6.Bölüm: "Varoluşun Parmak Uçları,Ardında Gözyaşları Saklı"

139 43 122
                                    

Turns You Into Stone - Fleurie
I'm Not Afraid - Tommee Profitt, Wondra

6.Bölüm: "Varoluşun Parmak Uçları,Ardında Gözyaşları Saklı"

Bazı duygular bazı anların içini öylesine doldurur ki,hayatının tümüyle tökezlemesine neden olacak bir kayıp yaşasan bile o anın içinde onu kayıp olarak nitelendirmek imkan dahilinde değildir. Tek bir saniye olsa bile belki de hiçbir şey düşünmediğin bir zamanın içindesin. Tam orada,o çizginin üzerinde gözlerini kapatmak ölüm gibi gelir. Çünkü canın ne kadar yansa bile bittiğinden emin olabilmek için saniyelerin dökülüşünü hislerin dışında gerçekliğinle de buluşturmak,o kaybın ortasında iyi gelen tek şey gibi hissettirir.

Şimdi gözlerim açık,hislerim en dibi bulmuş,fakat tek bir saniyenin ardından yeniden yükselecek ve beni alt edecek.

Çarklar benim için iyice yavaşladığında ve çektiğim nefes bedenim delik deşikmiş gibi ansızın boşluğa düştüğünde kalbimdeki baskı bana gerçekliği anımsatan tek şey olmalıydı. Oysa en gerçek olan,bedenine dokunup gidenlerden çok zihnine kazınanlardır.

Arda yüzündeki çaresizlikle,fakat o çaresizliğin en derinindeki yabancılıkla zihnime çoktan kazınmıştı. Gidişinin ardından yaşananları düşünmeden önce yerdeki paketi elime bile almadan sürükledim ve kendimle birlikte dışarı attım. İçerideki boğucu havadan sonra yüzüme çarpan temiz hava,kılıç kadar keskin bir acıyı tenimle buluşturmuştu. Çevremdeki insanların garip bakışlarını umursamadan yere çöktüm ve sırtımı da o telefon kulübesine dayayarak başımı gökyüzüne kaldırdım. Yaşadığım duygu patlaması nedeniyle kusmak üzere olduğum için,içime alabildiğim kadar havayı alıp geri bırakıyordum. Fakat işin içine kalbimin göğsümü delecek şiddette atması da girdiğinde bir zaman sonra midemdeki hissi göz ardı ederek kendimi sakinleştirmeye çalışmak zorunda kalmıştım.

Bu kez daha az aralıklarla nefes alıp bırakmaya çalışırken önümden geçip giden endişeli bakışlar bile bana onu anımsatıyordu. Çevremdeki dünya benden ve yabancılardan ibaret değildi artık. Benden ve yalnızca ondan ibaretti.

Bu korkunç düşünce ile ellerimi karnıma bastırırken bana yardım etme isteği ile tam karşımda duran yaşlı kadının sorduğu soru,içinden tek bir kelimeyi bile anlayamayacağım bir boşlukta asılı kalmıştı. Dudaklarını okumak için gözlerimi oraya kaydıracakken az önceki düşüncelerime rağmen hala ondan medet umduğumu fark edince kendime korkunç bir öfke duymuştum.

Aniden kaşlarımı çatarak yerdeki kutuyu kollarımın arasına alarak ondan koşarak uzaklaşınca bana şaşkın bir biçimde baktı,hatta arkamdan bağırdı bile ama asla durmadım. Adımlarım hızlıydı,garip bir şekilde doğru yoldaydım da,fakat aklımın her bir köşesi kendi benliğimden bile sıyrıldığım şekilde az önce olanlarla doluydu. Arda'nın yüzündeki ifade,söyledikleri,bana yaklaşmaya çalışırken hissettiği korku,gözleri ve onunla ilgili öğrendiğim her şey...

Nefes nefese bir halde yürümeye devam ederken ruhuma yıldırım gibi düşen bir öfkeyle aniden durdum. Elimdeki kutunun kapağını bir hışımla açıp onunla iletişim kurmak için aldığı telefona bakarken tüylerim ürpermişti,yine de bu beni durdurmak için yeterli olmadı. Telefonun açma tuşuna uzun süre basınca açılan ekrana kaşlarımı çatarak baktım.

Arkada hilal şeklinde bir ay,çevresinde ise onlarca yıldız vardı. Fakat bu resim insanın ruhunu huzurla dolduran bir gökyüzünden çok uzakta,beklenmedik biçimde oldukça iç karartıcı,hatta can sıkıcı görünüyordu. Belki de şu anda içinde bulunduğum ruh halinden ötürü böyle hissediyordum,emin değildim.

AY'IN KANLI YILDIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin