26

356 46 6
                                    

Tamer kapıyı çaldı fakat açan yoktu. Biraz geç kaldığı için evdekilerin nedense dışarı çıktığını düşündü. Sonuçta aramalara da cevap vermemişti. Derin bir iç geçirdi kapının önünde. Serkan ve Murat birkaç kez aramıştı. Her defasında sessize almıştı çağrıları. Kendini kırgın hissediyordu o gün. Konuşmaya merakı yoktu. Doğum günü olduğu için asıl beklediği kişiden herhangi bir tepki alamaması hala canını sıkıyordu. Sahte de olsa karısıyla aralarındaki buzların eridiğini düşünüyordu. Bir süredir gerçek bir aile olmanın hayalini kuruyordu. Ama genç kız öyle inatçı be dediğim dediki ki onun ruhuna ulaşmayı beceremiyordu. Kapının önünde beklemeyi sürdürdü. Bir karar verdi. Artık kızın istediğini yapacak ona fazla yanaşmayacaktı. Anahtarını çıkarıp kişiden soktu. Kapıyı atladığında ev karanlıktı. Tahmin ettiği gibi dışarıda yemeğe karar vermişlerdi ev halkı. Kabanını portmantoya astı. Anahtarını iş çantasının en ön gözüne koydu. Üzüntü kalbini ele geçirdi. Doğum gününü asla yalnız geçirmezdi. Mutlaka bir arkadaş ya da arzuladığı bir kadın olurdu yanında. Maria'dan sonra eve gelmeyi istedi. Canı eğlenemeyecek kadar sıkkındı. Salonun ışığına uzandı. Yakacağı sırada karanlıkta bir hareketlilik sezdi. Eve hırsız mı girmişti? Çantasını sıkı sıkıya kavradı. İlk darbeyi onunla vuracaktı. Ve ışığı yaktı."İyi ki doğdun Tamer!"Yemyeşil gözleri şaşkınlıkla irileşti. Herkesin başında birer yılbaşı şapkası, perdede süsler, balonlar, büyük masanın üzerinde yiyecekler vardı. Gözleri direkt Cemre'yi aradı. Ama kız yoktu. Neredeydi ki şimdi? Bir anda mutfak kısmından girdi. Üzerine geçirdiği diz üstünde biten, dökümlü kırmızı elbisesi vardı. Dalgalı siyah saçlarının üzerine kırmızı morlu bir parti şapkası takmıştı. Sade makyajı, güleç yüzüyle adamın gözünde resmen parlıyordu.Adama yaklaştı ve pastanın üzerindeki tek mumu yüzüne tuttu. Yüzündeki keyifli ifade gerçekti. Bunu görebiliyordu."İyi ki doğdun canım!"Tamer pastaya baktı. Tek katlı, en sevdiği gibi meyveli bir pastaydı. Üzerinde de bir erkek mankeni vardı. Kravatı olan, elinde çalışma çantası ve sadece boxer olan bir manken... Tamer kendini tutamayıp kahkahalar atmaya başladı. Pastanın üzerindeki saçma mankene mi yoksa bu güzel sürprize mi gülüyordu kendi de bilemedi. Hissettiği tek şey çok mutlu olduğuydu.Mumu üfledi. Herkes alkışladı. Cemrenin gözbebekleri resmen titriyordu. Kendine engel olamayıp kızı hafif kalınlaşan belinden yakaladı. Yaklaştı ve yanağına kokusunu içine çekerek bir öpücük kondurdu. Şaşkın kızın suratındaki ifadeyle eğlendi."Teşekkür ederim canım."Onları ayıran arkadaşlarının tebriklerini hepsine tek tek sarılarak kabul etti. Selin araya girdi."Senin için hediyemiz yatağın üzerinde duruyor. Haydi giyin de gel!""Ne gerek vardı?" Dediyse de neredeyse oynayacaktı. Hemen hediyelerini görmek için odaya geçti. Yatağın üzerinde siyah boğazlı bir kazak, koyu renk bir kot pantolon, deri kayışlı bir saat, bir çift çorap vardı. Hepsinin de markalı etiketi üzerindeydi. Özellikle gözüne soktuklarini sanmıyordu. Değişim gerekirse diye öyle bıraktıklarına emindi. Kıyafetlerini giydi. Saçını tarayıp jöleledi. Aynada kendine baktığında kusursuz göründüğünü düşündü. Etiketleri tek tek söktü. Tekrar içeri girdiğinde herkes ona hayranlıkla bakıyordu. Göz ucuyla Cemre'ye baktı. Ellerini karnının üzerinde birleştirmişti. Adama bakarken göğsü aldığı nefesle adeta yükseldi. Yüzündeki hayranlığı gizleyemediği belliydi. Bir saniyelik şunu düşündü. Acaba hislerim karşılığını buluyor mu?Selin her zamanki gibi açıksözlülüğüyle araya girdi."Ooo Murat, en doğru parçaları seçmişsin dediğin gibi."Murat, Tamer'in omzuna vurdu. "Doğum günü çocuğunu tanıdığımı söylemiştim."Gülüştüler.Melisa hamileliğin verdiği iştahla seslendi."Haydi sofraya geçelim. Yoksa sarmalardan tırtıklayayım derken bitireceğim."Sofraya hevesle baktı genç adam. Sarma, börek, pilav, kebap,salata... New York 'ta Türk yemeği yapan restoranlar vardı elbette. Nereden aldıklarını sormayacak kadar kibardı.Melisa ağzına taktiği iki sarmadan sonra lafa girdi."Hepsini senin için yaptık. Böreği özellikle tatmanı tavsiye ederim."Murat alayla cevapladı. "Bugüne kadar mutfaktaki ocağı dekor olarak kullanan kız kardeşim sana elleriyle açtı desem inanır mısın?"Tamer hayretle yanakları al al olmuş karısına baktı. Demek Cemre'de arada sırada utanabiliyordu veya hamilelik hormonlarının etkinsindeydi. Tabağına bir parça börek aldı. El açması peynirli dilimden kesti. Ağzında çevirirken lezzetle gözlerini yumdu."Harika olmuş! Ellerine sağlık canım."Genç kız onun abartılı tepkisine gözlerini belerterek baktı. "Abartmayalım yine de.""Ne abartması! Sık sık isterim bundan." Derken sahiciydi.Bir süre daha yemeklerden, Melisa'nın ve Cemrenin hamileliğinden konuştular. Ailesinin yakında gidecek olmasından ötürü biraz buruktu genç kız. Kendini artık yalnız hissetmeye başlamıştı. Doğumdan sonrası sık sık aklına gelir olmuştu. Ama alışması gerekiyordu. Yalnız bir anne olarak yaşama göğüs germeliydi.Sofrayı toplayıp pasta yedikten sonra, Serkan ev halkını galeyana getirdi."Hadi içi geçmiş yaşlılar gibi mi takılacağız? Dışarıda biraz eğlenceye ne dersiniz?" Göz kırptı.Koltuğa sırtını dayamış, karnının üzerindeki pasta tabağını silip süpürmeye çalışan Melisa sordu."Nereye gideceğiz aşkım? Yüksek sesli yerlere gidemem. Yasak."Cemre merakla sordu. "Neden peki?""Erken doğuma sebep oluyormuş!"Selin bir kahkaha patlattı."Erken doğumun mu kaldı canım senin? Yakında bebek gelecek?"Melisa doğrulmaya çalıştı. Stresle sordu."Ne kadar yakında?" Cevap beklemeden Serkan'a döndü. "Ben Türkiye'de doğurmak istiyorum Serkan! Bunu söylemiştim sana!" Sonra Cemre'ye baktı. "Tatlım yarın gitsek sana ayıp olur mu? Burada doğuramam. Tüm eşyalar evde kaldı." Gözyaşı akıtmaya başladı. " Kızımın kafasına takacağım bandanayı bile ellerimle yapmıştım! Çiçekli minik bandana kuzuma çok yakışacaktı. Burada doğurursam bandanayı takana kadar büyür!"Selin arkadaşına sarıldı." Ben de hamileyim Melisa. Doktor yolculuk etmemizde bir sakınca olmadığını söyledi. Doğum yakında derken, hemen şimdi doğuracak değilsin ya!"Hışımla ona döndü. Tabağındaki pastayı unutmuşa benziyordu. "Ne malum şimdi doğurmayacağım! Kimse garanti veremez!"Herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. Selin, arkadaşını zorla banyoya elini yüzünü yıkamak için götürdü. Serkan'ın bakışları halıdaydı. Yüzündeki endişeli ifadeden belliydi ki, oradan koşarak uzaklaşmak istiyordu.Murat kolunu onun omzuna attı."Endişelenme. Doğum stresi olarak düşün. Geçecek."Serkan ona bakmıyordu."Hayırlısıyla doğursaydı iyiydi. Yoksa o doğurama kadar erken yaşta kocamış bir adama döneceğim."Cemre onların bunaldığını görebiliyordu. Geldiklerinden beridir doğru düzgün gezmemişlerdi bile. Güzel bir kahveciye gitmenin zararı olmazdı."İleride çok güzel bir kahveci var. Biraz kafa dinlemeye ne dersiniz? Değişiklik olur. Melisa'nın da aklı dağılırdı."Murat, "İyi olur cidden kızlar da bunaldı." Dedi.Murat ve Serkan ayaklandı. Cemre kalkmak üzereydi ki Tamer onun elini yakaladı. Genç kız şaşkınca ona bakıyordu. Adamın gözleri ise karşısındaki adamlara kaymıştı."Doğum günüme evde karımla devam etsem sorun olur mu?"Serkan başını salladı. "Daha bile güzel olur. Stresli ve nazlı hamile bir kadının gelgitlerini dinlemek zorunda değilsiniz." Cevap beklemeden odadan çıktılar.Gözlerini ona dike kıza baktı. Genç adamın gözlerinde kararlılık akıyordu. Bu işe bir son verme kararlılığı... Ya batacak ya da çıkacaktı."Konuşmamız gerekiyor."Onun yüzündeki duruş bir anlam veremeyen kız başını salladı."Hediyeni de vermiş olurum. Yalnızken vermek istiyordum."

YALANCI AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin