Bana zarar verdin

868 68 42
                                    

      Toplantı odasından öyle bir hızla çıktım ki, neredeyse Savaş'a çarpıyordum. Kollarımdan tutup beni durdurdu.

    "Sakin, ne bu acele?" Diyerek güldü ama benim gülmediğimi görünce, onun ki de söndü.

    "Bir şey yok." Deyip yanından geçtim.

    "Toplantı varmış?"

     "Evet. Tasarımları bütün yöneticiler görecekmiş." Dedim.

    Durunca bende durdum. "Ne alaka? Onun başında sen varsın zaten." Cevap vermedim. "Burçak onun derdi ne? Daha yeni geldi. Ayrıca aranız gayet iyiydi. Birdenbire ne oldu? Şirket hisselerini almış."

    "Bilmiyorum. İnan bende bilmiyorum."  Tekrar odama doğru yürümeye başladım. Çağla, masanın üstündeki bir kutuya ağlayarak eşyalarını yerleştiriyordu. "Çağla." Deyince elindeki silmekten dağılmış, peçeteyi tekrar gözlerine sürdü. "Ne oluyor? Eşyalarını neden topluyorsun?"

    "Poyraz bey... beni kovdu."

    "Anlamadım."

    "Oda yüzünden. Onun dediğini yapmayıp sizden emir bekledim diye."

     Savaş'a bakınca onunda benim gibi iç çektiğini fark ettim. Başka bir eşyayı daha kutuya koyan, gözleri ağlamaktan şişmiş, Çağla'ya döndüm.

    "Eşyalarını geri yerine koy. Sen benim asistanımsın. Ben izin vermeden kimse seni kovamaz."

   Tekrar gülümsedi. Bu kez gerçekten odama gidip kapıyı çarptım. Aynı anda geri açıldı.

     "Yolunda olmayan bir şeyler var." Dedi Savaş.

      "Maalesef. Ama şu an konuşmak istemiyorum."

     "Tamam. Ben de anlat demiyorum zaten. Sadece ne olursa olsun yanındayım. Seninde, Selçuk Amcanında."

    Minnetle gülümsedim. O çıktıktan sonra Babamı aradım. Biraz geç oldu ama sonunda açtı.

    "Babacım. Poyraz, tasarımları görmek istiyor. Toplantı yapılacak. Seninde gelmen gerekiyormuş."

   İç çektiğini duydum. "Tamam. Sana bir sorun çıkardı mı?" 

   Yutkundum. Şimdi olanları duymasına gerek yoktu. "Hayır. Yanlız gelirken odamda masanın üstünde mor bir dosya var. Tasarımlar onda. Getirir misin?"

     "Olur. Birazdan oradayım."

   Telefonu kapatınca koridorda Poyraz'ın yükselen sesini duydum. Odadan çıkmaz da hedefini.

    "Ben sana topla eşyalarını demedim mi?!"

   Çağla cevap vermeden ben araya girdim. "Bende tekrar yerleştirmesini söyledim." Dedikten sonra karşısına geçtim. "Sen benim asistanımı kovamazsın."

     "Burası benim şirketim." Diye tısladı.

    "Hayır. Sadece sen büyük hissedarsın. Ve yönetim senin elinde. Bende babamda hala bu şirketin patronuyuz. Ve sen bizim personelimize karışamazsın."

     Tekrar Çağla'ya baktı. "O zaman söyle asistanına bir daha benim lafımı ikiletmesin."

    "Benim asistanım. Benim işlerimi ve emirlerimi yapmakla yükümlü. O yüzden sen ondan bir şey isteyemezsin."

      Birkaç saniye bakışma yarışına girdik. Sonunda sinir bozucu bir şekilde gülümsedi.

     "Toplantı da görüşürüz." Derken sesindeki tehditkar tonlama çok açıktı. Bunun intikamını alacaktı.  

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin