ℂ𝕙𝕒𝕡𝕥𝕖𝕣 -24

518 30 19
                                    

Diana'dan

Alain ile herkes uyusa bile hâlâ alacağımız intikamı konuşuyorduk.

"Ya şimdi sen cehennem filan dedin ya o yüzden aşırı derece korkunç bişi yapmalıyız." Alnımı kaşıdım.

"Nasıl bir şey?" Alain derin bir nefes verdi.

"İşte onu bulmalıyız." Nixie elindeki iki kahveyle yanımıza geldi.

"İki kahve iyi gider." Alain ve ben minnettar bir şekilde Nixie'ye baktık. Nixie boğazını temizleyip konuştu.

"Bir sorun daha var." Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Stiles. Kali'nin betası. Deucalion'un sürüsünü biliyorsunuz orada betalarını öldüren alfalar oluyor. Kali de o sürüde." Kahveyi sertçe masaya koydum.

"Hedef olarak Stiles'ı alacaklar." Alain bana baktı.

"O yüzden stiles'ın yanında dolaşmaman lazım." kaşlarımı çatarak Alain'e döndüm.

"Ne demek Stiles'ın yanında dolaşma?" Alain derin nefes alıp bana baktı.

"Diana sen artık insansın! O da kurt! Başının çaresine baksın bir zahmet." Alain'e sinirle yaklaştım.

"Alfa sürüsünün karşısında hiç şansı yok!" Alain bıkkınlıkla konuştu.

"Bundan sanane!" Alain artık sinirlerimi zorlarken ellerimi sinirle saçımdan geçirdim.

"O beni kurtarabilmek için elinde ki sopasıyla alfaya kafa tuttu Alain!" Bu sefer Alain üstüme yürüdü.

"O sadece seni değil arkadaşlarını korumak için öyle yaptı."

"İyi ya ben de şimdi arkadaşımı korumalıyım!"

"DİANA İZİN VERİRSEN BEN DE ARKADAŞIMI KORUYACAĞIM!"

"İzin veremem Alain." Alain kükredi gözleri sarıyken bana baktı.

"O ÇOCUĞUN YANINDA TEHLİKEDESİN! ONUN YANINA GİTMİCEKSİN!"

"BANA! EMİR! VEREMEZSİN!" Nixie ve Alain gözlerini büyütüp bana baktı. Derin bir nefes alıp ceketimi aldım. İyileşen ve iyileşmesine şaşırdığım bacağım bana zorluk çıkarmadığı için kendimi dışarı attım. Babamın evinin çatısına çıktım. Ayaklarımı duvardan sarkıtıp çatıya uzandım.

Gökyüzüne baktım. Güçlerim yoktu ama çok sinirlendiğimde gözlerim parlıyordu. İyileşmem uzun sürse de yine de gerçekleşiyordu. Adım sesi duyduğumda doğruldum. Bu Stiles'tı.

"Yorucu bir gün oldu değil mi?" Stiles kafasını salladığında kurta döndüğünü unutup mırıldandım.

"Sen bir de bana sor." Stiles gülümseyerek yanıma oturdu.

"Anlat bakalım noldu?" Omuz silktim. Halimize gülerek baktım.

"Ne kadar ironik öyle değil mi?" Stiles anlamaz gözlerle bana baktı.

"Eskiden ben kurttum ve sen insan, şimdi sen kurtsun ben ise insan." Stiles gülümseyerek bana baktı.

"Ama değişmeyen şeyler de var." Stiles'a döndüm. Gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerini bir dakika olsun gözümden ayırmıyordu. Sonra yutkunarak gözlerini kaçırdı.

"Yine kıçımı kurtaran sen olacaksın." sözleriyle güldüm ona. Bir şeyi hatırlamış bir şekilde bana döndü.

"O gün partide seni yalnız bırakmamalıydım üzgünüm" kızın Stiles'ı öptüğü aklıma gelince vücudumu isimlendiremediğim bir duygu kapladı. Sinir gibi ama değildi.

"Keşke yalnız bıraksaydın şimdi bu halde olmazdın." Stiles kaşlarını çatarak bana döndü.

"Sizin meşhur sözünüze ne oldu "Isırık armağandır"" ona güldüm.

"Isırık armağandır, pençe değil. Ayrıca kurt adam olmak istemiyordun özür dilerim." Gözlerim dolarken vücudunu bana döndürdü.

"Hey hey hey. Sorun yok. Ayrıca sen yanımıza gelmeden önce biraz istemiştim. Ayrıca güzel bir şey bence." sonra sözlerine bana göz kırpıp devam etti.

"Hem peşimde kızlar olur fena mı?" Fena. Hem de çok fena. Konuyu değiştirmek için ben de vücudumu ona döndürdüm.

"O kızla nereye gitmiştiniz?" Stiles kıpkırmızı şekilde bana baktı. Ağzının içinde bir şeyler mırıldandığında kaşlarımı çattım.

"Stiles ben bir kurt değilim sesli söyle!" Derin nefes verdi.

"Kız yani arkadaşım küçükken sürekli oyun oynadığımız içkilerin olduğu bir yerleri vardı oraya indirdi." tek kaşımı kaldırdım.

"Oyun oynamaya inmediniz herhalde." Stiles gözlerini bana dikti.

"Şey dedi bana şey"

"Ne dedi Stiles?"

"Artık bakire kalmak istemediğini filn söyledi ama yemin ederim kabul etmedim. Hemen yanınıza geldim zaten. Aramızda bir şey geçmedi. Yemi-" gülerek ona baktım.

"Hey hey sakin ol bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Lydia'ya söylemem." Stiles kırgın gözlerle bana baktı.

"Lydia umrumda değil." Gözlerimi şaşkınlıkla açtım.

"Vay canına Mr. Stilinski Lydia umrumda değil mi dediniz?" Stiles boğazını temizleyip gözlerini tekrar bana dikti.

"Diana sana açıklama yapmak zorunda olmak istiyorum." Stiles'a kaşlarım çatık baktım.

"Stiles ben anlamıyorum." Stiles derin nefes verip elimi tuttu.

"Dian-" Yanımıza gelen Kali ile hemen ayağa kalktım. Stiles dövüşmeye çalışacağı zaman onu tuttum. Anlamaz gözlerle bana baktı.

Yazar'dan

"Ah stiles beni dövüşte yenebileceğini mi sanıyorsun? Derek bile yenemezken sen mi?" Stiles sinirleniyordu. Güçlerini kontrol edemiyordu. Sabahtan beri denemeler yapmalarına rağmen bir türlü yapamamıştı. Diana Stiles'ın elini tuttuğunda Stiles tüm sinirinin uçup gittiğini hissetti. Diana Kali'ye baktı.

"Ne istiyorsun?" Kali omuz silkip Stiles'a baktı.

"Hiç betamın kalmadığından emin olmak." Stiles'a hırlayarak koştuğunda Diana korkuyla ne yapacağını şaşırmıştı. Stiles Diana'nın elini bıraktı ve Kali ile dövüşmeye başladı. Diana olaya yerde gördüğü metal çubukla katılamayı planlarken tüm planları suya düşmüştü.

Çünkü Kali Stiles'ı iteklemişti. Ve Stiles ile Diana 9. kattan yere düşüyorlardı. Diana gözlerini kapatmış ölümü bekliyordu. Stiles altında olan Diana'yı hızlı bir refleksle üstüne çıkarttı ve sımsıkı sarıldı. Yere düştüklerinde stiles birçok kemiği kırılsa da acısını hissetmedi bile. Ama gözlerini açamadı. O hissetmese de beyni hissettiği acıya büyük bir tepki vermişti.

Deucalion yerde baygın olan Stiles'ın üstünde Stiles'ı çaresizce uyandırmaya çalışan Diana'ya acıyarak baktı. İkizler tek hamlede Diana'yı da bayıltmışlardı.

• • •

Ups-

Mr. StilinskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin