Savaş Akdağ'ın anlatımından,
Adanın gidişinin üzerinden tam tamına yarım saat geçmişti.Garip olanı ise kırtasiye araba ile beş dakikalık mesafedeydi.Denizin fark edip endişelenmesini istemediğim için onun ile konuşmaya başladım.
-Küçük adam araba ile ablana bakıp gelelim.Birazcık geç kaldı.
-Tamam Savas abii.
Salonda evin anahtarını aramaya başladım.Neredeydi bu anahtar?Çok geçmeden vestiyerde asılı duran anahtarı gördüm.Denize montunu giydirdim ve arabaya binip kırtasiyeye doğru gitmeye başladık.Neden böyle sorumsuzca davranıyordu ki ?Aptaldı bu kız hemde saf aptal!Kırtasiyeye geldiğimizde aşağı inip çalışan ile konuştum.Kırtasiyeye gelip resim defteri alıp gitmişti.
Ama nereye?Denize bir şey belli etmek istemediğim için ne bağırabiliyor ne de sinirlenebiliyordum .Hiçbir şey yapamamak beni her geçen saniye daha fazla sinirlendiriyordu.Her şeye rağmen sakin olmam gerekiyor çünkü yanımda Deniz vardı.Telefonumu Adayı aramak için çıkardığımda aklıma onun numarasını almadığım geldi.
Kahretsin!Neden almadım ki numarasını?Her konuştuğumuzda laf vermekten aklıma bir şey gelmiyordu,dili zaten pabuç gibiydi.Derin bir nefes alıp verdim.Öncelikle Denizi güvenli bir yere bırakmam gerekiyordu,yalnız başıma Adanın neyin peşinde olduğunu rahatça öğrenebilirdim.
-Küçük adam Melike ablanın yanına gitmek ister misin?
-Ama abyaam hem bana yesim defteyi getiyejekti ?
-Sen Melike ablada beni bekleyeceksin bende ablan ve resim defteri ile birlikte yanına geleceğim sonrada beraber çok güzel resimler yapacağız.
-O saman oyuy ama abyam iye çabuk geyin oyuy mu Savas abii?Ben abyamı çoktan ösyedim.
-Tamam küçük adam sen merak etme en kısa zamanda geleceğiz.
Denizi Melike ablaya bırakıp tekrardan evin yoluna doğru gitmeye başladım.Melike abla hayatıma ben beş yaşında iken girmişti.O günden bugüne kadar yanımdan ve evimden hiç ayrılmamıştı ama annesi yüzünden evimden ayrılmak zorunda kalmıştı.Her ne kadar bunun olmasını istemesem de engel olamamıştım.
Zaten hiçbir insan hayatımıza ebediyen kalmak için girmezdi,giremezdi.Hayat asla iki insanın bir araya gelip bir beden olmasına izin vermezdi.Birlikte mutlu olmasına,ağlamasına,yaralarını sarmaya,huzur bulmasına,güçlü olmalarına...Sezan Aksu'nun dediği gibi ''Düşündüm ki dünyaya gelirken de tektim.''
Şimdi bunları düşünmenin ne vakti ne sırasıydı ,şimdi sırası olan şey ateş böceğinin nerede olduğuydu.Eve gelip baktığımda evde yoktu.Hızla arabaya binip mezarlığın yolunu tuttum.''Umarım oradasındır ateş böceği yoksa bu sorumsuzluğunun hesabını sorarım.''.Mezarlığa geldiğimde arabası mezarlık kapısının önünde duruyordu.Arabadan inip önce arabasının içine baktım kapıları kilitliydi demek ki hala mezarların başındaydı,seri adımlar ile mezarlığa girdim,gerçekten böyle bir şey yaptığına inanamıyordum.
Bir abla kardeşine karşı bu kadar düşüncesiz ve umursamaz olamazdı.Mezarların yanına geldiğimde Adan ortada yoktu,mezarlığın içinde aramaya başladım.ADA!ADA NEREDESİN?Neredeyse mezarlığın her köşesine bakmıştım ama yoktu.Telefonumu çıkarıp Ahmeti aradım.Aramamı kabul eder etmez vakit kaybetmeden direkt konuya girdim.
-Ahmet Ada ortalarda yok,nereye baktıysam bulamadım.
-En son nerede ve nasıl gördün ağabey?
-En son kırtasiyeye kardeşine resim defteri almaya gitmişti ve bir daha geri dönmedi.Kırtasiyeden alacağını almış ve ardından mezarlığa gelmiş,arabası mezarlık kapısının önünde ve kapıları kilitli ama ortada kendisi yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağırarak Fısılda
Novela JuvenilÜç kişilik her geçen gün daha yakıcı olan hayatın tohumlarını, küçük Deniz bir yabancıya bağlanarak toprağa ekti.Kader ise ölümün doğurduğu başlangıçla tohumu can suyuna kavuşturdu.Ada, tohumu toprağından her çıkarmak isteyişinde Deniz ve Savaşı yak...