Başımda feci derece bir ağrı vardı. Onunla beraber ayağıma giren sancılar beni mahfediyordu.Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlayamadım.Etrafta Adamlar vardı bir kaçının gözü üzerimdeydi.Bir şeyler söylemeye çalıştım ama başaramadım.Ellerim ağzım ayaklarım bağlı bir şekilde sandalyedeydim.Bir kapı sesi ile içeri bir kaç adam daha girdi.Aralarında Dedemde vardı.Bu adamdan hayatım boyunca nefret edip ölene kadarda bu duyguyu besleyecegime yemin edebilirdim.Kendi pis işleri için çocuk kaçakçılığı yapan nalet herifden başka bir şey değildi! Yaklaşıp yüzüme baktı.Ondan aldığım mavi gözlerin içine bakınca feci derecede tiskinçlik duyuyorum.İnsan dedesinden nefret edermi?
"Ne bu cürret! Seni kendi ellerimle yetiştirdim,sen,sen bunu nasıl yaparsın!Size kaç kere söylememiz lazım?Hiç mi görmedin birisinin ölümünü?Ah tabi gostermemiz lazım illaki aklın başına gelsin!"
Arkasından aldığı tabancanın kapak komplesini (tabancanin üst kısmı) çekti. Artık yolun sonuydu. Böyle beklemezdim gerçi burdan ya normal ölüm yada benimki gibi olucak bir ölümle çıkabilir ya insan. Korkudan gözlerimi kapattım.
"Üzgünüm ufaklık her ne kadar torunumda olsan bunu yapmamalıydın!"
etrafta sessizlik oluştu. Daha sonra tek ses.Silah sesi...
...
Kahkaha sesi.. İrkildim gözlerimi açtığımda yine o nalet yerdeydim.Adamın biri feci derecede kahkaha atıyordu.Dedem ile göz göze gelince susup başını öne eğdi.Bir çeşit kurgunun içerisindeydim."Dua etki o kafasına yazık ettiğin adamım yaşıyor ve sana bir şans tanıdı! Sırf onun hatrı için seni burdaki itlere yem etmedim"
çirkin bir kahkaha attı. Gözlerini gözlerimden ayırmayarak yaptığı bu konuşmadan zevk alır bi hali vardı.Bu adam daha ne kadar tiskinç olabilirdi düşünmeden edemiyorum.
"Çözün"
dedi ve gitti bir kaç adamı ile.
"Duydunuz Hüso Dede'yi kıza gerekeni yapın"
Adamlardan biri yaklaştı elindeki bıçak ile ayaklarımı çözdü.
"En ufak hatanda affetmem,o güzel yüzünü yüzerim"
kafamı sallayarak onay verdim. Daha sonradan ellerimi çözdü.Bende yüzümdeki bandı çıkardım ayağı kalktım.Kolumu kavradı.Hızlı hızlı onunla beraber aşağı kata indik koridoru geçtikten sonra sağdaki kapıyı açtı.
"5 dakikan var çıkamazsan içeri ben girerim"
İçerisi bir tür kıyafet odasıydı.
"Çok sürmez süslenecek halim yokya sana?"
Çirkin bir gülümseme ile baktı.
"Hiç fena olmazdı"
onu tınlamayıp içeri girip kapıyı yüzüne kapattım.Biraz kıyafetlere göz gezdirdikten sonra siyah bir pantolon ile siyah askılı bir kıyafet alıp giydim. Sağ ayak bileğim sargılıydı.Kurşunu burdan yemiştim anlaşılan. Kafamdada biraz kızartılık mevcuttu. Umursamayıp saçlarımı tepeden bağladım.Gidip kapıyı açtığımda adam elindeki ceketi yüzüme fırlattı
"Al çaylak"
Bir an ne olduğunu anlamadım ama daha sonra alıp siyah ceketi belime bağladım."Cidden onu öylemi giyeceksin?Bu kadar çaylak olduğunu belirtme"
Yüzüne ciddi bir bakışla
"Bu seni hiç ilgilendirmez?"
Tekrardan kolumu kavrayıp merdivenlere doğru çıkartırken
"Bu kadar kaba olmak zorundamisin canımı yakıyorsun!"
Yüzüme bile bakma tenezzülünde bulunmayıp
"Kes sesini ve yürü!"
Neyseki yolculuk kısaydı siyah bir mercedes araba ya bindirildim.Orda bir süre bekledim. İlk o odun gelicek zannettim. Ama şöför koltuğuna geçen kişiyi görünce yutkundum...
O lanet herif ölmemişti.Birde şaka gibi aynı arabadaydık! Yüzüme bakıp kahkahalar atmaya başladı.Tiskinerek ona baktım.
"Yediğin darbeler az gelmiş galiba!?"
Kahkahasını biraz daha atıp sustu. Su şişesini alıp biraz su yudumlarken içimden o suyla onu boğmak geçiyordu.
"Üzgünüm küçük hanım öldürme planlarınız işe yaramadı ve ne yazıkkı sıra bana geçti. Onların intikamımı almaları hoş olmazdı bunu kendi ellerimle zevkle yapacağıma inanabilirsin ha-ha-ha!"
O tiskinç gülmesinin altında lanet bir sıfatı da vardı.Karşıma geçmiş komikmiş gibi beni öldüreceğini bundan dolayı üzgün olduğunu açıklama gereği duyuyordu bide!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 İLERİ 1 GERİ
Roman pour AdolescentsSaklambaç:Kimine göre gayet eğlenceli kimine göre sıkıcı bir geleneksel oyun. Peki bana göremi? En son 4 yaşındayken çok iyi hatırlıyorum."22,23,24,25 Seni bulmaya geliyorum abi bu sefer benden kaçamayaksın!" Bahçede ağaçların arkasına iyice bakarak...