"Sende kimsin ?"
Karşımda daha önce gördüğümü sandığım aynı zamanda da bana çok yabancı gelen yaşıtım bir çocuk duruyordu. Uzun dağınık saçlarını sallayıp sanki yerde bir şey arıyormuş gibi yapmaya başlamıştı.
Sesimi biraz daha yükseltip "Sende kimsin" diyerek kendimi tekrarladım.
"Buyrun ?" Deminden beri takip ettiğini hissettiğim cüsse adeta hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi salakça bir ifadeye bürünmüş bana bakıyordu.
Bugün fazla sosyalleştiğimi düşünerek ve bu durumu paranoyaklığıma vurarak ordan uzaklaşmaya başladım.
●●●●
Telefonumun yüksek sesine yataktan fırlayarak tepki vermiş ve telefonu açmadan önce gördüğüm saatle hızla yatağımdan fırlamıştım. Arayan Eylüldü.
Üzerimi seri hareketlerle değişmeye çalışırken Eylülün aramasını yanıtladım.
"Miray uyuyakaldın galiba. Şey dicektim bugün çoğu hoca yok istersen gelme. Yani zaten yarım günün gitti."
"Saol Eylül" diyerek telefonu kapattım ve kendimi yatağıma bıraktım.
Ne kadar uyudum bilmiyorum ama kalktığımda hava kararmaya yüz tutmuştu. Zaten kış tüm kasvetiyle çökmüş aydınlıkları sömürmek istercesine erkenden güneşi yutuyordu.
Kapı çalıp içeri annem girince kaşlarımı çattım ve konuşmasını bekledim.
"Bir arkadaşın geldi. Dün partide çantanı unutmuşsun onu getirmiş. Hazırlan salonda bekliyor"
Hızlıca kendime çeki düzen verip Eylül varsaydığım arkadaşımı daha fazla bekletmemek adına aşağıya indim.
Salona indiğimde karşımda gördüğüm kişi aklımın ucundan dahi geçmeyecek biriydi.
"Senin burda ne işin var ?"
"Dün benim yüzümden çıkıp gittin. Hem özür dilemek hemde çantanı vermek istedim." Uzattığı çantayı alıp,
"Evimi nasıl buldun bilmiyorum ama sakın bir daha buraya gelme sakın."
Hızlıca odama çıkıp kendimi yatağıma attım. İhtiyacım olan tek şey uykuydu. Kendimi kendi gölgemde boğuluyormuş gibi hissediyordum.
Ailem benim gölgemdi.
Gölgelerden oldum olası nefret etmişimdir ve korkmuşumdur. Ailemin gölgeden tek farkı onlardan korkmuyor oluşumdu.
Aklıma gelen onlarca şeyi bir kenara itip düşünmekten vazgeçtim.
Uyku bedenimi ele geçirirken düşünebildiğim tek şey yalnızlığımdı.
Kalabalığın içinde yalnızdım.
Kalabalığa inat yalnızdım.
Ve belkide kalabalık yüzünden yalnızdım.
●●●●
Evden çıkarken düşündüğüm tek şey tuhaf olarak yemek yemekti. Deli gibi acıkmıştım ki bu gayet normaldi. Dün uyumaktan yemek yiyememiştim ve kahvaltıyı her zaman okulda yapardım.
Bahçeden çıkarken kapıda duran siyah ve film camlı arabayla biraz irkildim. Sonra buranın zengin bir yer olduğunu kendime hatırlatıp bunu normal karşıladım.
Tam arabanın önünden geçerken siyah cam açıldı ve içinden hiçte yabancı olmayan bir sıfat bana doğru gülümsemeye başladı.
"Günaydın Miray" sesin sahibi dün evime gelen ve partide benimle konuşmaya çalışan sesle aynıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Romance"Herkesin bir umudu vardır" "Benim yok" "Umut olmadan yaşamın anlamı olmaz" "Yaşamımın anlamı olduğunu söylediğimi zannetmiyorum. "