~9~

2.2K 190 12
                                    


Tamer gözlerini ondan hiç çekmeden dizinin üzerindeki elini kaldırıp kızın yanağına yaslayınca, Cemre'nin bakışları irileşti ve sesli bir nefes aldı. Adam yavaşça başını eğerken, damarlarında pompalanan kan dayanılmaz bir hale büründü ve kızı yerinde hafifçe kıvrandırdı.

Ve başını kıza yaklaştıran Tamer sadece bir saniye bekledi. O da kızın gözlerinden duygularını okuyabilmek için. Orada farklı bir şeyler aradı ve buldu. Cesaret denen olgu güçlü damarlarına girişince eğildi ve dudaklarını kızın dudakları üzerine bastırdı. Bununla yetinebilirdi, ama bunu tercih etmedi. Diliyle kızın dudakları arasında gezindikten sonra onları araladı ve beden titreten bir ıslaklıkla karşılaştılar.

İki saniyelik bir ara verdiler dudakları üzerinde... Tamer ilk kez bir kızı öpüp öpmemek hakkında tereddütle kaldı. Bu temas yeterliydi belki de bilmiyordu. Çok uzaktan bir ses kulağında yankılandı. Bu Kelvın'ın sesiydi az çok anlayabiliyordu.

"Devam edin!"

Sanki bunu yıllardır istiyormuş da, Kelvın'ın iznine ihtiyaç duyuyormuş gibiydi duyguları. O anda öpücüğü yer değiştirdi ve başı sola kaydı.

Cemre'nin yaşadığı şok, yüzüne bastırılan dudaklarla kendini yok etmeye hazırlanıyordu. Yumuşak ve dolgun öpücükler, aklını darma duman ediyordu. Tamer bir anda geriye çekildiğinde, dudakları yarı aralık birbirlerine bakakaldılar.

Duruşları, yaşadıkları hayatın sahteliğinden daha sahici ve güzeldi. Çok yakışan ve çok aşık bir çift kadar etkileyici bakıyorlardı birbirlerinin ruhlarına...

"Harika!" diyen Kelvin'a döndüler, kendilerini toparlamaya çalışarak. "Size baktığımda bu iki şapşalın evlilikle pek bir ilgisi yok diye düşünmüştüm. Ama..." deyip ellerini büyük bir iç geçirişle birleştirdi. "Aranızdaki çekim inanılmaz! Cemre'yi bir kız gibi titretecek kadar inanılmaz!"

Tamer başını yere eğip hafifçe gülümsedi. Cemre ise duygularını bu kadar dışa vurduğu için kendine kızdığından hem de utandığından kızardı.

"Eh hadi çevir Tamer!" diyen grubun tatlı ve çılgın lideri Kelvin'a karşılık olarak Cemre atıldı.

"Bence bu kadar yeter!"

Onun çıkışına herkes dönüp baktığında hafifçe yutkunup konuştu.

"Çok yoruldum." Tamer'e bakmamakta ısrarcı olsa da öpücükten etkilendiğini göstermemeliydi. Adama dönüp imalı bir şekilde, "Midem bulanıyor," dedi.

Onu gayet iyi anlayan genç adam ayaklandı ve "Öyleyse gece sona erdi gençler. Biz artık gidelim." dedi.

Kemal, "Aslında eğleniyorduk abi." deyip güldü.

Cemre, "Ona ne şüphe! Yıllık eğlencenizi bizden çıkardınız!" deyip hırçınca ayaklanınca, Tamer kıkırdadı.

Eve girene dek sessiz kaldılar. Cemre odasına koşar adımlarla girdiğinde Tamer arkasından bakarak derin bir nefes çekti ciğerlerine. Elinde olmadan alt dudağını üsttekine bindirdi ve kızın tadını tekrar aldı.

Tam bir kadın gibiydi!

Islaklığı, kokusu, yumuşaklığı ve sıcaklığı tam bir kadın gibiydi. Cemre kendini erkek gibi gösterse de bir kadın olarak yaratılmıştı ve bunu kabullenmese de Tamer her gün biraz daha anlıyordu.

Gözlerini yumdu ve elleri cebinde öylece olduğu yerde kaldı. Güzel bir gülümseyiş dudaklarına yerleştiğinde kalbinin de genişlediğini hissetti.

Cemre odaya girer girmez hızını alamamış odasını birkaç kez turladı. Sonunda durduğunda pencerenin kenarındaydı. Manzarayı izlemekten çok uzaktı, zaten sırtı da cama bakıyordu. Nefes nefese gözlerini yerde gezdirirken parmakları dudaklarına gitti ve bir süre oralara sürtündü.

Yıllar önce Tamer'i öpmek nasıl olur diye düşünür dururdu. Bir süre önce de bu düşüncesinden vazgeçmiş, kendi hayatına dönmüştü. Öyle ki sevgilileri bile olmuştu. Hatta aşık olduğuna inandığı bir erkekle karşılaşmıştı ve karnındaki bebeğinin babası da oydu. Onu düşünmeyi reddederek Tamer'in dudaklarını düşledi. Öpücüğü zihninde tekrarladı. Yoktu. Tabir edebileceği bir kelime dahi bulamıyordu. Cemre romantik cümlelerden anlamazdı ki. Yaşayıp giderdi.

Dudakları sevinçle aralandı ve kendini tutmayıp keskin bir kahkahayı koyuverdi. Kocası tarafından öpülmüştü. Kendini yatağa sırt üstü bırakıp gözlerini kapadı. Suratında şapşal bir sırıtma, Cemre'nin huysuzluğuna hayli yakışmıştı. Öyle ki dişlerini gösterir cinstendi. Yatağın üzerine çıkıp zıplamak ve kendini yırtana kadar tek şeyi bağırmak istiyordu.

"Tamer beni öptü! Tamer beni öptü!"

Ayrılmayacaklarını bilse bu öpücüğün hayalini hakkıyla verirdi; ama bu yalancı evlilik sona erecekti. Yüzündeki neşe anında silindi. Gözleri aralandı ve koyulukları tavada çarptı. Elleri karnına yükseldi ve oradaki belirsiz bombeyi sarmaladı. Kendini koruyamamıştı; ama bebeğini herkesten sakınacaktı. Kirli dünyanın toz kaplı havasını ona solutmayacaktı. Belki bir kızı olurdu ya da cesur bir erkek! Ne olursa olsun fark etmezdi. Cemre kendine ait bir şeye sahip olacak ve ondan asla vazgeçmeyecekti. Bunları yanında iki şey daha düşündü. Tamer'in hakkını nasıl ödeyecek ve bu tatlı öpücükten sonra onu nasıl bırakacağını...


YALANCI AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin