Vazgeçmedim

706 49 0
                                    

      Suçu olmadığı halde sadece bana yardım ettiği için biri ölmüştü. Vicdanım sızlıyordu. Evet hala bir vicdanım var benimde. Içerden yeni birini bulup, dosyayı bir şekilde alabilirdim ama bir kişinin daha hayatına zarar vermek fikri bunu yapmamı engellemişti. Hem ne arıyordum ki, bunca yıl sonra onu hapse mi attıracaktım?

   Yaslandığım arabanın kaputundan doğrulup denizin kıyısına yaklaştım. Dalganın hafif hafif taşlara vuruşunu izledim. Bu benim intikamımdı. Onlara hayatı dar etmekten başka yolum yoktu.

   Arabaya binip tekrar şirkete döndüm. Odama çıkarken Çağla'yla karşılaştım. Yürüyüp gidecektim ama bana baktığını görünce durdum.

   "Ne var?"

   "Bir dosya vardı imzalanacak."

   "Ver." Dedim yanına yaklaşıp.

   "Masanızda. Sizi bulamayınca oraya bıraktım."

    "İzinsiz odama mı girdin? Zeynep'e niye bırakmadın?"

   "Yoktu. Ama ben Burçak hanım'a söyledim."

   "O nerede?" Dedim, odasının kapısı açıktı. İçerde pas pas yapan biri vardı.

   "Atölyeye gitti. Çoktan imzaladı o."

   Cevap vermeden yanından geçtim. Zeynep ayağa kalkıp gülümsedi.

   "Nerdeydin sen?"

  "Burdaydım efendim."

   "Odama habersiz girip çıkanlardan haberin var mı?"

   "Şey..." elini ovuşturdu. "Siz bana..."

   "Tamam bahaneye gerek yok. Ben yokken buradan ayrılma."

   Odaya girip söylediği dosyayı okudum. Yeni girilecek ihale için başvuru dosyasıydı. Biraz inceledikten sonra imzayı attım. Arkama yaslanırken bir eksiklik hissi vardı. Masada biraz göz gezdirdim. Neydi bu eksik? Zeynep'i dosyayı alması için çağırdım.

   "Çağla'ya mı götüreyim?"

   "O getirdiğine göre. Bir daha da kimse bu odaya girmeyecek."

   "Peki."

   O çıkınca tekrar masaya bir tur daha bakış attım. Belki de boş bir paronyaydı. Burada yapacak bir işim yoktu. Saate bakmak için kolumu kaldırdım ama bu sabah düştüğünü hatırladım. Yeniden masaya baktım. Saati masanın üstüne bırakmıştım. Öyle olması gerekiyordu.

   Tamiri için iyi bir yer araştırıyordum ama Burçak'la Linda'nın kavgası yüzünden burada kalmıştı. Sonra onunla konuşunca hava almak için dışarı çıkmıştım. Masanın üzerinde kaldığından emindim. Belki de kasaya kaldırmıştım. Eğilip, masanın sol atındaki dolabın içinde olan kasaya yöneldim. Şifreyi girip içinde ne varsa dışarı çıkardım  ama yoktu. Babamın saati burada değildi.

                              🎲  🎲  🎲

    İpek kumaşın üzerinde gezdirdim elimi. Alt kısmına elimi sokup dikişi kontrol ettim.

    "Sevgi abla, bunun kemerini yaparken dikkat edelim, çıkması rahat olsun. Podyumda da gösterilecek."

    "Tamam canım."

   Ayağa kalkıp diğer parçanın dikişine baktım. Her şey istediğim gibi gidiyordu. Kim ne kadar uğraşırsa uğraşsın ben bu tasarımları o podyuma çıkaracaktım. Bu sadece inat meselesi değildi, işin içinde babamın adı vardı. Babamın adını yere düşürmemeye yemin etmiştim.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin