Gözleri açık değildi, parmağını oynatmaya çalışırken onun gibi fısıldadım, "Buradayım."
Kafamı çevirmiş ona bakarken gözlerini aralamaya başladı. Sonunda uyandı. Evren neler olduğunu anlamaya çalışırken gözlerini etrafında gezdiriyordu. O sıra gözlerimiz birbirinde takılı kaldı. Kısık sesle "Ecrin" dedi."iyi misin?"
"İyiyim ben. Sen nasılsın? Bir an hiç uyanmayacaksın sandım."
Gülümseyip ardında konuşmaya başladı.
"İyiyim. Hocam ben gerçekten özür dilerim. Sizi o motosiklete bindirdiğim sonra sizi birşey olmasın diye üstünüze düştüğüm için."
Bilmeyerek olsa da sanırım biraz beni yaralamıştı ama geçmişi düşününce hiç canım yanmıyordu çünkü ben çok daha kötü yaralamalarına şahit olmuştum onun.
"Önemli değil. O motosiklete ben istediğim için bindim bu yüzden kendini suçlama ama üstüme düştüğün için birkaç kaburgam zedelenmiş olabilir. Bu yüzden lütfen kendini suçla." Bunu söyledikten sonra gülmeye başladım. Hep ben mi üzüleceğim biraz da o üzülsün. O da benim imalı konuşmamdan sonra aklına birşey gelmiş gibi konuştu.
"Hocam, biz neden aynı odada yatıyoruz?"
"Benan hastanemizin henüz o kadar gelişmediğini söyledi."
Hafif kaşlarını anladım dercesine kaldırdı sonra biraz önce hasta yakınının getirdiği çiçeklere bakmaya bakmaya başladı.
"Hocam bu çiçekleri kim getirdi?"
"Bir hastamın yakını."
"Anladım." Evren çiçekler demişken kendi içimde neden onun için kimsenin gelmediğini sorgulamaya başladım. Hatırladığım kadarıyla annesi Evren küçükken doğumda ölmüştü ama bir babası vardı ama neden buraya gelmedi ki. İnsan çocuğu için gelmez mi hem ikiz kardeşleri var diye biliyordum. Yani biz küçükken kardeşlerinden bahsederdi. Yine merakıma engel olamayıp konuşmaya başladım.
"Evren?"
"Efendim hocam?"
"Kaza yaptığından ailenin haberi var mı?" Bir, iki saniye tavana bakıp bana döndü.
"Samsunda dedem var o da çok yaşlı buraya kadar gelemez. Kardeşlerim de çok endişelenir o yüzden kimse bilmese daha iyi." Peki babası? Tamam annesi yoktu ama bir babası vardı. Gizler gibi kimseye birşey söylemiyor. Babasını neden hesaba katmadını merak ediyordum. Soracaktım da. Salak mıyım ben ya çekinmiyorum kimseden eğer özelse zaten anlatmaz. Değil mi yani?
"Gelecek Başka kimse yok mu peki? Baban falan."
"Yok dedem ve kardeşlerim.. başka da kimsem yok." Babasına ne olmuştu peki. Off gün geçtikçe daha da meraklanıyorum ben ya. Neyse bu konuyu daha sonra deşmek adına rafa kaldırdım. Ben hala içimde birşeyler söylerken Evren sözümü kesti.
"Hocam?"
"Efendim?"
"Sizin aileniz peki?" Benim ailem mi tabi ya benim ailem.
"Benim ailem yok. Şey yani uzun bir zaman önce kaybettim onları." Evrenin görmediği diğer tarafıma geçip konuşmaya devam ettim.
"Şeyde..t-trafik kazasında."
"Aileniz var yani."tekrar evrenin tarafına döndüm.
"Herhalde var. Beni leylekler bırakmadığına göre." Hem Evren ne demek istemişti ki sonuçta herkesin bir ailesi var. Evreni ne kadar sevsem de bazen ona anlam veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN RENKLİ GÜL
Teen FictionLafımı bitirdikten sonra dolabın içinden gelen sesi dinlemeye başladım. İki kez tıkırtı sesi geldi ve dolap yavaşça açılmaya başladı, kapak biraz açıldı. İçerisi simsiyahtı ve hiçbir şey gözükmüyordu. Ardından hızla açılan kapağa şaşkınlıkla bakmay...