Savaş ile sohbetimiz bittiğinde Deniz sütünü içip aramıza girdi ve uyumak için ışığı kapattık ama Orhan amcanın konuşmamızın ardından saatler geçmesine rağmen sözleri zihnimin beni uyutmayan tarafında bir sağa bir sola dönüp durduğu için beni uyutmuyordu.
Aslında haklıydı o bizim için bir yabancı değildi yada sokaktan geçen sıradan bir insan.Her ne kadar kabul etmek istemesem de o bizim hayatlarımızı kurtardı ve hayatımızda bir yeri oldu.
Yabancı olarak tanımladığım ve hayatımda yer vermek istemediğim adam,hayatımda aktif rol oynayan insanlardan daha çok ruhuma ve kaderime dokunmuştu.
Şunu itiraf etmeliydim ki onunda hayatımdaki insanlara dönüşmesini istemiyorum o yüzden ona hayatımda yer vermek istemiyorum.Kime hayatımda yer verdiysem eğer hayatıma ektiğim güllerin dikenini ellerime batırdı,gökyüzüme çizdiğim gökkuşağını siyaha çevirdi,içimdeki kız çocuğuna unutamayacağı bir darbe verdi.
Savaşın hayatıma girip sıradan bir insan olmasındansa uzağımda kalıp bir farkı olsun istiyordum.Ruhumu kirletmeyen kalbimi kırmayan bir adam olarak hatırlamak istiyordum.
Zaten Kemal beni sonsuz bir labirente itmişti.Ruhumu,bedenimi ve hafızamı temizlemem gerekiyordu.Hayatımdan Kemal pisliğini sonuna kadar atmam ve ardından yok etmem gerekiyordu.Her ne kadar gücümün öldüğünü hissetsemde...
Babam gelmeliydi yanıma düşüncelerine ve gücüne hayran olduğum adam yanımda olmalıydı.Babamsız geçirdiğim kaçıncı günümdü acaba sesini duymadığım,başımı okşamadığı,güvende hissetmediğim,dünyamı kaybettiğim,ışıklarımın patladığı kaçıncı günümdü?
"Ağlamaya devam mı edeceksin?"
Karanlıktan gelen Savaşın sesi ile korkup sıçradım ve tabii ki iyice kendimi yatağın kaenarına hapsettiğim için yataktan aşağı düşmem çokta zor değildi.Yataktan aşağı doğru düşme yolculuğum başladığı anda düşmemek için çekmeceden tutmaya çalıştığımda elimi çekmecenin kenarına vurup acıyla yüzümü ekşittim.
Tam o anda yatağın sağa taraf çöktüğünü ve sırtıma bir elin dokunduğunu hissettim.Savaş düşmemi engelleyip beni tekrar yattığım yere koydu ve ardından başucumdaki gece lambasını açtı.
Herşey büyük bir sessizlik ile gerçekleştiğinde elimin acısını yok sayarak Denize baktım.Yatağın en sol tarafında uyumaya devam ediyordu.
Savaşın eli elime değdiğinde elektrik çarpmış gibi elimi geri çektim.Hiçbir şey söylemeden yataktan kalkıp elbise dolabının yanına gitti ve karıştırmaya başladı.Acısnı ciddiye almadığım elim kanıyordu.
Hah bir sen eksiktin kan sende hoşgeldin!Elim kanıyor diye ağlasam çok mu abartmış olurdum?Ama yani zaten yeterince kanım akmışken şimdi birde bunun olması fazla değil miydi?
Savaş bu sefer fısıltıyla konuşarak yanıma yaklaştı.
"Hava soğuk değil balkona çıkalım hem hava almış olursun."
Elinde ilk yardım kutsuyla beraber beni kucağına aldı ve balkona çıktık.Ben bu adama en son bağırıp çağırmamış mıydım neden hala bana ilk andaki gibi iyi davranıyordu belkide amacı tamamen bana vicdan azabı çektirmekti.
"Bu kadar düşüncelere daldığını düşünmemiştim."
Elime pansuman yapmaya ve yüzüme bakmadan konuşmaya aynı anda başlamıştı ama pansuman etmesine izin vermeyerek geri çektim.Belli etmemeye çalıştığı şaşkınlığı ile kafasını kaldırıp bana baktı.Ben ise anlam veremediğim duygu karmaşasının içindeydim.
"Ağladığımın farkında değildim."
Elimi tekrar almaya çalıştı ve tekrar geri çektim.Yaramı sarmasını istemiyordum,babamdan sonra hiç kimse yaramı sarsın istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağırarak Fısılda
Fiksi RemajaÜç kişilik her geçen gün daha yakıcı olan hayatın tohumlarını, küçük Deniz bir yabancıya bağlanarak toprağa ekti.Kader ise ölümün doğurduğu başlangıçla tohumu can suyuna kavuşturdu.Ada, tohumu toprağından her çıkarmak isteyişinde Deniz ve Savaşı yak...