YERALTI ŞAMPİYONU KRALA KARŞI

17 5 0
                                    

Gündüz ne kadar güzelse gece de o kadar korkunçtur. Hele bu, sokaklar da... Bir çok insan, gecenin ıssızlığına ve sessizliğine alışıkken bura da geceleri parçalanmış bedenler, çığlıklar ve yoğun kan kokusu var..


Shou, gecenin bu saatinde bir ara sokağa girdi ve biraz ilerledikten sonra sağa dönerek demir


kapıyı üç kere ard arda tıklattı. Kapının, üst tarafındaki sürgülü göz açılarak Shou'yu gördü ve kapının kilitleri çözülerek, geriye doğru açıldı.

Shou içeri girerken görevli, "Hoşgeldin şampiyon," dedi.


Shou'ysa hiçbir tepki vermeden kırmızı loş ışıklı koridor da yürüyerek etrafı kafesle çevrili arenanın olduğu devasa alana çıktı. Etrafta on binlerce insan arenada bir birleriyle kıyasıya savaşan samurayları izliyor, bahis oynuyorlardı. Bu sıra da, Shou kalabalığın içinden geçerek arka taraftaki kendisine özel ayırtılmış hazırlanma kabinine geçti.


Çantasını deri koltuğun üzerine koyduktan sonra üzerindeki kıyafetleri çıkardı ve dolabından


siyah kimonosunu üstüne geçirdi. Ardından, odasındaki altın zile üç kere ard arda basarak haber


verdi. Ve, odaya birkaç tane görevli kadın geldi. Ve, Shou'nun giydiği kimonoyu düzenleyerek bedenine güzelce oturttular.


Ardından kadınlar odadan çıktı ve şampiyon katanasını ve wakazashisini sol beline kınılarıyla


beraber geçirerek odasından anonsu beklemeye başladı.



"Bayanlar, baylar! Beklenilen an geldi. Bu gece... evet, bu gece!.. Her şeyin belli olduğu gün. Bir tarafta gelmiş geçmiş en büyük düello üstadı Hontai Roshi-ryu'nun varisi Hontai Dai Akiyama! Ve, diğer taraftaysa bir lise öğrencisi... Daha, on yedi yaşında. Ama, şuana kadar hiç kaybetmedi. Ve, Kanlı Ay'ın şampiyonu oldu. İşte! Karşınız da, Shou... Kensai Daisuke!"


Kalabalık elleri patlarcasına şiddetli bir şekilde alkışlıyor ıslık çalıyorlardı.


"O zaman, herkes sesini kessin ve her iki tarafın da arenaya girmesini beklemeyim."


Kalabalık, biran da sessizliğe büründü ve ortamdaki ışıklar sönerek etrafı zifiri karanlığa boğdu.


Ama, samurayların geleceği yolun altına döşenniş spot ışıkları yanarak her iki tarafında arenaya girişini seyirciler gördü.


Samuraylar, arenaya girdikten sonra ışıklar normale döndü ve sipiker de arenadan çıkarak kapıyı kapattı.


Akiyama; kral olduğundan üzerinde altın motifli, beyaz bir kimono vardı. Katanasıysa, üzerindeki kimonoyla uyum sağlamıştı. "Gerçekten çok gençsin Shou."


"Siz de, çok yaşlısınız Akiyama-san."


İkili bir biri etrafında ağır adımlarla dairesel bir düzlemde dönmeye başladı. "Daha otuz iki yaşındayım. O yüzden, yaşlı demek biraz kaba bir üslup."

Shou; katanasını sol, wakazashisini sağ eliyle kavrayarak ağır ağır kınından çekti. Akiyama'ysa


gence eşlik ederek katanasını kınından çekti.


"Gerçekten çok naziksiniz Akiyama-san. Ama, lütfen ölün ve bana yeni bir şey öğretin."
Akiyama sol ayağını ileriye uzatarak, sol dizini kırdı ve ağırlığını sol bacağına verdi. Sonra da, katanasını iki eliyle kavrayarak sağ tarafına doğru başının hizzasına getirdi. Kılıcının ucuysa düşmanına bakacak şekilde hizzalayarak duruşunu aldı.


Shou'ysa düşmanının aldığı duruşu inceleyerek wakazashisini kınına geri koydu.


"Tekil dövüşte, düşman niyetimi anlamaması için art ya da yan uzun kılıç tutumu takınırsa, saldırır gibi yapmalıyım. Düşman, ruhu gördüğü sanısıyla bana silahını gösterir. Bana gösterilerden yararlanarak, kesinlikle kazanabilirim. Ancak, ihtimalci davranırsam zamanı kaçırırım ve ölürüm.


Ama, düşmanım böyle bir oyuna kanmaz. O yüzden..."


Shou, katanasını sol yanına doğru uzatarak duruşunu aldı. "... bunu tam tersi şekilde yapmalıyım."


Akiyama'nın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Bu çocuk bu kadar aptal olamaz. Kesinlikle


bir iş çeviriyor. Ama, bunun pek de önemi yok. Önemli, olan hız ve güçtür. Gerisi boş. Ve, ben bu


veletten çok daha güçlüyüm."


Akiyama, ileriye atılarak çocuğun boynunu hedefledi ve Shou katanasıyla darbeyi engelledi. Bu


sırada, Akiyama sol yumruğunun tersini düşmanının göğsüne savurdu ve wakazashi elini delip, geçince acıyla sağ elindeki katanasına gücünü vererek düşmanını geriye savurdu. Bu sayede, eli de wakazashiden çıkmış oldu.


Akiyama, acıyla elini kullanmaya çalışırken gözlerinden öfke kusmaya başladı. Ve; dişlerini


sıkarak, "Shou..." dedi.


"Bire bir dövüşün temeli taktiktir. Tabii, hız ve güçte önemlidir. Ama, bir usta olmadan bir katana


nasıl yapılamazsa taktik olmadan bir düelloda kazanılmaz."


Akiyama, katanasını ileriye doğru kaldırarak düşmanına uzattı. "O zaman, ciddileşeceğim."


Akiyama, bir kez daha ileriye atılarak düşmanının karın boşluğuna doğru katanasını savurdu ve Shou bir kez daha saldırıyı engelleyerek wakazashisini düşmanının gırtlağına sokmaya yeltenecekken bir karşı saldırıyı daha engellemek zorunda kaldı. Ardından bir tane daha. Ve, bir tane daha!..



Akiyama'nın bilinçsiz sırf öfekeden ibaret şiddetli saldırılarını engellerken bedeni gerçekten


düşmanının gücü karşısında yavaş yavaş çöküyordu fakat biran bile soğuk kanlılığını kaybetmeyerek saldırıları engellemeye devam etti. Ve, Shou'nun sakinliği yavaş yavaş Akiyama'nın dikkatini çekince düşmanının ruhunun kendi ruhuna bulaştığını gördü ve biranlık boşluğa düştü. Kellesi hava da süzülerek arenanın dışına çıktı. Bedeniyse kanlı bir fıskiye gibi etrafa kan saçarak


yere yığıldı.


"Esnemek, uyku hâli gibi ruhta bulaşır, Hontai Dai Akiyama."


"Ve, müsabakanın kazananı Shou Kensai Akiyama!"


İddiayı kaybeden insanlar bile kaybettikleri parayı umursamayarak sadece izledikleri dövüşten aldıkları zevk doğrultusunda sadece heyecandan çığılıklar atıyor ve genç delikanlıya tezahüratlar yapıyorlardı.


Bu sırada VIP bölümünde müsabakayı izleyen organizasyonu düzenleyen kişinin misafiri


organizasyon sahibine, "Akiyama da bir tuhaflık vardı," dedi.


Organizasyon sahibi, "Akiyama aile reisi tarafından reddedildiği için yoğun depresyondaydı,"


dedi. "Ama, yine de Akiyama'yı yenmesi büyük başarı."


Misafir, organisazyon sahibinin son lafına herhangibi bir cevap vermeyerek sadece arenadaki


Shou'nun dingin ruhunu izledi.

Artık, neden Akira'ya daveti Shou'nun götürdüğünü anladınız mı? Çünkü, saygıdan dolayı. Şampiyonlarını gönderdiler. He, tabii artık Shou bir kral. Aman be, neyse ne! Yorum yapıp, beğenmeyip ve paylaşmayı unutmayın. Sizi seviyom. Bye! Bye! He, bir de akşam belki canınız sıkılır diye sabah atmadım.

RONİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin