38

447 54 6
                                    

Genç adam karısının pürüzsüz yüzünü elinin tersiyle okşadı.
"Ben iyi bir baba olacağım aşkım."
Kızın kalbi tekledi. Bu bir sevinç nidası değildi. İçindeki kelebeklerin kanadı kırılmak üzereydi. Adamın sessiz kalışını fırsat bilerek onu konuşturmaya çabaladı.
"Bu bana yapılan bir itiraf değil."
Göz göze geldiler. İkisi de fikirlerini öne sürmekten korkuyordu. Ama Cemre anlıyordu. Adamın büyüyen gözleri, gerilen dudaklarından ne demek istediğini biliyordu. Fısıldadı. Sesi titredi.
"Sen korkuyorsun."
Cevap hakkı doğmuştu. Her şeyi öğrenmek isteyen karısına açıkça hislerini anlatmalıydı.
"Evet..." dedi sessizce. "Korkuyorum."
Kız, adamdan uzaklaşarak sırt üstü yattı. Ellerini karnının üzerinde birleştirdi. Gözlerini tavana dikti.
"Ona... Oğluma... İyi bir baba olamayacağından korkuyorsun. Çünkü..." Yutkundu. "O senin çocuğun değil. Onu her kucağına aldığında aklına bu gelecek." Bir damla yaş yanağına yuvarlandı. "Üstelik... Benden bir bebeğin de olmayacak."
Tamer'in sesi duygusuzdu. İçindeki fırtınaların bir nebze dinmesini bekler gibiydi.
"Doktor bunun için tedavilerin olduğunu söyledi."
Genç kız yavaşça doğruldu. İç çamaşırlarını giymek için sırtını döndü.
"Nereye gidiyorsun? Konuşmamız bitmedi."
Cemre üzerine sabahlığını geçirdi. Elleri titriyordu. Karnında beliren hüzün onu ele geçirmek üzereydi. Kolları iki yana düştü. Artık saklanamazdı bunu biliyordu. Onu seviyordu. Ona aitti. Yıllardır sevdiği adama kavuşmuştu. Bu belki anormal bir şekilde olmuştu ama olmuştu işte...
"Bana bak. Cemre!" Diyerek doğruldu.
Genç kız yavaşça döndü. Ağlıyordu.
Genç adam yataktan çıkmak için yeltendi. Cemre sertçe onu uyardı.
"Dur! En son istediğim şey bana acıman!"
Adam kıpırdamadı. "Sana acımıyorum."
"Ama kendine acıyorsun." Acıdan yüzü çarpılmıştı. "Sana en başından böyle olacağını anlatmıştım ben. Baba rolü yapmak farklıdır. Ama baba olmak çok başka... Haftada bir gün ve özel günlerde arkadaşça davranacaktın. Ama şimdi... Her gün onunla olacaksın. Ağladığında sarılacaksın, ona kendinden bir şeyler katacaksın, ilk aşkını sana anlatacak, ilk acısını seninle paylaşacak, dersten kaldığında sana gelecek, arkadaşıyla kavgasında senden destek isteyecek!" Nefes nefeseydi. Konuştukça siniri artıyordu.
Tamer, konuşmanın plânladığından başka yöne çekilmesinden rahatsız oldu. Üzerine bir şort geçirdi ve karısının karşısına geçti. Onu omuzlarından yakaladı.
"Endişelerin bunlar biliyorum. Çocuğuna normal bir hayat sunmak istiyorsun, farkındayım. Bunu ben de istiyorum."
"Hayır, istemiyorsun. Sen sadece... Sen sadece... Lânet olası beni becermek istedin ve bunu yaptın!" Kollarını adamdan kurtardı ve alkışladı. "Tebrikler mükemmel bir profil çizmeyi başaran Tamer! Ama bu kadar! İstediğini aldın ve bitti!" Hızla salona yürüdü. Yaşlarını tutamıyordu artık. Hıçkırıkları teninden kurtuldu ve evin içinde yankılandı.
Tamer çıldırmıştı. Hızlıca kızın ardından geldi ve onu kendine çevirip kollarından sıkıca tuttu.
Cemre bağırdı. " Bırak beni!" Adamı kendinden uzaklaştırmaya çabaladı.
Tamer resmen böğürdü.
"Sus artık, sus! Ne saçmalıyorsun sen! Bu sözlerin sadece senin canını yakıyor!"
"Senin için önemi yok tabii. Öyle olsa canın yanardı!"
Adamın ses tonu tehlikeliydi. Sakince cevap verdi.
"Bu şekilde konuşmaya devam edersen bize zarar vereceksin."
"Sen o zararı çoktan verdin."
Tamer delirmiş gibi bakıyordu.
"Sana bazen inanmakta zorluk çekiyorum."
Cemre sonunda adamdan kurtuldu ve pencere kenarına geçti. Ellerini saçlarına daldırdı.
"Bunu hiç yapmamalıydım."
Tamer kıza biraz sokuldu.
"Kes şunu kes!" Diye bağırdı. " Bir kez olsun benim açımdan bak!"
"Bunu hep yaptım!"
Kızı kendine çevirdi.
"Seni deli gibi kıskanıyorum. Çıldırıyorum anlamıyor musun? Evet, seninle bir aile olmayı her şeyden çok istiyorum. Evet, o bebeğin babası olmayı kabul ettim. İnan bana, her anında, her anısında ben olmalıyım. Başkasını düşünmek beni deli ediyor! Burada suçlu olan oğlun değil."
"Suçlu benim."diye fısıldadı. "Belki de tek hakkım var ve onu seninle kullanmadım. Bana bu konuda kızacak mısın gerçekten?"
Adamın burun delikleri açılıp kapandı. Bakışlarını kızın gözlerinden bir saniye çekmiyordu. Çenesi sertçe öne çıkmıştı.
Hızla yanından uzaklaştı. Diğer pencereye ulaştı ve ellerini iki yana yasladı. Perde görüşünü engelliyordu. Adamın da manzarayı izlemediği çok açıktı.
"Bana kızdığına inanamıyorum. O zaman şöyle yapalım." Kollarını göğsünde birleştirdi. Yaşları bir süreliğine dinmişti. "Sende bana bugüne kadar takıldığın kızlardan bahset. Ya da dur... Ne gerek var? Burada benim gibi bir salak var. Senin geçmişindeki tüm kızları takip eden bir sapık var, değil mi! Özgüvenin okşandı mı?"
Derin bir nefes aldı genç adam.
"Sana kızmıyorum." Diyebildi dişlerinin arasından. "Ama doğru... Belki de tek çocuğumuz olacak ve babası ben olamadığım için aptalca... Belki de bencilce bir his besliyorum."
Kız cevapsız kaldı. Adam ardını döndü. Ortama vuran sokak ışığı adamın varlığını Cemre için güçlendirdi. Bir dev gibi üzerine yürüyordu. Tüm kasları oynuyordu. Ellerini yumruk yapmıştı. Kumral saçları darmadağınıktı. Gözlerinde öfke yoktu. İşte buna şaşırdı kız. O gözlerde ihtiras vardı. Ayrılmayı düşünen bir erkek gibi bakmıyordu. Sahip olduklarının farkında, olmadıklarının acısını çıkarmak ister gibiydi.
Cemre'nin kalbi ağzında atıyordu. Dizlerini titreten bu anlamsız his de neydi? İstemsiz birkaç adım geriledi.
Cılız bir sesle, "Yaklaşma." Dedi.
Tamer çoktan onun başını yakaladı.
"Ben kıskanç bir erkeğim. Sizi istiyorum. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Bu... durumu kabullenmek için."
"Ya olmazsa... Kabul edemezsen?"
Kızın başını avuçları arasına sıkıştırdı. Dişlerinin arasından konuştu. "Edeceğim. Biliyorum. Sana bu kadar aşıkken, bir aile sıcaklığının hasretini iliklerime kadar yaşıyorken etmemek aptallık olur."
Kızı sertçe öpmeye başladı.
Cemre kendini ayakta tutamıyordu. Birkaç adım geriye ilerledi ve duvardan destek aldı. Kocasına hak veriyordu. Aslında tepkisine şaşırmıyordu. Şaşırdığı şey, o güne kadar bunu içinde tutmasıydı. Ama anlayabiliyordu. Cemre'yi seviyordu ve onu kazanması için bazı fikirlerini gizlemişti.
Genç adam kızın dudaklarına fısıldadı.
"Hâlâ saklı tutkularımı öğrenmek istiyor musun?"
Cemre sadece inledi ve adamı öpmeye devam etti. Kocasının elleri sabahlığın altında dolandı. Aklını yitirmeden evvel bir kriz daha yaşamak istemediğine karar verdi. Bu gece her şey açığa kavuşmalıydı. Tüm yaralar aynı anda sarılmalıydı.
"Bebeğin babasını söylemeliyim."
Tamer sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Konuşurken resmen kıvranıyordu.
"Yapma... Şimdi yapma... Hep sana kızdım ama anladım ki hazır olmayan kişi benmişim. Bu gece bizim olsun. Yarın bu konuyu düşünürüz."
Karısının konuşmasına izin vermeden bacaklarını kaldırıp beline sardı. Birkaç sürtünme sonrası ikisi de aşkın kollarına atlamaya hazırdı. Acı, aşkı da biledi tutkuyu da. Tamer, duvarın dibinde acısını içinden atabilmek için karısına sahip oldu.

Sonunda yatağa vardıklarında Tamer uyuyakaldı. Cemre, göğsüne başını gömen ve onu kollarıyla sıkıca saran adamın saçlarını seviyordu. Tüm hikayeyi baştan sona tekrar ve tekrar düşündü. Kızması gereken kişi Tamer değildi. Hatta kendisi bile değildi. Kızması gereken kişi...

Telefonu mesaj sesiyle bipledi.

"Merhaba güzellik. Yarın akşam 8 de seni bekliyorum. Itiraz istemem. Yoksa sevgili kocan hikayeyi benden öğrenir. Bilirsin hikaye anlatmakta iyiyimdir."

Genç kadın yatakta doğruldu ve yüzünde dehşet ifadesiyle telefona bakakaldı. Haykırmak istiyordu. Bağırmak istiyordu. Elini ağzıyla kapadı. Dönüp huzurla uyuyan kocasına baktı.

O çukura tekrar girmek istemiyordu.

YALANCI AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin