Bölüm 8 'Yankı'

159 8 0
                                    

İlk dövüşümde galip gelmiş ve kendimi göstermiştim. Şu an 8. Dövüşüme çıkıyor ve hemen benim bahis kutumun yanında duran boş bahis kutusuna bakıyordum. Bugün ilk defa bir erkekle dövüşecektim ama buna rağmen insanlar iddiasını benden yana kullanmışlar.

4 gündür günde ikişer kez ringe çıkıyordum. 4 gündür peşimdeki kişi beni izlemeye geliyor ancak tek kelime etmiyordu. Dong sesinin gelmesiyle kendimi çizginin içine attım. Maçın sonuna kadar neredeyse vucüdumdaki tüm enerjiyi kullanmıştım. Ancak yeterli olmamıştı. Aldığım son darbeyle yere yığıldım. "1-2-3" ve mikrofonda rakibimin adı yankılandı.

Birinin beni kucaklayıp gürültüden uzaklaştırması dışında başka bir şey hatırlamıyordum.

Burnuma dolan ve daha önce hiç tatmadığım bir kokuyla birlikte gözlerimi açarken vücudumdaki tüm kemikler sızlıyordu. Altımda hissettiğim yumuşak yatak benim yatağım değildi. Gözlerimi yavaşca aralarken üzerimdeki kıyafetlerinde bana ait olmadığını anlamak zor olmadı. Yatakta doğrulduktan sonra nerde olduğumun bir önemi yoktu. İçime dolan güven hissi korkmamı engellerken etrafıma boş boş bakmaya başladım.

Ellerimi yorganın altından çıkarıp bir çoğu kırılmış bakımsız tırnaklarıma baktım. Titreyen ellerimi gözümden akan yaşları silmek için yüzüme götürdükten sonra acıyla inledim. Bunca fiziksel acıya dayanmış biri olarak canım hiç bu kadar acımamıştı. Vücuduma inen onlarca kırbaca rağmen.

Yorganı üzerimden sıyırıp yavaşca ayağa kalktım. Ciddi anlamda canım yanıyordu. Yatağın hemen karşısındaki dolabın tek kapağındaki boy aynasına yaklaştım. Ciddi anlamda nerde olduğumu bilmiyor ve merak etmiyordum. Aynadaki yansımama bakarken hıçkırıklarım artmıştı.

Kaşım gözümle burnum ağzımla sol yanağım sağ yanağımla yer değiştirmiş gibi bir görüntüm vardı. Her türlü çirkin halimi görmüştüm ama böylesini ne görmüş nede hissetmiştim. Bana 3 belkide 4 beden büyük gelen eşofman ve tışorta baktım. Oldukça kaliteli duruyorlardı zaten tek derdimde onların kaliteli olup olmadığıydı.

Tışortun eteklerini kaldırınca karnımın üzerindeki morluklar görmemle birlikte kanım çekildi. Yavaşca yere doğru çökerken hıçkırıklarım yerini sessizliğe bırakmıştı. Ellerimle yüzümü kapadım ve neden böyle bir şey yaptığımı düşündüm. Amcamın ofisine kılık değiştirerek girip cebimde sakladığım silahlada onu vurabilirdim. Kendime daha fazla neden zarar veriyordum. Ben mazoşistmiydim ?

Oysa ki 12 yaşında kan görünce bayılan ben şimdi ne haldeydim. Sızlayan bacaklarımı karnıma çekip ellerimi etrafına sardım ve daha önce hiç görmediğim evde gözyaşlarımın içime akıp boğazımı düğümlemesine izin verdim.

Kendi kendimle savaş içerisindeyken aniden kapı açılıp içeri peşimdeki insan girdi. Ruhum ne kadar bu duruma şaşırdada vücudum bunu yansıtıcak güce sahip değildi. Birden havalanıp yumuşacık bir yere bırakıldım.

"Bunu neden yaptın?" Gözleri ciddi anlamda merak ettiğini belli ediyordu.

"Paraya ihtiyacım vardı" elbette yalan söyleyecektim.

"Bana yalan söyleme. Sakın. Gayet varlıklı bir ailenin kızı olduğunu biliyorum. Seni dövüşmeye yönelten ne ?" Belkide ona yalan söylememeliydim. Bana yardım edip orda ölüme sürüklenmekten kurtarmıştı. Hoş o kadar insandan biri çıkıp yardım ederdi ama sıcacık evinde değil.

"Bu biraz özel bir konu" tamam anlamında başını sallayıp odadan çıktı. 5 dakika geçmeden elinde pansuman malzemeleriyle yatağın kenarına oturdu ve yüzümü temizlemeye başladı.

"Dün sabah ki güzelliğinden eser kalmadı sanki" derken gözleri hüzünlü bir alay içeriyordu.

"Biraz öyle oldu" ardından ellerimide temizleyip pansuman aletlerini kaldırdı.

"Bir şeyden korkuyorsun ?" Gözlerini gözlerime sabitledi. "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum" sesim kendinden oldukça emindi.

"Kendini öyle inandırıyorsun. Eminim o dövüşede kendini kendine kanıtlanmak için çıktın yanılmıyorum değil mi ?" Öyle miydi ? Bilmiyordum.

"Beni tanımıyorsun" gözlerim kısılmış cevabını bekliyordum. "Seni uzun süredir takip ediyorum Miray. Attığın adımına kadar haberim var. Korktuğun kişi amcan değil mi ?"

"ONDAN KORKMUYORUM" suratına doğru haykırmıştım. "Kaba davranışın için seni yadırgıyorum küçük hanım" alaycı ses tonu bana inanmadığının bir göstergesiydi. Tartışmayı devam ettirmeyip bir kenara bıraktım. Konuyu saptırmak istercesine gözlerinin en derinine odaklanıp fısıldadım "Adın ne ?" Oda tıpkı beni taklit ederek "Yankı" diye fısıldadı.

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin