kitabı tüm cringeliklerden ve mantık hatalarından arındırmaya çalışarak tekrar yazıyorum. çok geç kaldım ama yapacak bir şey yok :'))
başlayalım bakalım
••••
"Siz kafayı mı yediniz?! "
Önümde ki tıpa tıp aynı olduğum ikizime ve Yugyeom'a dehşetle bakarken bağırdım. Teklif ettikleri şeyi kabul etmem mümkün değildi. Üstelik bunun üstesinden gelemeyeceğimin de farkındaydım.
"Yapamam." diye mırıldandım başımı sağa sola sallarken. "Birbirinize aşık bile değilsiniz. Neden ayrılmıyorsunuz ki? Neden senin yerine geçmek zorundayım?"
"Taehyung'a hayatımı borçluyum çünkü. Birbirimize karşı bir şey hissetmiyor olabiliriz fakat onun çıkarları için bu ilişkinin sürmesi lazım. Ve ben onun arkasını toplamaktan, onu durdurmaya çalışmaktan yoruldum. Bu yüzden bunu kabul etmek zorundasın. "
Ellerimle yüzümü sıvazlarken titrek bir nefes aldım. Normalde olsa anında reddederdim fakat kardeşimdi işte. O benden nefret etse de ben ona kıyamıyordum hiç. Kanser olduğu için üzerine titrerdim ama o bu durumu kullanır, mahvetmeye yemin etmiş gibi davranırdı.
"Anlarsa mahveder beni. " diye mırıldandım son şanslarımı denerken. "Tanrı aşkına o bir katil ve siz beni onun kollarına atıyorsunuz. "
"Merak etme anladığı an ilk geberteceği kişi ben olacağım. Ve sıranın sana gelmesini istemiyorsan onu kendine aşık et. "
Sinirle kahkaha atıp sinirle ona baktım. Saatlerdir bana Taehyung'u ve ilişkilerini anlatmıştı. Taehyung hakkında ki her şeyi 3-4 saat içinde öğrenmiştim. Ve ikizim Jungkook, şu an aşırı sinir bozucuydu. Taehyung'un ona neden aşık olmadığını anlamak o kadar da zor değildi.
"Taehyung'u canlı olarak görmedin değil mi? Bir saate gelir buraya o zaman görürsün. İçimden bir ses kendini erkenden ele vereceksin diyor. Umarım beni hayal kırıklığına uğratırsın. "
Gözlerimi sinirle devirip masanın üzerindeki suyu alıp içtim. Konuşma tavrı ve küçümseyici bakışları sinirlerimi fena halde geriyordu. Nasıl kardeştik biz?
"Ve son uyarımı yapıyorum. Taehyung'un elleri her daim belinde, dudakları her daim yüzünde gezinecek. Hatta onunla yatman bile gerekecek. Bakir değilsin değil mi? "
"Tabi ki değilim. " dedim sinirle.
Jungkook kollarını gülerek önünde birleştirdiğinde alt dudağımı sertçe ısırdım ve gözlerimi kısa bir anlığına yumdum. Bana benzeyen tek yönü yüzü ve vücuduydu.
Karakterlerimiz zaten tamamen farklıydı. Çok ukala ve insanları küçümseyen biriydi. Birinden kolayca vazgeçebiliyordu. Bir şey istediğinde anında yapıyordu ve sonuçları umrunda bile olmuyordu. Ben öyle değildim.
Dış görünüş olarak cidden benziyorduk ama. İkimizin de sol boynunu tamamen kaplayan dövme vardı. İkimizin de saçları, gözleri, boyu ve kilosu aynıydı. Kıyafet tarzlarımız farklıydı birde. O her rengi giyebilirken, ben çoğunluk siyah olmak üzere koyu renkleri giyiyordum.
Ses tonlarımız da benzer olduğu için sıkıntı yaşamayacaktım. Sadece tamamen onun gibi davranıp, iyi bir oyunculuk sergilemem gerekiyordu o kadar.
"Çok ürkeksin. " diye mırıldandı bakışlarını bana çevirirken. "Taehyung'un karşısına böyle çıkarsan tetiği alnına dayalı bir şekilde bulursun haberin olsun. O acımasız olabilir, her türlü kavgaya karışabilir, uyuşturucu satabilir ve katil- Pekala sanırım gerçekten korkman lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar | taegguk {düzenlendi!}
Teen Fictionseni insanlara öyle güzel anlattım ki, kimse gelip 'o seni sevmiyor' diyemedi.