9. bölüm

118 31 6
                                    

Kelimeler boğazımda düğüm düğüm olmuştu. Onun bu hali beni endişelendiriyordu. Tamam.. tamam biliyorum onu bu denli sevemem gerekiyor. Ondan uzak durmam gerekiyor. O zaman ben neden bu düşündüğüm hiçbir şeyi yapamıyorum. Evrenin benden bahsettiğine eminim ama niye bu kadar mutsuz ki. Beni sevmiyordu bırakıp gitti ne diye üzülüyor ki?? Ya da gerçekten üzülüyormudur.  Kendimi zor da olsa toparladım ve en çok korktuğum o soruyu sordum evrene.

"O kim?"

"Kim kim?"

"O işte bahsettiğin."

"Şey Sevdiklerimden bahsediyordum."

"Niye kaçtın ki?"

"Boşverin belki birgün anlatırım." Hayır ama! Ben kendimi yer bitiririm o zamana kadar. Bu adam eskiden böyle değildi. Ne bu gizemli tavırlar falan! Sanki birazdan 'ben aslında polisim ama aranıza sızmak amaçlı asistanın oldum.' falan diyecek gibi bir hali var. Bu arada hayal gücüm acayip iyiymiş.

"Peki. Acile Gidelim o zaman." Geçiştirmekten başka şansım yok şu an ama öğreneceğim herşeyi öğreneceğim ya da kendimi kandırıyorum. Evren gelse Ecrin seni seviyorum dese bırakın yürümeyi uçarak giderim. Gitmeyeyim ama.. gider miyim ki?? Bilmiyorum yaa.

Biz acile doğru giderken telefonum çalmaya başladı. Ben durunca Evren de benimle durdu. Mihran arıyordu.

"Alo"

Telaşlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Alo Ecrin nerdesin?"

"Evrenle birlikte acile iniyorduk niye ki?"

"Tamam şimdi hemen acilin kapısına gelin. Şehrin girişinde bir minibüs kaza yapmış minibüsteki bir yolcunun karnına da demir şiş batmış. Oraya en yakın hastane biz olduğumuz için bizden birinin gidip bakması lazım."

"Buradan oraya tam yarım saat sürer hasta o zamana kadar dayanabilecek mi?"

"İnşaallah biz gidene kadar dayanır. Hadi hemen evreni de al  gel senle Evren gideceksiniz ambulans burada. Çabuk olun!"
Telefonu kapatır kapatmaz evrene baktım. Boş boş bana bakıyordu. Bu adam gerçekten ya çok geniş ya da işini ciddiye almayan biri. Diğer asistanlarım olsaydı şimdiye çoktan sorguya çekmişti. Gerçi farklı olduğundan bunca zaman yanımda ya.

"Evren koş!" Ben acilin kapısına koşarken Evren de arkamdan koşuyordu bir yandan da sorular soruyordu.

"Ne oldu hocam?" Kapıya gelene kadar evrene anlatmıştım olayı kendisi niye bizi gönderdiklerini sorup duruyordu sürekli. Demek ki bize güveniyorlar ne sorguluyorsun yani bir şeyi de bilme.

Neyse ki hemen kapıya gelmiştik de Evren susabilmişti. Mihran da kapıda ambulansın önünde bekliyordu.

"Mihran."

"Ecrin olabildiğince hastayı hayatta tutmaya çalışın. Hadi binin hemen." Hemen ambulansa binmiş yola çıkmıştık.

***

Ben ve Evren arkada oturmuş 10 dakikadır arabanın ilerlemesini bekliyorduk. Eminim yürürsek daha hızlı giderdik oraya. Camı açtım şöförle konuşmak için

"Biraz hızlı olur musun? Hasta ölecek yoksa."

"İleride çalışma var bu yolda tek şerit o yüzden gidemiyorum maalesef doktor hanım."

Oflayarak evrene döndüm. Bu böyle olmayacaktı. Hastanın akıbeti belli değil biz burada oturmuş trafik bekliyoruz. hemen bir çözüm. Bulmamız lazım.

"Birşey yap Evren yoksa hasta ölecek." Biraz durdu ardından kalkıp sedyenin arkasındaki çantanın içini doldurmaya başladı. Boş gözlerle ona bakmaya başladım. Ne yapıyordu bu şimdi?

"Napıyorsun Evren?" Çantayı doldurdu ardından fermuarı çekmeye başladı.

"Kurtaracağız hastayı." Kolumdan tutup beni aşağı indirdi. Gözlerim onun elinde takılı kalırken aşağı inmiştik bile. Trafikteki kuyruğa bakınca ertesi güne kadar oraya varamayacağımızı anladım. Zaten biz gidene kadar (Allah korusun) hasta çoktan ölmüş olurdu. İndik iyi güzel de şimdi napacağız? Umarım evrenin gelecek için de planları vardır. Yürüyerek gidelim falan da diyebilir. Şoför de aşağı inip yanımıza geldi.

"Nereye?" Ben ne yapacağımızı düşünürken Evren şoföre cevap verdi.

"Hastayı kurtarmaya." eli hala kolumdayken koşmaya başladı tabi bende peşinden. Olabildiğince hızlı koşmaya başladık. Biraz ileride bir motosikletli görünce Evren acaba sürmeyi biliyor mudur diye düşününce tipine bakmaya başladım sürüyor gibi bir tipi vardı tabi ama yinede belli olmaz. Diğer elimi evrenin kolumdaki elinin üstüne koyup durmasını sağladım. Dönmüş nefes nefese bana bakıyordu.

"Ne oldu?"

"Evren motosiklet sürmeyi biliyor musun?"

"Evet de şimdi konumuz bu mu hocam?"

"Evet konumuz tam olarak bu."kafamı tam karşımızda duran motosikletliye çevirdim. Ne düşündüğümü anlayınca ikimiz hemen motosikletlinin yanına gittik. Hiçbir şeye karışmayacaktım çünkü eğer konuşursam konuyu sadece uzatırdım ve hastaya birşey olmasını hiç istemiyordum. Bu yüzden Evren konuşmaya başladı.

"Merhaba biz doktoruz. Bir yerde kaza var ama trafikten dolayı gidemiyoruz. Hastanın durumu ağır rica etsem motosikleti alabilir miyiz?" Cebinden hastanenin kartını çıkarttı ve adama verdi.
"Motosikleti gelip burdan alabilirsiniz." Adam ikimize bakıp evrene döndü.

"Tabi yiğenim ne demek." Hemen motosikletten inip arkasındaki kutudan poşet çıkardı. Evrende elindeki çantayı kutuya koydu sonra motosiklete bindi. Ben de binmek yerine evreni izliyordum. Tabii ki de binecektim ama öyle bir anda evrene dalıvermiştim.

"Hocam hadi. Yoksa korkuyor musunuz? İsterseniz ben tek de gidebilirim."

"Yok korkmuyorum dalmışım sadece." Öyle dedim ama deli gibi de korkuyorum. Korka korka evrenin arkasına oturdum. Ellerimi onun belinden geçirip ona tutunmaya çalıştım. İlk defa onunla bu kadar yakındık. Ellerim onun belindeydi ve ben heyecandan ölebilirdim. Ben düşüncelerimle boğuşurken Evren motosikleti çalıştırdı. Korkuyordum ama yapacak birşey yoktu o adama yetişip kurtarmamız gerekiyordu.

Evren motosikleti o kadar hızlı sürüyordu ki korkmamak elde değil. Rüzgardan pek anlaşılmadığı için bağırmaya başladım.

"Biraz yavaş mı olsan?"

"Az kaldı hocam."

"Ne kadar kaldı?"

"On dakika sonra oradayız." Hemen inmek istiyordum şu nalet şeyden, ne olduğu belli değildi. Sinirlerimi bozuyordu. Evrenden pek birşey görünmese de ileri de bir arabanın bize doğru geldiğini farkettim. Biraz daha yaklaştı ve hala bize doğru geliyordu.

"Evren bu bize doğru geliyor."

Sanki Evren görmüyor.

Şu an hiç sırası değil iç se... Ben daha lafımı bitirmeden Evren sola kırdı ve ikimizde motosikletten nerdeyse uçtuk. Herşey bir tarafa savrulurken, üzerimdeki ağırlığın ne olduğunu algılamaya çalışırken gözlerim ağır ağır kapanmaya başladı.

Merhabaa. Biraz kısa oldu ama telafi edeceğim. Kitabımı oylamayı unutmayın!😍

ALTIN RENKLİ GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin