Saat 06.00'dı ve şimdiye kadar hiç uyumamıştım.Gözlerim ağlamaktan çok yorgun düşmüş ve yanmaya başlamıştı.Hayat beni en korktuğum yerimden vurmuştu.
Şimdiden o kadar yorgun ve üzgündüm ki kendimde bulamadığım güç ile Denizi nasıl güçlü tutacaktım,kendim ayağa dahi kalkamaz iken Denizin elinden tutup onu hayat yolunda nasıl sapasağlam ve dimdik yürütecektim,içim de toz tanesi kadar umudum,güzel günlere inancım ve yaşama sevincim kalmamış iken Denizden bunları nasıl bekleyecektim ve en acısı ona annem ile babamın yokluğunu nasıl hissettirmeyecektim...
Bana bunları ancak bir mucize yaptırabilirdi ama o mucizenin hayatıma gireceğine dair hiç umudum ve inancım kalmadı çünkü her yere düştüğümde kanayan dizlerim ile canım yana yana ben kalktım.
Şimdi yine kalkacağım bundan adım kadar emindim ama nasıl kalkacağımı bilmiyorum çünkü bu acı daha önceki hiçbir şeye benzemiyordu.İşte sırf bu yüzden bir mucizeye ihtiyacım vardı ama hayatın onu hayatıma girmesine izin vermeyeceğini biliyordum.Düşündükçe daha çok ağlıyordum.
Hayat cidden bu muydu,sen her zaman bir yerden hayata tutunmaya çalışırsın,her seni üzen,kıran ve ağlatan olayın içinde güzel bir şey bulmaya çalışırsın,her zaman iyi olmaya çalışırsın ama hayat bütün çabalarını,ümitlerini,heveslerini kökünden koparır ve bir kenara atar seni asla umursamaz?
Hayatıma bundan sonra sadece Deniz için devam edecektim çünkü başka tutunacak dalım yoktu.Denize taraf döndüm ve onu öptüm.O çok küçüktü çok küçük.Odadan hızla çıktım ve evin bahçesine gittim.
Denizin sesimi duymaması için evin kapısını kapattım.Yeni doğan güneşe bakarak bağırmaya başladım sanki başıma gelenlerin tek sorumlusu oymuş gibi,
-Kolum kanadım kırıldı anlıyor musun?Bak yapayalnız kaldım,tutunacağım sağlam bir dalım yok artık!Hiçbir şeyin anlamı yok artık çünkü ben en değerlilerimi kaybettim!Doğan güneşin,yağan yağmurun,aldığım nefesin bir anlamı yok!
İki elimi güneşe doğru açtım ve bağırarak ağlamaya devam ettim.
-Şu gördüğün eller var ya onların içinde artık taze çiçekler yok cam kırıkları var .Ve her neye tutunmaya çalışırsam ellerim acıyor ve kanıyor bende tutunamıyorum.Ben cam kırıklarıyla dolu ellerim ile Denizin o minik ellerini nasıl tutup kanatırım?
Bir an yine bedenimi taşıyamadım ve yere düştüm .Dizim kanıyordu yine bu acı kalbimdeki acının yanında bir hiç kalıyordu.Yağan yağmura doğru başımı kaldırdım ve sessizce ağlamaya başladım.
Güneş iyice gökyüzünde belirince düştüğüm yerden kalkıp eve girdim.Saate baktığımda saat 08.55'di artık biraz da olsa uyumam gerekiyordu yoksa Deniz ağladığımı anlayacaktı.Onun karşısında her zaman güçlü olmam gerekiyordu .Üzerimi değiştirdikten sonra saçlarımı kuruttum ve Denizin yanına uzanıp tekrardan uyumaya çalıştım.
-Abyaa haydi uyann.
Deniz yanağımdan öptüğü zaman uyanmaya başlamıştım ama göz kapaklarımı taşıyamayacak kadar uykum vardı ve çok yorgun hissediyordum.
-Abyaa Savas abim iye buyusmaya biy tuy kaydı hadii ama uyan.
Bir tur bir saat demekti ve saat şuan on ikiydi.Deniz şimdiye kadar aç mı kalmıştı?Düşünmem ile yataktan bir anda dışarı çıkmam bir olmuştu .
-Deniz sen şimdiye kadar hiçbir şey yemedin demi?
Deniz elini midesine koydu ve yüzünü düşürdü,konuşmaya başladı .
-Hayıy küjük midem çok ajıktı ama galiba her an küjük midem yok oyabiyiy.
-Beş dakikaya kahvaltı hazır tamam mı ?Özür dilerim minik kuşum söz bir daha böyle olmayacak yarından itibaren erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağırarak Fısılda
Fiksi RemajaÜç kişilik her geçen gün daha yakıcı olan hayatın tohumlarını, küçük Deniz bir yabancıya bağlanarak toprağa ekti.Kader ise ölümün doğurduğu başlangıçla tohumu can suyuna kavuşturdu.Ada, tohumu toprağından her çıkarmak isteyişinde Deniz ve Savaşı yak...