Gelirken aldığımız dondurma biz gelene kadar çoktan erimişti. Üzgünce gözlerimiz birleşti. Erimiş dondurmadan parmağımın ucu ile alıp Taehyung'un burnuna sürdüm. Tanrı yüzü bir anda çok şapşik bir şeye dönüştü. Gözlerini şaşı yapıp dondurmayı görmeye çalıştı. Gördüğüm en tatlı görüntü sanırım.
"Bu bir savaş ilanı, Bay Jeon Jungkook."
"Ah, Taetae sakın o düşündüğüm şeyi yapma. Ben sadece şaka yaptım. Lütfen Taetae.~"
"Reddedildi"
Dondurmaya daldırdığı 4 parmağı ile üzerime doğru gelmeye başladı. Kaçacak bir yer olmadığı için duvara yaslanmak zorunda kaldım. Uzun, ince parmaklarını hafice yüzüme sürdü. Sıcak teninin vücuduma değmesi bile kalbimi hızlandırmaya yetmişti. Gözlerim davetkar dudaklarına yöneldi. Bakmamalıydım. Beni anlayabilirdi. Ama kendimi tutamıyordum. Sonunda gözlerimiz buluştu.
"Jungkook, saçlarının uzun hâlini daha çok seviyorum."
"Öyle mi? Sanırım yarın saçlarımı kazıttırıcam."
Anı şakaya vurup içinden çıkmak her zaman en kolay ve en iyi yoludur.
"Salaksın. Umarım kabak kafa olursun ve herkes sana güler. hıh!"
"Nerden biliyorsun? Belki bende o çok sevdiğin grubtaki çocuk kadar yakışıklı olurum."
"Hangisiii?"
"Bilmiyorum Taetae~ Çok fazla grup takip ediyorsun. O kadar vakti nerden buluyorsun ki?"
"Bay Jeon bu sizi hiç alakadar etmez."
"Haydaaa. Ne dedim ben şimdi ya?"
"Jungkook, daha konuşuyo musun sen ya?"
"Hadi ama güzelim. Yapma böyle. Bir şey demedim ki?"
"Güzelim!? Bu iltifatı neden yeni çıktığın La Lisa için kullanmıyorsun."
"Yoksaaa-"
"Hop, orda dur Jeon. Kıskanma falan benim gibi delikanlı çocuğu bozar."
Arkadaşım dediğin kişinin sana yıllardır sırıl sıklam aşık olduğunu nerden bilebilirsin ki? Seni unutmak için bin türlü yol denedim ama olmuyor. Bana senden başkası ışığını paylaşamıyor.
"Peki, Taetae~"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broken hearts - taekook
Hayran KurguOna nasıl bu kadar yakın olup, uzakta olabiliyordum?