Sabah gözlerimi boynumun acıması ile açmıştım.Elimi boynuma götürdüm ve biraz elim ile masaj yaptım.Koltukta uyuyakalmıştım,saate baktığımda beş olduğunu gördüm.Artık bu saatlerde uyanmam doğal geliyordu.
Etrafı incelediğimde odanın büyük bir balkonu olduğunu fark ettim,Denizin uyuduğundan emin oldum ve balkona çıktım
.Dışarıda yine hafiften yağmur yağıyordu.Yine gözümün önünden yaşadıklarım film şeridi gibi geçince ağlamaya başladım,tek tutunduğum dalım olan Denizi de bir yabancı benden koparsın istemiyordum ama Deniz ısrar ile Savaş Savaş deyip duruyordu.
Ona Savaşın bir yabancı olduğunu anlatamıyordum daha doğrusu anlamıyordu çünkü o daha bir çocuktu.Ama ne olursa olsun bugün bu evden gidecektik.
Bizim hayatımızda bir yabancıya yer yoktu.Hayat tüm dallarımı kırmıştı ve benden ısrarla yaşamamı istiyordu.Ya Denizi de Savaş yüzünden kaybedersem?Yağmur hızını artırmıştı evde olmadığım için ıslanmamam gerekiyordu.
Balkondan tekrardan odaya girdiğimde hala ağlıyordum gözlerimin kızarıp şiştiğinden emindim.
Yüzümü yıkamak için odadan çıktım .Dalgın bir şekilde lavaboya doğru yürürken odanın birinden Savaş çıkmıştı,Savaşı fark etmem ile ona çarpmam aynı anda olmuştu.
Çarpar çarpmaz canım biraz yanmıştı.Başım göğsüne çarpmıştı ve göğsü sertti.Başımı kaldırdım ve konuştum.
-Kusura bakma biraz dalgındım.
Gözlerine baktığımda sabaha kadar uyumadığı belliydi ve en ruhsuz biçimde bakıyordu yüzüme,cevap vermesini beklemeden lavaboya girdim.Aynaya baktığım da gözlerimin tam da tahmin ettiğim durumdaydı.
Bir kaç defa yüzümü soğuk su ile yıkayınca kendime gelmiştim.Ne yapmalıyım bilmiyorum Denizin dediklerini kabul edip burada mı kalmalıyım yoksa onun üzüleceğini bildiğim halde eve geri mi dönmeliydim?
Uzun uzun aynanın karşısında düşündüm ve ulaştığım sonuç zamana bırakmak oldu.Çünkü elimden başka hiçbir şey gelmiyordu Denizin üzüleceğini hatta ağlayacağını bildiğim halde onu Savaştan ayıramazdım.
Lavabodan çıktığımda odaya gitmek yerine bahçeye çıktım.Bahçede ki sandalyelerden birine oturduğumda üşümüştüm.
Güneş doğuyordu yeniden ama yine benim için doğmuyordu...Buna engel olamıyorum hayat benim lehime davranmıyordu.
Yeniden gözlerimin dolduğunu fark ettim,babamı özlemiştim eğer o burada olsaydı bana her şeyi atlatacağımı söylerdi.
Bunu şuan duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki ama duymuyordum ve duymaycaktım. Babamın yanına gitmek istiyordum,ayağa kalktım ve bahçenin kapısına doğru yürümeye başladım.Ama bir sorun vardı mezarlık buraya uzaktı ve bu saatte gidemezdim.
Eve doğru geri döndüm ve yerime tekrardan oturdum.Ağlamanın bir faydası olmayacağını bildiğim halde ağlıyordum çünkü elimden sadece bu geliyordu...Göğü izlemek için başımı kaldırdım,mavi bir renkten daha fazlasıydı;göğe baktığında sonu olmayan bir umuttan bir gökyüzü,yeryüzüne baktığında yerlerde bile olsan sana bir umut ışığının her zaman olduğunu hatırlatan denizler ve okyanuslar.Gökyüzünü izlemeye devam ederken gözüm terasta ki oturan adama takılmıştı,bu adam Savaştı biraz daha baktıktan sonra emin olmuştum.Savaş bana bir yara ile yaşamanın ne kadar zor olduğunu bildiğini söylemişti,acaba hayat onda nasıl bir yara açmıştı acaba?Mesela o mezarda yatan kişi kimdi?Mezarlığa gider gitmez ilk işim o kişinin ismini bulmak olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağırarak Fısılda
Ficção AdolescenteÜç kişilik her geçen gün daha yakıcı olan hayatın tohumlarını, küçük Deniz bir yabancıya bağlanarak toprağa ekti.Kader ise ölümün doğurduğu başlangıçla tohumu can suyuna kavuşturdu.Ada, tohumu toprağından her çıkarmak isteyişinde Deniz ve Savaşı yak...