~6~

2.4K 195 4
                                    

Cemre'yi tanımak için onunla sohbet eden Calvin sayesinde işten bir nebze sıyrıldılar. Genç kızın enerjisine hayranlıkla bakakalan Tamer'in arkadaşlarından birkaçı ona kur yapmayı diledi. Ama genç kız evliydi. Yine de şansını denemek isteyenler çıkacaktı.

Belle, Fransa'daki şubeden birkaç ay önce atanmıştı. İş ilişkilerini sıkı sıkıya tutmayı dileyen kadın özellikle Tamer'in yanına oturmuş, onunla yakın temasta bulunarak birkaç defa elini masanın üzerinden yakalamış ve özel konuşmalar yapmıştı. Bu durumu açıkça fark eden, fakat sessizliği ve neşesini koruyan Cemre masada onunla ilgilenen başka bir adamla sohbete katılmıştı.

Türkiye'de ki gibi kıskanç ilişkilerin olmadığı bu yerde gayet medeni tavırlar içine girmesi gerektiğini bilirken, kocasını da yalnız bırakmayacağını toplum içinde elbette göstermeliydi. Bu yüzden bilgisinin olduğuna inandığı bir iki konuda Belle'yle konuşmuş ve Tamer'in koluna girerek sahte sahiplenici gücünü göstermişti.

Aklı bir sonraki hareketini ölçerken yanındaki sarışın, mavi gözlü ve adı Bill olan adam konuşmaya başlamıştı.

"Siz Türk kadınlarının her zaman güzel olduğunu düşünüyordum, fakat canlı canlı görmek daha da inanılır kıldı beni."

Cemre gülümseyerek tüm gece boyunca özellikle yavaş içtiği kırmızı şarabına uzandı. Hamileliğini henüz açıklamayacakları için kimsenin gözüne batmayı istemiyordu. Bir yudum alarak, "Bana kur yaptığınızı mı düşünmeliyim?" diye açıkça konuşunca Bill'i güldürdü.

"Üstelik çok cesursunuz."

Gülen ve şakacı bir suratla ona bakan Cemre, "Bence bazı karakterlerin ırkla alakası yok. Bunun bireysel bir durum olduğunu düşünüyorum." dedi.

Gökyüzü rengi gözleriyle onu süzen adamın karşısında nedense bir an utandığını hissetti Cemre. Hiç bu kadar açıkça incelendiğini hatırlamıyordu. Ve elbette, o beraak gözlerin de etkisi büyüktü.

"Zeki cümleler kuruyorsunuz. Demem o ki, haklısınız. Yine de birey olduğumuz gibi, mensubu olduğumuz ırkların da bazı özelliklerini taşıyoruz." O sırada değişen müziği algılayan adam hemen atıldı. "Neden dans ederken bu konuda tartışmıyoruz?"

Uzun süredir onları dinleyen Tamer atıldı. "Tartışılacak bir konu yok aslında Bill. Irkların bazı ortak huyları taşıdıkları doğru." Hafifçe eğildi ve espri yaptığını vurgularcasına göz kırptı. "Ve çoğu Türk erkeği gibi ben de kıskanç bir kocayım." Cemre'nin şok surat ifadesine dönüp, "Bu dansı bana behşeder misin karıcığım?" diye sordu.

Onun yaptığı artistliğin ardından rezil olmasının gönlü razı gelmeyeceği için, "Zevkle," diyerek ona uzatılan eli tuttu ve piste geçtiler.

Sakin ve asil başlayan dans yüzlerde gülümseyişe ve çiftin atışmasına tanık oluyordu.

"Bu yaptığının anlamı neydi anlamadım. Ben seni rahat bırakıyordum."

"Sana açıkça sarkıyordu, bunu görmezden gelemezdim."

"Gerçekten evli bile değiliz ki." diye cevap verse de Cemre, ilk kez yaşadığı kıskanılma duygusuyla keyiflenmişti.

"Aramızda sessiz bir anlaşma var Cemre, hiç fark ettin mi? Birbirimizin itibarını sarsmadan bu evliliğe devam etmekte ısrarcıyız."

"Israrcıyız? Bu konuda ısrarcı olduğumu hatırlamıyorum, inan bana."

Tamer'in başı hafifçe düştü. Konuşurken, kızın ona takılmasını keyifle karşılıyordu. Ela gözleri, karşısındaki esmer ve kırmızılar içindeki kızda hayranlıkla süzülüyordu.

YALANCI AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin