O benim

721 55 0
                                    

       Öylece yere yığılmış yatıyordu. Kolumu tutması bu yüzden miydi? Ben elinden kurtulmaya çalışmıştım. Kendime gelince ona doğru gittim ama nereden geldiğini bile anlamadan Savaş gelip başından tuttu.

     Yengem podyuma çıkmaya çalışırken tekrar denedim ama Savaş elini kaldırıp beni durdurdu.

    "Ona dokumayım bile deme. Zaten senin yüzünden bu halde."

    Ağzımı açana kadar amcam kolumdan tuttu.

    "Gazetecileri dışarı çıkar hemen." Deyip o da Burçak'ın başına gitti.

    Herkes onunla ilgilenirken ben aralarına bile giremedim. Boğazıma oturan yumruyu görmezden gelip güvenliğe el işareti yaptım. Fotoğraf alamasınlar -daha fazla- diye önlerine küçük bir etten barikat kuruldu. Tekrar arkama baktığımda Burçak Savaş'ın kucağında arka kapıya doğru götürülüyordu. Gazetecileri güvenliğe bırakıp bende arabamı arka kapıya getittirip peşlerine takıldım.

    Acile geldiğimde çoktan içeri girmişlerdi. Acil müdahele odasının kapısında buldum onları.

   "Uyandı mı?" Dedim amcama bakıp.

   "Hayır." Korktuğunu görüyordum, ama hiç mutlu değildim.

    "Sen bir de utanmadan buraya mı geldin?!" Yengem bir anda bana doğru gelip elini savurdu ama amcam onu tuttu.

    "Nihal... Nihal şimdi sırası değil."

   Doktor odadan çıkıp bize baktı. Bir yerden tanıyordum ama emin değildim. Yaşlı ama dinç görünen yakışıklı, bakımlı bir adamdı. Üzerinde mavi önlük vardı.

    "Hakan, kızım nasıl?" Dedi amcam.

    "Henüz bilmiyorum. Kan tahlili yapacağım. Yukardaki odalardan birine geçirelim. Diğer tahlilleri uyanınca yaparız." Dedi. "Fazla gürültü yapmayın." Diye de ekledi.

   Adamı o zaman tanıdım. Aile doktorumuzdu. O kadar çok şey değişmişti ki, yetişemiyordum.

   Burçak'ı odadan çıkarırlarken yengem yatağından tutmaya çalıştı. Bir anda amcamın kucağına yığıldı ama bayılmamıştı.

    "Nihal..."

   Yüzü bembeyaz olmuştu. "Amca tansiyonu düşmüş olabilir. Ona da bir baksınlar."

   Götürülen Burçak'a sonra yengeme baktı. Onunla ilgileneceğimi söyleyecektim ama Savaş benden önce davrandı.

    "Ben onun yanına giderim. Siz Nihal hanımla ilgilenin." Dedi.

   Bana yan bir bakış atıp Burçak'ın peşinden gitti. Ne yazık ki bende onun peşinden. Odaya kadar peşinden girdi ama ben dışarda kaldım. Sonra o da çıktı.

    "Ne?" Dedim bakışlarını bana dikince.

    "Bu senin yüzünden oldu biliyorsun değil mi? Hepsi senin suçun."

    "Kes sesini." Dedim ama haklı olma ihtimali vardı. Onu bu hale benim yaptıklarımın getirmiş olması, olmayacak şey değildi ya.

   Hemşire odadan çıktı. "Üzerini değiştirip serum bağladım. Birazdan kendine gelir."

    "Neyi var?" Dedi Savaş. Benim sormak istediğim her şeyi önceden soruyordu.

   "Ben bilemem. Tahliller çıkınca doktoru gelip bilgi verir zaten. Geçmiş olsun." Deyip gitti.

   Elimi kapının üstüne koyunca bileğimden tuttu.

    "Aklından bile geçirme. Onu görmeye hakkın yok senin."

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin