35.Bölüm

920 125 73
                                    

Önceki bölüm

Seni şerefsiz! Numaracı pislik!... Yalancı! En büyük yalancı sensin! Kibirli piç!!!... Öff...çok sinirliyim...

Ruan Ji Lijuan, itiraf etmek istemese de çok kıskanıyordu. Hemen şimdi gidip ağzını yırtmak ve küçük bir yumruk atmak istiyordu fakat kendisini tutuyordu.
.
.
.
.
.
.
.
Herkes sessizdi, beklentiyle Nian Zhen’e bakıyordu. Tüm Başlangıç kaynak savaşçıları vardı ve onlardan tek bir karar Beyaz Şehir’i sallayabilirdi. Ama şimdi hepsi umutlarını ancak 16 yaşında olan genç bir adama bağlamışlardı.

Eskisi kadar kibirli ve onurlu değillerdi. Leng ailesinden sadece Leng Meiren’nin nasıl büyüdüğünü izleyen yaşlı adamlardı. O sevimli, zeki ve bir melek kadar güzeldi. O, gökler tarafından gönderilen bir melekti.

YN:Bekleyin şu köşede kusuyorum. Yazmasam olmaz yazsam olmaz.🤮

Leng ailesindeki herkes onu çok değerli bir prenses olarak görüyordu ve eğer ölürse herkes derin bir üzüntü içinde olurdu.
Leng Meiren’nin aslında Dokuz-Buz meridyenine sahip olduğunu öğrendiklerinde, büyük pişmanlık hissetmeye başladılar. Nian Zhen’in onlara söyledikleri hâlâ akıllarında yankılanıyordu. Onlar aptaldı. Eğer Leng Meiren ölürse, bu onların suçu olurdu.

Değerli prenseslerini kendi elleriyle yok etmek, sadece on bin yılda bir görülen eşsiz bir dahiyi yok etmek…Leng Meiren’e kötü bir şey olursa, kimse kendini affedemezdi. Bu tür bir son görmek istedikleri bir şey değildi ve önlerindeki genç adam tek umutlarıydı.

Leng Zhan’ın ifadesi çok kötüydü. Ağlamak üzere gibi görünüyordu. Nian Zhen’in onu reddetmesinden korkuyordu çünkü Nian Zhen dışında hiç kimse Leng Meiren’i kurtaramazdı.

Salonda yumuşak bir iç çekme sesi yankılandı. Leng Meiren yavaşça oturduğu yerden kalktı ve Nian Zhen’in yanına kadar koridorda küçük adımlarla yürümeye başladı.

-Bay Nian, artık hastalığımın gerçek nedenini biliyorum. Endişelenecek başka bir şeyim yok. Mei’er ve Bay Nian daha önce hiç karşılaşmadılar, hastalığım hakkında çok fazla endişelenmesine gerek yok.

Leng Meiren, ölmek üzere olan ve son dileğini söyleyen birinin yüzüne sahipti. Çok rahat bir tonda konuşmuştu. Fakat Nian Zhen gözlerindeki yalnızlığı açıkça görebiliyordu.

Ruan Ji Lijuan ise sinirinden çatlamak üzereydi.

Leng Meiren, ne zaman bir şey isteyecek olsa veya bir numara yapacak olsa, kesinlikle tatlı ve saf ayağına yatar ve kendisine üçüncü şahıs olarak hitap ederdi.

Ruan Ji Lijuan, eğer bu sözleri çevirseydi , bu şöyle olurdu.

-Ben, çok acı çektim. Benim gibi güzel bir kız için neden endişelenmiyorsun ve beni iyileştirmiyorsun?! Olurdu.

Leng Meiren gerçekten ölmekten korkmuyordu. Bunca yıldır vücudundaki dondurucu soğuktan acı çekiyordu ve ölümüyle yüzleşmek zorunda kalacağı güne iyi hazırlanmıştı. Fakat yine de gerçek kişiliğini ortaya koymasına gerek yoktu. En azından insanlar arkasından kötü söz söylemiş olmazdı. Daha zamanı gelmemişti.

Leng Meiren, ölümden korkmamasına rağmen ölmek istediği anlamına gelmiyordu. Kimse ölmek istemezdi, özellikle de hala genç olan kendisi. Daha hayatını yaşayamamıştı. Bir çok şey yapmak istiyordu.

Leng Meiren, babasını ve diğer yaşlıları içten içe suçladı . Onlar yüzünden her yıl daha fazla acı çekiyordu ve onlar yüzünde ölmek üzereydi. Tabi bu yakışıklı adamı güzelliği ve saflığı ile kandırmazsa....

Like a Flower [BL] [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin