Jeongguk ile son görüşmemizin üzerinden üç gün geçmişti. Bu üç günde kimseyle iletişime geçmemiş, kendimi odaya kapatarak ne yapacağımı düşünmüştüm çünkü bir karar vermem gerekiyordu.Uykusuzdum, yemek yiyemiyordum, ölmekten başka bir şey istemiyordum. Gerçekten bitkin bir durumdaydım ve düşünmek beni daha çok yıpratıyordu. Bizimkilerle de konuşmamıştım bu üç gün boyunca ama artık onlar da dayanamadığı için şu an hep birlikte oturmuş, anlatmamı bekliyorlardı.
"Evleneceklermiş." diye mırıldandım. Hepsinin yüzünde şaşkınlık oluştuğunda gülümsedim hafifçe. En azından en son öğrenen ben değildim.
"O mu söyledi?" dedi Yoongi sinirle.
Başımı sallayarak onu onayladım. "Yüzük takmışlar bile."
"Peki sen ne yaptın? Ne konuştunuz bu konuda hakkında?"
Hoseok'un sorusuna iç çektim. Jeongguk'un o hali gözümün önünden gitmiyordu, nefesim kesiliyordu. Delicesine aşık olduğum kişinin evlilik haberini almıştım. Nasıl baş edecektim?
"Tebrik ettim."
"Bu kadar mı? Kızmadın mı?" diye sordu Jimin şaşkınlıkla. Başımı sağa sola salladım.
"Dünyanın en saçma çabası bu. Beni üzen birine neden beni ne kadar üzdüğünü anlatmaya çalışayım ki? Değer verse, sevse zaten böyle bir karar alır mı? Jongin ile evlenecek çünkü bana olan duygularını yitirdi, beni istemiyor. Bu kadar basit."
Dolmaya başlayan gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. En sevmediğim özelliklerimden biri de, kendimi açıklamaya çalışırken ağlamaya başlamamdı. Normalde duygusuz, değer vermeyen ve umursamaz biri olsam da Jeongguk hayatımdan çıktıktan sonra çok değişmiştim. Her şeye ağlayan, her şeyden anlam çıkarmaya çalışan birine dönüşmüştüm.
Aşk neden bu kadar yakardı insanı? Kendimi kaybetmiştim.
"İki insanın birbiriyle karşılaşması kadere, tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır."
"Yani olay sizde bitiriyordu aslında. Jeongguk senin hakkında bildiklerini kaldıramayıp gitti, sen ise onu bulmakla uğraşmadın. İkinizde hem haklı hem haksızsınız bana göre." diyerek Seokjin'in cümlesini tamamladı Namjoon.
"Dürüst olmam gerekirse bırakın barışmanızı, bir araya bile gelmenizi istemiyorum." dedi Hoseok. "Araya giren zaman, hatalar ve yanlışlar affedilir bir daha tekrarlanmayacağı garantilenirse. Ama araya giren insan asla affedilmez. Bir senenin ardından ilk defa gördünüz birbirinizi ve onda da onun evleneceğini öğrendin. Seven insan ağlar, kendini bitirir, hasta olur, hayattan keyif almaz ama asla hayatına yeni birini almaz. Jeongguk bu konuda hayal kırıklığına uğrattı beni."
Diğerlerinin Hoseok'u onayladığını gördüğümde umutsuzca onlara baktım. En çok Jeongguk'un nasıl bu yola girdiğini merak ediyordum. Beni bitirmek için kendiyle çok savaşmış mıydı? Pişman mıydı beni hayatına aldığı için? Jongin ile gerçekten mutlu muydu peki? Onu sevdiği için mi evlenecekti onunla? Oysa benden başka biriyle yapamayacağını, hayatında benden başka kimseyi almayacağını söylerdi hep.
Benden başkasını sevmesi, artık hayatını onunla paylaşacak olması gerçeği canımı çok yakıyordu.
Ben isterdim ki Jeongguk hayatımdan çıkmasın, kimseyi umursamayalım, yollarımız ayrılmasın. Birbirimizi sevdiysek hep sevelim. Ama olmamıştı işte, becerememiştik.
"Jeongguk ile konuşmalısın." dedi Jimin elini omzuma koyarak.
Dolu gözlerle ona baktım ve gülümseyerek başımı sağa sola salladım. "Belki de vazgeçmemin zamanı gelmiştir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liar | taegguk {düzenlendi!}
Fiksi Remajaseni insanlara öyle güzel anlattım ki, kimse gelip 'o seni sevmiyor' diyemedi.