Bir insan henüz tanıştığı bir kokuyla güveni hissedebilir miydi? İnsan bir kokuyla güveni hissedebilir miydi ?
Çok fazla karanlıktan geçmiştim ve halada karanlıkta sürünüyordum. Hiçbir zaman sonunda ışığın olduğunu umut etmedim. 15 yaşında amcam annemlerin beni evlatlık edindiğini söylemeden önce evin tek neşesi benmişim gibi hissederdim. Babamın çalışma odasına o yokken girer masasının üzerine ailedeki herkesin resmini çizerdim. Her zaman kendimi kalp içine almayı ve evdeki hizmetlileri çizmeyi unutmazdım. Babam birbirinin aynısı olan resimleri bir dosyada saklar benden başkasına göstermezdi.
Yaptığımız, yaşadığımız her şey yalan olamazdı. Beni sevmişlerdi. Bunu hastayken şeker için ağladığımda abimi gizlice bana şeker verdiği için azarlamalarından anlamıştım. Her gece hiç bıkmadan baş ucumda bana hikaye okuyan adamın sesinde görmüştüm. Sırf onun yemeklerini seviyorum diye sabahın ilk ışıklarında kalkıp en büyük masaya en büyük kahvaltıyı hazırlayan annemin gözleriyle kanıtlamıştım.
Amcam bana işkence ederken beni öylece bırakmalarının bir sebebi olmalıydı. Hiçbir neden acımı dindirmeyecek olsada hafifletebilirdi.
Üzerinde yattığım yumuşak yatak bana hiç yabancı gelmiyorken güven veren kokunun sahibini tahmin etmek zor olmamıştı. Gözlerimi araladıktan sonra içinde bulunduğum karanlıktan rahatsız olmuştum. Yankı çalışma masasında oturmuş ufacık bir lambanın ışığına bir şeyler yazıyordu. Kalktığımı fark etmediğini düşünerek yalancı bir öksürük attım ortaya.
Yavaşca defteri kapatıp çekmeye koydu ve bana doğru yaklaştı. Yatağın kenarına oturup uzun uzun gözlerimin içine bakmaya başladım. Ona sormam gereken onlarca sorunun en başındakiyle sessizliği bozdum. "Neden o kadar geciktin ?" Samimi olan ve bir o kadarda inandırıcı olmayan bir gülümsemeyle "Nerede olduğunu bulmak zor oldu. Üzgünüm" diyerek küçük bir çocuk gibi gözlerini yerdeki siyah halıya odakladı.
Tanışalı henüz günlerin geçtiği bu yabancıya karşı hissettiğim güven ve samimiyeti kendime karşı bile bu denli yoğun hissetmemiştim.
"Beni evime götürür müsün ?" Ne olursa olsun orada en rahattım.
"Gecenin bu yarısı mı ?"
Evet der gibi başımı sallayınca siyah dolabına yönelip üzerinde boy aynası olan kapağı açtı. İçinden kalın bir mont çıkarıp yaklaştı ve benim üzerime giydirdi. Bütün eklemlerim acıyla kıvranıyordu.
Masanın üzerinde duran sırt çantamı
ogün dövüşten sonra buraya getirdiğini ve amcam beni kaçırırken burda kaldığını düşündüm. Mantıklı olan buydu sahi ben ne ara bu kadar mantıklı bir insan olmuştum ?
Yavaşca kolunu omzuma atıp yürümeme yardım etti. Araba hareket ederken sessizliği bozan yine ben oldum. "Beni nerden tanıyordun?"
Dudağı yavaşca yukarı kıvrılıp "Seni metroda gördüm ve gerçekten bir farklılığın olduğunu anladım. Diğer kızlardan farklı bir yanın olduğunu"
Dikiz aynasından yüz hatlarına odaklandığım türümün bir örneği gözlerini yoldan ayırmıyordu. Ela gözleri gözlerimle aynadan buluşunca tüm dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Tepki olarak bende gülümsedim.
●●●●
Zehiri içime çekerken gözlerimi tavana dikmiş bu beladan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Yorganıma iyice sarılırken kapının çalınmasıyla irkildim. "Girin" diye kibarca izin verdikten sonra içeri giricek kişiye dikkatle bakmaya başladım.
İçeri giren esmer sima Arda'dan başkasına ait olamazdı. Varlığını bile unuttuğum kişi iyice yaklaşıp sandalyeye oturdu. Gerçektende Arda'nın neden burda olduğunu merak ediyordum. En son bize geldiğinde görmüştüm. Sanırım yenilgiyi henüz hazmedebilmişti.
"Defalarca yanına gelmek istedim ama abine olandan sonra karar veremedim"
"Keşke hiç karar veremeseydin Arda. Lütfen yalnız kalmak istiyorum."
"Zaten yalnızsın Miray. Daha ne kadar kendini yalnızlığa hapsedebilirsin. "
"Haddini aşma!" Sesimin titrememiş olması beni mutlu ederken Arda yumruğunu duvara geçip odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. Buda neydi şimdi ?
Yataktan kalkıp çalışma masama ilerledim. Günlüğümü çıkarıp olanları yazmaya başladım. Amcamla olanları hazırladıkça ağlama nöbetleri geçiriyor ancak bunu kendi kendime bastırıyordum.
Bunca şeye rağmen hala nasıl bedenim sağlamdı. Ruhsal acıyı saymazsaj hissettiğim tek şey eklemlerimdeki acıydı ki buda dövüşte rakibimin eseriydi. Hatırlayınca hızla aynaya ilerleyip yüzüme baktım Yankı'nın verdiği ilaçları kullanmıştım ve ciddi anlamda fayda etmişti. Gerçi eve ilk geldiğimiz gün annemin sorularına maruz kalmıştım ama onu takan kimse yoktu.
Kendimi uykunun kollarına bırakmaya karar verdiğim an aşağıdan cam kırılma sesleri ve bağrışmalar duyunca hızla oraya gittim. Annem bulduğu her şeyi babama fırlatıyordu.
"Bunu nasıl yaparsın aşağılık herif !" Hem ağlıyor hemde babama zarar vermek istiyordu. Merdivenlere oturup olanları izledim taki son cümleye kadar.
"Her şey senin suçun kızımın işkencesi oğlumun ölmesi Allah belanı versin" tüm aksesuarlar babamın çevresindeydi. "Sana inanmıştım" yavaşca bitkin düşen bedeni yere yığılırken sesi fısıltılar halinde pişmanlığını belli ediyordu.
"Sana inanmıştım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Romance"Herkesin bir umudu vardır" "Benim yok" "Umut olmadan yaşamın anlamı olmaz" "Yaşamımın anlamı olduğunu söylediğimi zannetmiyorum. "