37

478 55 2
                                    

Akşam yemeğini dışarıda yiyen çift kahvelerini evde içmek istedi. Kar yavaş yavaş eriyordu. Yine de sıcaklık hala insanın içini ürperten cinstendi.
Tamer üzerine rahat bir şeyler geçirip cam kenarındaki geniş koltuğa yayıldı. Kararan gri havayı izlerken düşünceliydi.  Cemre düz kırmızı pamuklu pijamalarını ve panduflarını giydi. İkisine birer fincan kahve yaptı ve kocasının önündeki sehpaya bıraktı. Suratında muzip bir ifade vardı. Artık çekincesi kalmamıştı. Gerçekten karı koca olmuşlardı. Babası Tamer olmasa da bunu hissettirmeden büyütecekleri bebekleri vardı. Cemre mutluydu. Daha önce hissetmediği kadar güzel bir his onu sarmıştı.
Kocasının kucağına oturdu ve kollarını adamın kalın boynuna sardı. Tamer, ellerini karısının beline gelişigüzel sardı. Gülümsüyordu lakin gözleri dalgın ve yüzü donuktu.
Onun bu hali kızın gözünden kaçmadı.
"Ne oldu?"
Gözlerini kırpıştırarak yüzündeki ifadeyi silmeye çabaladı. Zoraki bir gülümsemeyle baktı.
"Bir şey yok. Neden sordun?"
"Dalgınsın."
"Sana öyle gelmiş." Bakışlarını sehpadaki kahveye çevirdi. "Kahvemi uzatır mısın?"
Cemre kımıldamadı. Doğrudan kocasının gözlerine baktı.
"Seni ne kadar iyi tanıdığımı tahmin edemezsin."
Tamer'in tek kaşı kalktı. Karısının yüzünü inceledi. Son derece ciddi bir ifadeyle bakıyordu.
"Pekala... Dalgın olduğumu nereden anladın, söyle bakalım."
Kız elini adamın bedeninden çekti ve kirli sakalına parmaklarını sürttü. "Yıllardır sana bakıyorum ben. Beni ne kadar görmüyorsan ben seni o kadar net görüyordum."
Genç adamın göz kenarları sevgiyle kırıştı. Kızın yüzüne dökülen saçlarını tek eliyle kavradı ve ensesinde tuttu.
"Yani sapığımdın."
Kızın dudakları ve gözleri şok içinde büyüdü. Telaşlandı. "Sapık mı?"
"Evet. Bir sapık birini sürekli gözetler."
Cemre kendini tutamadı ve bir kahkaha patlattı. "Ben buna sapıklık demezdim."
Tamer gizliden gizliye eğleniyordu.
"Ne derdin peki?"
Bakışları adamın arkasındaki bir noktaya yöneldi.
"Bunu benden duyduğuna şaşıracaksın ama... Ben buna aşk derdim."
Kalbi huzurla genişledi adamın. Ama merak ettiği bir soru vardı. "Neden şaşırayım? Ne de olsa bana olan aşkını itiraf ettin."
Cemre güldü. "Hayır, benden daha marjinal bir cevap beklediğinden eminim."
Adamın dudakları iki yana kıvrıldı. Diğer eliyle karısını kendine biraz daha çekti.
"Aşkın marjinalliği olmaz."
"Bence olur."
"Örnek ver."
"Her insan birbirini farklı sever. Bazısı delilik yapmaktan hoşlanır, bazısı daha naif bir sevgi yaşamak ister."
"Beni ikna edemedin."
"İkna olmak istemiyorsun çünkü! Tamam. Sen tezini kanıtla."
Tamer karısının ensesinden bastırdı. Burunları birbirine değdi. Gözlerine attığı bakışlar yakıcıydı. Kızı baştan ayağa kavurmak ister gibiydi. Görünene göre başarmak üzereydi. Cemre hafifçe titredi.
Karısının dudaklarına fısıldadı. "Aşk, herkese aynı hissi verir. Görmek istersin. Ve dokunmak..." Arsız elleri kızın saçlarından sırtına, kalçasına, bacaklarına indi. Bacaklarının arasında giren parmakları okşamayı da ihmal etmiyordu.
Cemre'nin bedeni istekle kıpırdandı.
"Konuşmayı dilersin. Her şeyi ama her şeyi... Çekinmeden, saklamadan, seni anlayacağını veya anlamayacağını bilerek... En yakının olsun istersin. En saklı tutkunu, düşüncelerini fısıldamak... Tüm bunlar yetmez."
Genç adam sustu. Cemre dokunuşla inlemeye başladı lakin adamın sözlerini bitirmesini diliyordu.
Kekeleyerek sordu. "Yetirecek olan nedir?"
Dudaklarını kıza değdirdi. "Sahip olmak... Ve Ait olmak... En önemlisi bu. Aşk sahiplenmektir. Ve aşkını kimseyle paylaşmak istemezsin. Görmek, dokunmak ve konuşmak sadece sana özel olmalı. Sadece sana..."
Ellerini ve başını geriye çektiğinde Cemre bir boşlukta sallandığını hissetti.
Kocasının ağzına bakarken dili dudaklarını ıslattı.
"Şimdi söyle bana. Biz farklıyız ama aşığız. Bizde bir fark görebiliyor musun?" Kaşlarını kaldırıp başını şöyle bir salladı. "Ufak tefek farklılıklar kabul edilebilir."
Göz kapakları yarıya inmişti. Bedeni arzuyla resmen şişmişti. Dudakları aralanmıştı.
"Öp beni."
Tamer'in bedeni kasıldı. Ona ilk kez sahip olmayacaktı ama bir süre bu kasılma hissiyle yaşayacağını biliyordu. Karısının sözlerini ikiletmedi. Ve onu öpmeye başladı.
Cemre bir nefes arası vermek için kocasının yüzünü ellerinin arasına aldı.
Konuşurken kalbini ortaya çıkarıyordu. "Evet, çoğu zaman çocukça davranıyorum. Bazı zamanlar eğlenmek için saçmalıyorum. Duygularımı bastırmak için çabalıyorum. Ama şunu bil, şunu bil," Adamın yüzündeki her bir santimi inceliyordu. Gözbebekleri aşkla büyümüştü. Büyük bir sırrı açığa çıkaracak tek kişi O idi sanki. Patlamaya hazır bir volkanik dağ gibiydi. Tüm tepeleri aşıp dünyanın sonuna ulaşmış, tüm kötülükleri yok edecek bir bilgiyi bulmuş gibiydi.
"Seni koşulsuz seviyorum. Her şeyinle kabullendim. Seni tanıdığımı düşünsem de en saklı tutkularını bilmiyorum ve ben bunları bilmek istiyorum. Bir kadını nasıl seversin, hep bunu merak ettim. İtiraf ediyorum aşkım. Her şeyini bilmiyorum. Mesela bana şu bakışını yeni öğreniyorum. Bana dokunurken gözlerini yumuşunu... Arzunun tepesinde sana gelmem için çabanı..." Alnını kocasının alnına dayadı ve derin bir nefes üfledi. "Seni daha fazla öğrenmek istiyorum Tamer."
"Öğreneceksin."
"Bana yolu göster. Sadece yolu göster..."
Tamer inledi. "Zevkle bebeğim."
Kızı kucaklayıp yatak odasına taşıdı. Yatağa uzanmadan evvel kıyafetlerinden kurtuldular. Kız yavaşça yatağa uzandı. Tamer dizlerinin üzerinde durdu. Bakışlarıyla kızı utandırıyordu. Elleri önce hafif bombeleşmiş karnına yaslandı.
"Burada bizim geleceğimiz var." Kızın cevap vermesini beklemeden kızı okşamaya başladı. BBacaklarından bir yol buldu. Göğüslerine doğru çıktı. Onları avuçladı. Başparmaklarını  göğüs uçlarına sürttü. Cemre kıvrandı. Bakışlarını ise kocasından çekmek istemiyordu.
Tamer titrek bir sesle konuştu.
"Beni sonra ölçersin güzelim. Bırak da keyfini çıkaralım. Gözlerini kapat."
Tamer bir elini kızın en mahrem bölgesine bastırınca Cemre'nin başka çaresi kalmadı. Kocasını dinleyerek gözlerini kapadı. Adamın dokunuşları onu bulutların üzerine çıkardı. Hazırdı. Ama mutlu olduğu kadar mutlu da etmek istiyordu. Bir anda dizlerinin üzerine kocasının karşısına geçti. Tamer kaşlarını çatarak ona baktı. Ne olduğunu sormaya fırsat bulamadı. Karısı onun erkekliğini ince ellerinin arasına aldı. Kızın omuzlarına tutundu. Dudaklarından bir cümle döküldü.
"Çok güzelsin."
Cemre onu öpmeye başladı.
Tamer kızın bedenini kabaca sevdi. Bir dakika sonra gücünün tükendiğini fark etti. Karısını omzundan itti. Yatağa devrilen kadının kalçalarını tutup kaldırdı ve sertçe içine girdi. İkisi de her şeyi unuttu. Tenleri bir olmuştu. Hareketleri kabaydı. İstekleri uç  noktalarda geziyordu. Ama vazgeçmeyi değil daha fazlasını istiyorlardı. Birbirlerine ihtiyaçları vardı. Nefes nefese sona ulaştılar.
Tamer karısının göğsüne doğru uzandı. Kalp atışları hala çok hızlıydı. Sarıldılar. Aşkın neler yaptıracağını düşündüler. Arzuyu ikiye katlıyordu aşk ve bu durumdan şikayetleri yoktu.
Solukları normale dönünce kocasının başını okşayan ellerini çekti.
"Artık neden dalgın olduğunu anlatacak mısın?"
Genç adam şaşırarak doğruldu. Gülmeye başladı. "Unutmayacaksın değil mi?"
"Konu sen olunca... Asla!"
Genç adam gülerek yatağın diğer tarafına geçti ve bakışlarını karısına çevirdi.

YALANCI AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin