşmak beni afallatmıştı.
"Beni aldattı. Bunu onun yüzüne vurup her şeyi bitirmek istiyorum fakat aşkıyla kör oldum. Ne yapacağım Jungkook? "
Bir anlığına Hoseok'u kendim olarak gördüm.
Cidden yaşadığımız durum bile aynıydı. Biz bu çocukla neden bu kadar çok benziyorduk?
"Benim durumumu biliyorsun. Taehyung canımı çok yaktı, çok ağlattı ama ondan kopamıyorum gördüğün gibi. Gözlerimi o yanımdayken yummak, uyandığımda da ilk onu görmek istiyorum. Kokusunu solumak, teninde izlerimi bırakmak istiyorum. Sürekli bana baksın, sürekli beni sevsin istiyorum. Senin de aynı durumda olduğunun farkındayım. Eğer Yoongi'nin sevgisinden eminsen ona bir şans ver, eminim ki o da pişmandır. "
"İhanetin affı olur mu ki? " dediğinde buruk bir şekilde güldüm.
"Olmaz. Fakat bizler aşktan kafayı yiyen enayiler olarak affediyoruz" dedim.
Hoseok sessiz kaldığında bakışlarımı ondan çektim ve bahçeye çevirdim. Tam o sırada bahçeye giren beden kalbimin ritminin değişmesine neden oldu. Kim Taehyung tüm asilliğiyle karşımdaydı.
Ve bir insana takım elbise nasıl böylesine yakışabilirdi?
Göz göze geldiğimizde dudaklarında oluşan gülümseme içimi ısıtırken, gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Ona karşı ifadesiz duruyordum fakat ondan uzakta da kalamıyordum.
Ama ne yapayım Taehyung'a karşı nazlanmak hoşuma gidiyordu. Böyle yaptığım zamanlarda bana olan ilgisi daha da yoğun oluyordu ve bilirsiniz benim istediğim tek şey zaten ilgisiydi.
"Aranızda ki buzları eritmenize sevindim." dedi Taehyung balkona gelir gelmez. Burnuma dolan parfüm kokusunu çaktırmadan ciğerlerime hapsederken, o da bana iyilik yapmak istermiş gibi yanıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar | taegguk {düzenlendi!}
Roman pour Adolescentsseni insanlara öyle güzel anlattım ki, kimse gelip 'o seni sevmiyor' diyemedi.