Bölümü beğenmeniz dileğiyle iyi okumalar :)
"Bugün son seans artık hastaneye gitmene gerek yok"
"Evet bana delirmişim gibi davranan o kadını bir daha görmeme gerek yok" her ne kadar böyle söylesemde düzelmemde psikolog Demet Taşrı'nın büyük etkisi olabilirdi. Tabi girdiğim seanslarda onu dinleseydim. Kadın anneme ne kadar az konuşan biri olduğumu söyleyip duruyordu.
Son zeytinimi ağzıma atarak çayımı bitirdim ve odama çıktım. Bugün annemle birlikte tatil için Balıkesire yolculuk yapacaktık tabi öncelikle hastaneye gitmem gerekiyordu. Dolabımı açıp karşısına geçtim kot bir şort ve beyaz dantelli bir bluz çıkardım. Şortu ince bacaklarımdan geçirip bluzu üzerime giydim. Saçlarımı yandan örüp aynanın karşına geçtim.
İki bacağımdaki yanık gerçekten acınası görünüyordu ve bluzun göbek dekoltesinden görünen kırbaç izleri bana göz kırpıyordu. Onlar benim geçmişimin yansımasıydı. Onlar benim acımdı. Onlar benim güzel vücudumun tek fazlasıydı. Onlar hatıraydı. Hafızamızın en diplerinde hatırlanılması can yakan ve yıllar sonra herhangi bir iz görülmediği sürece hatırlanmayan anılar vardır ya işte bu izler o anıları hatırlatmak için oradaydılar. Bakmaya daha fazla dayanamayıp üzerimdekileri çıkarıp ince ve bileklerime kadar uzanan yazlık bir elbise giydim.
Beyaz çantamı alıp evden çıktım. Hastanenin kapısında beni bekleyen Yankı yanıma yaklaşıp "Güzel görünüyorsun" diyerek beni süzmeye başladı. Gayet basit görünüyordum. İri cüssesinin yanından geçip içeri girdim. 4. Kata hızla çıkarak odaya girdim. İlk 40 dakika boyunca o konuştu ben dinlemedim ancak daha sonra içimde bir dürtü oluştu ve pür dikkat onu dinlemeye başladım.
"Acılarını unutmanın kolay bir yolu yoktur Miray. Onlar hep seninledir. Gördüğün ufak bir resim bir nesne sana o acının aynısını tekrar yaşatabilir. Kötü anılar peşimizi asla bırakmaz ancak bu onlardan kaçamayacağımız anlamınada gelmez. Belki söylediklerimi ciddiye almazsın ama bu söylediklerimi yaparsan bir parçada olsa mutlu olucağının garantisini verebilirim"
Mutlu olma çabalarım Arda'yı amcamın köpeği olarak gördüğüm an sonsuza dek kaybolmuş olsada söylediklerini ciddiyetle dinlemeye devam ettim.
"Öncelikle sana o günleri hatırlatıcak her şeyi yok et. Örneğin günlüğünü yada bu olayların ana karakteri o şerefsizin sevdiği şeyleri örneğin odandaki bir biblo parmağındaki bir yüzük.
Ardından kendinde bir yenilik yap ve o günlerde gördüğün Miray'ı görmemeye çalış. Hayatına yeni insanlar kat ve son olarak tekrar söylüyorum o günü hatırlatıcak her şeyi yok et. Daha sonrasında uzun bir tatil ve yeni okulun. Şu an seni mutlu edebilicek tek şey bunlar"
Hastaneden çıkıp eve gitmek için taksiye bindim. Balıkesir için aldığımız bilet 6 saat sonrası içindi yani akşam 7'de feribot kalkıcaktı. Ani bir hareketle taksiciye farklı bir adres söyledim ve istanbulun en gözde kuaförlerinden birinin önünde durdurdum.
Koltuğa oturup aynadaki yansımama baktım. Altın sarısı saçlarım... Amcamın sürekli güzelliğinden bahsedip dokunmasına izin vermediğim halde kokladığı saçlarım. Amcamın saçlarının önüne düşmesi beni tahrik ediyor cümlesi. Kesim penuarı boynumla buluşunca içimde hafif bir ürperme hissettim. Ve işte belimdeki saçlarım tam olarak çene hizamda küt bir model aldı. Ardından hiç aldırmağım kaşlarımı hafif inceltip makyaj yaptırdım. Tırnaklarıma siyah oje sürdürdüm ve ordan ayrıldım. Hemen arka taraftaki avm'ye girerek kendime kıyafet bakmaya başladım.
Elime geçenlerin hepsi kısa ve göbek dekolteli olunca sinirlerim bozuluyor ve kendimi boğazlamak istiyordum. En son bir kabinde başımı duvara vura vura beyin kanamasından ölü bulunacaktım. Xxxl giyinen bayanlar gibi beğendiğim hiçbir şeyi alamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Romance"Herkesin bir umudu vardır" "Benim yok" "Umut olmadan yaşamın anlamı olmaz" "Yaşamımın anlamı olduğunu söylediğimi zannetmiyorum. "