Burak'tan
"Ne zaman uyanır?"
"Buket bilselerdi söylerlerdi."
"Off bilmiyorum Nazlı gece oldu resmen hala uyanmadı. Barış sende kendini yıpratma ufak bir kaza alt tarafı , düzeleceğini söylediler."
Odadaki konuşmalar iyicene içimi daraltıyordu. Beş saattir uyuyordu. Niyazi ve adamları hastaneye götürüp getirselerde birşey değişmemişti. Stressden olduğunu soyleyip göndermişlerdi. Bir kıpırdanma dahi yoktu. İçimdeki huzursuzluk beni yiyip kemiriyordu. Gerçi zayıf bünyesi her hastalığa açıktı. Ama bunu ilk defa görmüştüm.
Saat geceye az kalmışken kızlar odaya girmeye başlayınca bende mecburi odadan çıkmıştım. Pijamami giyindikten sonra giyinme odasının onunden geçen Ece'yi fark ettim. Yukarı çıkıyordu. Peşinden gidince nereye geçtiğini anladım. Niyaziye olan sözünü yerine getirmek için gidiyordu. Onunla beraber karşı binaya geçince konuşmaları gizlice dinledim.
"Uyanmışsın bakıyorum da?"
"Yeni uyanabildim."
Çekmeceden silahı alıp masada iterek Ece'ye verdi.
"Dışarda şoför bekliyor olacak."
Kafasını sallayarak birseyler derken ondan önce arabayı yaklaştırıp onu bekledim.
"Ece?"
Beklemiyormuş gibi ürperdi. Arkasını döndü.
"Efendim Barış?"
"Galiba göreve sen gideceksin?"
Biraz duraklayarak
"Hı hı Barış. Bak ben aslinda söyleyecektim ama konu abim olunca..."
"Sorun değil Ece'de sen daha yeni uyandın olmazki kendinde bile değilsin. Sen silahı ver ben hallederim."
"Ama olmazki."
"İtiraz istemiyorum."
Çekinerek silahı verince uyuması için içeriye gönderdim ve beklemeye başladım.
Gri bir arabayla bir tane kel adam yanıma park etti. Bende arabaya bindim.
"Ece nerde?"
"O rahatsızlandı beni gönderdiler."
"Senimi gönderdiler?"
"Ne o beğenemedin galiba?"
"Hayır şaşırdım."
Adamın tepkisi tuhafıma gitsede bir şey soylemedim ve yola koyulduk. Ha ben ha o ne fark ederdiki? Arabayla uzun bir araziden çıktıktan sonra bir binanin altındaki pasaja geldik. İçeride olmayan dükkan yoktu. Bana bir çuval uzattığında alıp dükkanlara tek tek girdim. Hepsi harç gününün bu gün bu saat olmadığını söyleseler de pek tinlamadan paralari toplayıp arabaya geri gittim. Adama çuvalı verince bir kenara attığında şaşırmıştım.
"Saymayacakmısın?"
"Bu günlerde gerek yok."
"Gerek yokmu?"
Beni tınlamadan son gaz devam etti. Giderek tuaf hale geliyordu.
Ama eninde sonunda bunları tek tek anlatacak birisi vardı. Ve ben bu an gelmesi için sabırsızlıkla bekliyordum. Şuan istesem bu adamı mahfedip paralarla kaçabilirdim. Ama orda sevdiğim kız vardi ve buna değmezdi.Tanıdığım çoğu kızdan farklıydı. Bilmiyorum yarış sonrası onu neden istediğimi. Normalde onu buraya getirmeyeceklerdi. Büyük motor yarışını sayemde kazandıkları için onu bizim grupta istemiştim. Zor olmuştu ama başarmıştım sonunda.
Araba sakince içeriye girince parayı ve silahı alıp Niyazi'nin odasına gittim. Kapıyı tıklatmadan odaya bodoslama girmiştim. Sinirle bana bakınca ne olduğunu anlamamıştı. Para çuvalını yüzüne fırlattığımda sinirleri iyice gerginlesmisti.
"İstediklerini getirdim. İsteğin bu değilmiydi?"
"Ne saçmalıyorsun Barış gece gece?"
"Gece olduğu yenimi aklına geldi? Ben seni kaç kere uyarmama rağmen hala burnunun tersine gidiyorsun!"
Elini hızlıca çekmeceye attığında ben çoktan tetiği çekmiş onu nişan almıştım.
"Bırak."
Usulca silahi yere atip ayağiyla itti.
"Bak Barış benim bir suçum yok. Tamamen dedesi onu göndermek için yaptı. Ama senin geleceğini bilmiyorduk."
"Bilecektin! Ne yapabileceğimi en iyi sen biliyorsunya! Bunu da bilecektin!"
Sinirimi çıkarmak istercesine önümdeki tekli koltuğa tekmeyi geçirmiştim. Feci gürültülü bir şekilde yere devrilmişti. Sakinlesmek için silahı yere atıp ellerimi kafamın etrafına koydum. Ne yapacağimi kestiremiyordu. Bu da benim hoşuma gidiyordu.
"İlaç kullanmaya tekrar başlamalısın. Hiç iyi durumda değilsin Barış."
Sinirli bir şekilde nefes alıp vererek odadan çıktım. Tekrar o günleri yaşamayacaktım. Uzun zamandır psikolojik tedavi görmüştüm. Önümde öldürülen birçok arkadaşım olmuştu. Buraya Niyazi ile birlikte gelmiştik ama ben psikolojik olarak bitmiş iken ona devredilmişti burası. Normalde ondan ne kadar güçlü olduğumu kendiside biliyordu. Biliyordu ama kartları benim tersime oynayıp Ece'yi burdan götürmeleri içinde aleyhime oynuyordu.
Sinirli bir şekilde binadan çıkıp öbür binaya gidecekken
"Barış! Bende seni bekliyordum."
"Ece? Uyumadinmi sen?"
"Uyku tutmadı. Öyle oturuyorum."
Sakince yanına oturup kendime çektim. Saçlarına öpücük kondurduktan sonra uyuması için ikna etmeye çalışıyordum.
"Uyumayı boşverde , neden bu kadar sinirliydin? Birşeymi oldu?"
Uzunca zaman bu hallerimi ondan saklamıştım. Ama şu anda hiç beklemedigim zamanda karşılaşmıştık.
"Adamlardan biri parayı vermekte diretti. Biraz olaylar karıştı bu yüzden. Onun haricinde herhangi bir sorun yok."
Sormaya ısrar etmedi neyseki. İnanmıştı bu duruma. Bende olayı fırsat bilip zorla odasına gönderdim.
Yarın büyük gündü. Hüso dedeyle konuşup Niyaziden alacaktım tüm bu mekanı. Hakkımdıda onlar için fazla abartılı dahi olsa , buranın başına gecmek için fazla çaba sarf etmiştim.
İlk bölümler biraz kısaydı ama ileriye dönük olarak daha uzun tutmaya çalıştım :)
Umarım hoşunuza gidiyordur. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :) mucks..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 İLERİ 1 GERİ
Novela JuvenilSaklambaç:Kimine göre gayet eğlenceli kimine göre sıkıcı bir geleneksel oyun. Peki bana göremi? En son 4 yaşındayken çok iyi hatırlıyorum."22,23,24,25 Seni bulmaya geliyorum abi bu sefer benden kaçamayaksın!" Bahçede ağaçların arkasına iyice bakarak...