Ertesi sabah ofisinde Türkiye'ye açılacak şirket için araştırmalar yapan Tamer, Belle'nin odaya girişiyle dikkatinden sıyrıldı.
"Merhaba Tamer, nasıl gidiyor?"
Belle çekinmeden adamın masasına oturmuş, siyah yırtmaçlı eteğinden teninin belli bölümünü gözler önüne sermişti. Genç adam kısa bir bakış attıktan sonra bakışlarını kadının kumral yüzüne çevirdi.
"Fena sayılmaz. Yeni şirketin eksiklerine bakıyorum. Patrona bir rapor daha sunacağım."
Genç kadın dosyaya bakma bahanesiyle eğildi. Gömleğinden hafifçe taşan göğsünü karşıdakinin gözüne sokma çabası içerisindeydi.
"Hımmm... Görünüşe göre lokasyonla ilgili problem halletmişsin. İstanbul güzel bir tercih."
Kafasını kadının dekoltesinden uzağa çekti. "Oraya daha önce gittin mi?"
"Hayır ama merak ediyorum. Bir dahaki gidişinde belki beni gezdirmek istersin." Derken seksi bir gülüş verdi.
Genç adam geriye yaslanıp kadını süzdü. Haftanın belli günlerinde, özellikle patronları şirkette yokken, Belle ona yanaşmaya çalışıyordu. Evli olduğunu biliyordu ama bunu önemsemiyordu. Yabancı insanlar böyleydi. Türk geleneklerinden anlamazlardı. Öyle ki, evli çiftler başkalarıyla olduktan sonra birbirleriyle bu durumu paylaşırdı. Tamer hiçbir zaman geniş mideli bir erkek olmamıştı. Sahte de olsa evliliğine sadık kalacaktı. Hem yakın zamanda gerçeğe bile dönüşebilirdi. Neden Cemre'nin güvenini ve inandığı sevgisini riske atsındı?
"Bir daha gidersem, eşimi de götüreceğim. Ailelerimizi ziyaret etmek biz de bir gelenektir. Yine de çok merak ediyorsan sana kalacak bir otel ve bir tur rehberi ayarlayabilirim."
Bozulan Belle gülümsemekle yetindi. Masadan hafifçe kalktı ve "Teşekkürler Tamer. İhtiyacım olursa söylerim." Deyip hızla odadan çıktı. Onun yüzsüzlüğüne başını salladı. Utanmasa adamı azarlayacaktı. Ahlak, iki dudak arasında bozulmaya müsaitti. Ve o gün Tamer kazandı.
Kollarını göğsünün üzerinde sardıktan sonra düşüncelere daldı. Cemre'ye karşı boş değildi. Hatta ondan çok hoşlanıyordu. Ulaşamamanın verdiği çekicilik miydi, yoksa tamamen kızla mı alakalıydı bilemiyordu ama ondan gerçekten hoşlanıyordu. Evlenmişlerdi. Kimseyi ezip geçmemişler, gözü yaşlı kimseyi arkalarında bırakmamışlardı. Tek engel, onlardı. Ya bu evliliğe bir şans vereceklerdi ya da birbirlerini sonsuza değin güzel bir anı olarak hatırlayacaklardı. Tamer ikinci seçenekle ilgilenmiyordu. Cemre'den ayrılmayı istemiyordu. Onun bambaşka biriyle evlenip aynı yatağa girdiğini hayal etmek sinirlerini fena halde geriyordu. Onu kendine almalıydı ama Cemre'yle mücadele etmek yolun başından pes ettirecek cinsten boğuyordu. Olumsuz şeyler düşünmeyecekti. Güzel günler kapıdaydı, biliyordu.
Okul çıkışında eve gidip ne yemek yapacağını düşünen Cemre iyiden iyiye bu evlilik mevzusuna alıştığını fark etti. Tamer'i nasıl doyuracağına karar veriyordu. Aslına bakılırsa, güzel bir histi.
"Cemre?"
Ardını dönmeden ona kimin seslendiğini bilen kız güldü. Kelvin bir elini kaldırmış parmaklarını sallıyordu.
"Nereye gidiyorsun bebeğim?"
"Eve gidiyorum. Sen?"
"Ah, bu gece bir parti var. Sen de gelsene." Dirseğiyle onu dürttü. "Kocanı da getir."
Cemre sırıttı. "Ona sulanmaktan vazgeç Kelvin."
"Sulandığımı kim söyledi? Kalbimi kırma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI AŞK
Humor1.KİTAP - TUTKULU AŞK 2.KİTAP - AŞKA GÜVEN 3.KİTAP - YALANCI AŞK Murat Yıldırım'ın biricik kız kardeşi Cemre hamiledir! Bir daha hamile olamayacağını iddia eden genç kız bebeği doğurmakta kararlı görünmektedir. Ama bir sorun...