29. Bölüm - Veda (part 2)

2.9K 113 3
                                    

Slm canlarım, bu bölüm baya hızlı geldi cünkü kısa oldu. Ama Final çok uzun olacak bu yüzden bunu şimdiden paylaşmak istedim. Tabi birden sizden küçük bir ricam var. Bunu uzun zamandr pek dile getirmiyorum. Votelar ban göre gercekdende çok az. Hani okuyorsanız ve beğeniyorsanız sadece bir yıldız. Sizce çokmu istiyorum? Sonucda ortada bir emek var ve bunun karşılığına alabilmek güzel olur. En azından Final bölümde beni şaşırtarak votelar biraz daha yüksek olsa çok mutlu olurum. Ama yinede votelayan ve yorum atan arkadaşlarımıza gercekdende desteğiniz için çok teşekkürler okuyan hekesi çok seviyorum. :)

Keyifli okumalar...

29. Bölüm - Veda Part 2

Kollarımın arasındaydı. Okadar caresizdimki. Sanki kollarımın arasında kayboluyordu ve benim ellerim kollarım bağlı ona bu lanet şeyi bulacakdım. Başka cağrem yokdu. Çok fazla titriyordu. Emre biryanda ağlıyordu.

'Mehmet çabuk bana toz veya birşeyler bul işde Hemen!' diye bağırdım sadece 'Hemen ol'. Girişden merdivenlere doğru kollarımda Şuarayla hızlı adımlarla ilerledim. Onun acı cekdiğini görmek beni parcalıyordu. Onu bu hale sokan o iti geberticekdim. Bunu bu gece yapıcakdım. Ama şuan ilk önce Şuarayı bu halden kurtarmam lazımdı.

Yatak odasının kapısına ayağımla yurdum ve acıkdı. Hemen ileride duran yatağa yatırdım ve dolapları karışdırmaya başladım. Lanet olası yorganı buldukdan sonra üzerini örtdüm. Şuaraya bakamıyordum. Onun gözlerindeki acıya şahit oldukca delirecek gibi oluyordum. Bu beni dahada çok mahvediyordu. Ellerimle saclarımı cekişdirmeye başladım. Odada artık dört dönüyordum.

Bir mırıldanma duydum ve Şuaranın baş ucuna gecdim ‚Noldu güzelim? Birşeymi demeye calışıyorsun' diyerek başını okşadım.

‚Çok..Ben..çok üşüyorum' dedi zorlukla. Bu üç kelimeyi zorlukla bir araya getirebilmişdi. Bunu duyar duymaz ayağa fırladım ve biraz önceki dolabı tekrardan karışdırdım ama ikinci bir yorgan yokdu. Üstümdeki Gömleği ve ceketi cıkardım. Yorganı yan tarafa sıyırdım ve üstüne ceketim ile gömleğimi giydirdim. Hemen ardından tekrar üstünü örtdüm.

'Dayan güzelim' dedim. Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. Herşey tamda güzel olacak derken yine hayat bize bir oyun oynamışdı. Bir bokdan tozu bulmak bukadar zormuydu! Nerede kalmışdı bu mehmet? Tekrar ayağa fırladım ve kapıyı hızla acdım.

'Nerede şu lanet şey' diye bağırdım. Sinirim bütün vücutumu sarmışdı. Kontrol edemiyordum. Bağırım tüm evi inletmişdi. Merdivenlere bakdım, Dayı geliyordu. Bir kac saniye sonra yanıma ulaşınca elini omzuna koydu 'Evlat sakin ol. Mehmet 5 dakikaya burada' dedi. Dayı bile sinirimi azaltamazdı. Ani hareketle döndğm ve arkamdaki duvara yumruklar savurdum. Tüm sinirim boşalır zannediyordum ama olmuyordu. Bir yumruk daha. Beyaz duvarda kan lekeleri kalmışdı. Parmaklarım kırılana kadar vurmak isterdim ama bu durumu malesef daha iyi yapmıyordu. Durdum. Ellerimi ve başımı duvara yasladım.

'Sakin ol diyorsun dayı. Nasıl olayım? Kollarımın arasındaydı ve titriyordu. Ona o lanet şeyi vermekden başka neyapabilirim. Onu bataklıkdan cıkarmak istedim ama olmuyor. Ben birkere kaybetdim dayı. Hemde herşeyimi. Karımı, ailemi, çocuğumu. Anlıyormusun dayı. Ben tam yeni bir hayat başlamak isterken birde onu kaybedemem. Ben onu seviyorum dayı. Birzamanlar Leylayı orada bulduğumda ona aşık olmuşdum. Oda karanlıkda kaybolmuşdu. Şuarada karanlıkda kayboluyor ve ben onu oradan cıkaramıyorum. Canım yanıyor Dayı' her söylediğim kelimede parcalandım ve göz yaşlarım benden bağımsızca akdı.

'Evlat, hayatta birtek sen kaybetmiyorsun. O gün bende torunumu kaybetdim biliyorsun. Ama ayakda kalabilmek, eğrilmeden, doğrudan sapmadan güçlü olabilmek lazım şu fani dünyada' dedi ve kanlı elimi tutdu 'Bak. Şu kana bak. Onların amacı bu kanı akıtmak Evlat. Unutma! Düşmanlarını sadece kendi oyunlarıyla yenebilirsin. Kendi kanınla değil'

Dayı tek bir kelime daha etmeden tekrardan merdivenlerden aşaya indi. Dayının dediklerini düşündüm. Haklıydı. Ben nasıl Leylayı kaybetdiysem oda Leylayı kaybetmişdi. Leyla, dayının Torunuydu. Ama bana ona Dayı dememi istemişdi. Ahmeti kendi oyunuyla bitirecekdim. Dayı herzamanki gibi yine çok doğru şeyler söylemişdi. Ellerimdeki kanı cıplak gösüme sildim ve cebimden Telefonumu cıkardım.

Numarasını aradım ve acmasını bekledim.

'Alo abi?' dedi Oğuz.

'Oğuz hemen arabaya atlıyorsun ve Dayının ciftik evine geliyorsun. Bodrumu hazırla' dedim ve karşı tarafı beklemeden kapadım. Geleceğini biliyordum.

Tekrardan Şuaranın yanına girdiğimde hala yatıyordu ama titremesi dahada çoğalmışdı. Yanına yaklaşınca ağzından cıkan köpükleri fark etdim. 'Siktir' diye küfür savurdum. Tam Mehmeti arıyacakken odaya daldı.

'Abi buyur' dedi ve elime küçük bir poşet tutuşdurdu ve odadan cıkdı. Poşeti hemen acdım ve işaret parmağımla orta parmağımın arasına bir yol cizdim. 'Hadi güzelim' dedim ve ona kalkması için yardım etdim. Şuara titresede zorlukla tozu burnuyla icine cekdi. Bu durum beni parcalasada dayanmak zorundaydım. Şuara iyice cekdıkden sonra kendini yatağa tekrardan atdı ve gözlerini kapadı.

Yaklaşık 10 dakika öylece durduk ikimizde. Gözlerini sonunda acabilmişdi. Bana bakmak istemiyordu. Bunu hissedebiliyordum. Ama gözlerinin kızarıklığını saklayamıyordu. Şuarayı böyle gördükce o it herife yapacaklarımın listesi artmışdı.

'Bana tozu uzatırmısın' dedi. Bunu cekinerek söylemişdi. Kendimi zor tutdum ama ona uzatmak zorundaydım. Titremesi gecmişdi ama bu krizini sadece sakinleşdirmişdi. Dinmesi için daha fazlasına ihtiyacı vardı. Poşeti ona uzatdım ve ayağa kalkdım. Daha fazla bu sahneyi görmek istemiyordum. Kapıdan cıkacakken bana seslendi 'Özür dilerim Okan' dedi ama ona şuan cevap verebilecek kadar gücüm yokdu. Bu yüzden sadece 'Dinlen' dedim ve odayı terk etdim. Şimdi ise sıra o ite gelmişdi.

Aşaya indiğimde Mehmet orada beni bekliyordu.

'Abi, Oğuz bodrumda herşeyi hazırladı' dedi. Birlikde devam ilerledik.

'Annem ve Emre nerede?' diye sordum cünkü onlarla ilgilenememişdim. Başka adamlardan birine işaret etdim ve hemen yanıma gelip bana bir silah uzatdı. Mehmet ile devam koridorda ilerliyordu. Silahi belime yerleşdirdim. Soğuk metal cıpkal vücutuma dediği ama bunu umursamadım.

'Onları misafir odasına yerleşdirtdi Dayı' dedi sonra durdu kısa bir bana bakdı 'Abi istersen bir gömlek getirelim' dedi. Ona aldırış etmeden 'gerek yok' dedim ve kesdirip atdım. Sonunda Bodruma gelebilmişdik.

'Dayı içerde. Misafirimizin yanında' dedi Mehmet. Tam oda gelecekken 'Gerek yok kardeşim buradan sonrası benim' dedim ve kendim iceri girdim.

Kocam bir Oda. Ve tam istediğim gibi hazırlanmış bir it. Onu kendi oyunuyla parcaliyacakdım. Aynı dayının dediği gibi. Gözüm Oğuza cardı ve ona gitmesi için başımla işaret etdim ve tek kelime bile etmeden burayı terk etdi. Dayı ileride bir Sandalyede oturuyordu.

Beni farkedince 'Ohhh hoşgeldin evlat. Bizde seni bekliyorduk. Sensin tadı cıkmıyor biliyorsun. Yanlız oynamayı sevmem' dedi.

Bakışlarımı karşımdaki asılı olan ite cevirdim 'Bu oyun benim için bir zevk olacak, Dayı'.

Acı Hayat (Tamamlandı) #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin