YEİS

456 438 21
                                    

Savaş Akdağ'ın anlatımından,

1.Gün;

Tamtamına 20 saat olmuştu,20 saat ve Ada hala ortada yoktu ben ise en ufak bir ipucuna bile rastlamamıştım.Eve uzak yakın neresi varsa aradım,taradım en ufak ayrıntıyı bile gözden kaçırmamak için büyük çaba sarf etmiştim ama hiçbir sonuç elde edememiştim.Nerede,ne halde ve kimin elinde veya kimlerin elinde bilmiyordum.Ona zarar vermişler miydi,ne amaç ile kaçırmışlardı ve bu işte amcası ve kuzeninin bir parmağı var mıydı?

''KAHRETSİN!''

Bağırarak duvara attığım içki bardağı yüksek bir ses çıkararak tuzla buz oldu.Oturduğum koltuktan kalkarak hızla kalkarak Denizin uyduğu odaya gittim.Neyse ki bardağın çıkardığı yüksek ses ile uyanmamıştı.Saat sabah beşti ,zaman ölümcül bir sessizlik ile gizemini korumaya devam ediyordu.

Derin bir nefes alıp tekrardan aynı koltuğa oturdum ve Adanın babasının Adaya yazdığı mektubu elime aldım ve bazı satırları tekrardan okudum.

''Seni annen evlenmeden o adamdan koruyamadım,sana dokunmak istemesiydi kızım.Senin ilk günden velayetini almaya çalıştım ama o adam buna hep engel oldu.''

''Buna hep engel oldu,sana dokunmak istedi.'' Kendi kendime satırları tekrar ederken ikinci kez odadaki sessizliği bozan telefonum oldu.Ahmet arıyordu demek ki sonunda bir ipucu bulmuştu.

-Efendim Ahmet?

-Ağabey bugün iki kayıtı daha devre dışı bıraktım.Gelip görmen gereken çok önemli ayrıntılar var.

-Tamamdır Denizi Aslı ablaya bırakacağım ,yirmi dakikaya orada olacağım.

Önce kendi odama gidip siyah bir kazak ve onun altına siyah bir kot pantolon giydim daha sonra Denizin uyuduğu odaya girdim.Uyandırmamaya gayret edip üzerine daha kalın kıyafetler giydirip kucağıma aldım.

Hayat onun karşına çok küçükken çıkmıştı,hayat ile savaşmak nedir veya güçlü olmak nedir bilmiyordu.Kulağına biraz daha yaklaşıp fısıltı ile konuştum.

''Neyse ki Savaş ağabeyin senin her zaman yanında olacak ve bizi kimsenin ayırmasına izin vermeyeceğim.''

Denize son bir kez daha baktıktan sonra arabaya yatırdım ve sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdım.On beş dakikalık bir yolculuğun ardından Aslı ablaya gelmiştik.Saat çok erken olduğu için sadece Aslı abla ve Akif ağabey uyanıktı.Denizi Aslı ablaya verdikten sonra olanlar akşam gelip anlatacağımı söyledim ve ardından tekrar arabaya bindim.

Uykusuz olduğum için normalden daha fazla sinirli bir durumdaydım.Mektup satırları beynimi ele geçirmiş gibiydi başka bir şey düşünmeme izin vermiyor,gözümün önünde film şeridi gibi geçiyorlardı.

Satırlarda yazılanları hatırladıkça içimde çoktan yabancılaşmış olduğum,ölmeye yüz tutan duygularım yeniden hayata geri dönüyordu...Bende böyle şeyleri uyandıran o satırlar kim bilir Adada nasıl tarif edilemez bir acıyı gün yüzüne çıkarmıştı.

Kısa bir sürenin ardından Ahmetin işlerini hallettiği depoya gelmiştim.Ahmet iki bilgisayardan aynı anda farklı görüntülere bakıp bir şey bulmaya çalışıyordu.Daha fazla beklemeden koşar adımlar ile yanına gittim.

-Neler oluyor Ahmet?

-Ağabey elimizde iki tane şüpheli kamera kaydı var.Bence yolumuzu açacak olan kamera kayıtları bu ikisi.

Ahmetin yanındaki oynar deri sandalyeye oturup daha dikkatli bir şekilde dinlemeye başladım.

-Öncelikle şu açtığım kayıtı izlemelisin,Adanın mezarlığa gelmesinden yaklaşık beş dakika önce mezarlığın önü.

Bağırarak FısıldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin