Sırt sırta

626 49 11
                                    

     Oturacak yerden sonra elimize de iki çay tutuşturdular. Az önce bana bilmişlik taslayan kız Poyraz'a çay verirken utangaç gülücükler atmıştı. Adının Safiye ebe olduğunu öğrendiğim yaşlı kadın hâlâ beni süzüyordu.

    "Sen Filiz'i niye soruyorsun ki?" Dedi az önce komşusu olduğunu öğrendiğimiz Hacer ismindeki kadın.

    "Şey... eşi bizim bir akrabamızdı da. Öldüğünü yeni öğrendik..." Az önceki kız kıkır kıkır gülmeye başladı.

   "Adam öleli 20, 25 sene olmuş siz daha yeni mi öğrendiniz? O kadın evlenip çocuğa çocuğa karışmıştır."

   "Ayşe! Sana soran olursa konuş." Dedi Safiye ebe. Kız anında başını önüne eğdi.

   "Kaç yılında taşındılar buraya." Dedi Poyraz konu dağılmasın diye.

    "94 yılıydı. Hiçbir şeyleri yoktu. Şimdi apartman olan evin yerinde iki odalı küçük bir gecekondu vardı." Dedi çayından bir yudum aldı Hacer. "Bunlar kaçıp gelmişler. Filizin babası Yaşar'ı hiç istememiş. Hatta vurmuş çocuğu."

   "Evliler miydi peki?"

   "Dini nikahı kıymışlar ama diğerini biraz daha düze çıkınca yaparız diyorlardı. Dedim ya hiçbir şeyleri yoktu. Biri eski yatak verdi, biri halı, biri çekyat. Parça parça biz kurduk. Yaşar da bir ay sonra bir işe girdi. Nerdeyse toparlayacaklardı ama işte. Kaza." Dedi.

    "Sonra." Dedim devam etsin diye.

   "Sonra Filiz yalnız kaldı. Ailesininde yanına dönemedi."

   "Buradan kimse yardım etmedi mi?" Dedi Poyraz.

    "İlk günler ettik ama sonra bize ihtiyacı kalmadı."

    "Nasıl yani? Gitti mi?"

   "Yook. Birileri gelmeye başladı evine. Böyle güzel arabalı. Önce bir adam geliyordu sonra bir kadınla gelmeye başladılar. Bir ay sonra da Filiz buradan taşındı."

   "Gelenlerin kim olduğunu biliyor musunuz?"

   Kadın bakışını Poyraz'a çevirdi. Dudağını büküp, "Mütaitti galiba."

    "Mütait mi?"

   "Yani işvereni diye düşündük çünkü. Ama gerçekte kim bilmem."

   "Peki bilebilecek biri var mı?" Dedim.

   "Rıza amcaya sorun. Yıllardır bakkal burada. Kim kimdir necidir bilir. Biraz yaşlı ama hafızası kuvvetli." Dedi Ayşe.

    "Nerde bu bakkal?" Dedi Poyraz.

   "Hemen sokağın köşesinde. Küçük bir bakkal."

    "Sağ olun." Bardakları sehpaya bırakıp ayaklandık.

    "Kızım." Dedi Safiye ebe. "Sen biraz dur."

    Poyraz'a baktım. "Sen çık ben geliyorum."

    Poyraz çıkana kadar bekledi sonra ayağa kalktı. Gülümsemesine anlam veremedim ama yanındaki kuru meyveleri bir poşete doldurdu.

    "Al kızım."

   "Gerek yoktu teyzecim. Zaten yardımcı oldunuz bana."

   "Bu onun için değil. Bebeğin için. Yüzün çok soluk duruyor. Bunlardan ye hem vitamin olsun hem güç versin."

   "Anlamadım." Karnıma baktım. Belirgin bile değildi. "Ben hamile değilim ki."

    "Kaç yıllık ebeyim ben. Yaslandım ama hala anlıyorum. Hadi kolay gelsin."

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin