(Tuncel Kurtiz)
"Ve son sözü hep alın yazısı söyler."Kaçırılma anından şimdiye Ada Yalçın'ın anlatımından;
1.Gün;
Bugüne kadar yaşamış olduğumuz her şeyi bize yaşatan hayat mıydı?Kader miydi yoksa seçimlerimiz miydi?
Elbette ki bu sorunun tek bir cevabı yoktu,bu sorunun binlerce cevabı vardı.
Kimimizin kaderinde doğuştan cehennemi yaşamak vardı,kimimizin hayatı sonradan bir bataklığa dönüşmüştü ve kimimizin seçimleri ile hayatı çiçek açmıştı...
Herkes,kendisine göre güzeli yaşamak ve iyiyi hissetmek isterdi ama kimse bunun bir başkasına zarar vereceğini çoğu zaman düşünmezdi?
Siz düşündünüz mü?Bir başkasının mutluluğu ve hayatı için kendinize göre iyi ve güzel olan bir şey için vazgeçtiniz mi?
Benim hayatımdaki hiç bir insan böyle bir şey yapmadı o yüzden ben insanların hep bencil olduğunu düşündüm.Beni bu düşünceye iten insan,beni dünyaya getiren insandı.Annem...
Amacının ne olduğunu bilmediğim halde beni kandırıp öz babamdan üvey babamın kollarına bırakmıştı.
Küçüktüm tabii hemen kanmıştım anneme,o adamın bana asla zarar vermeyeceğine,öz babamdan daha çok seveceğine ve bana çok güzel bir gelecek vereceğine.Halbuki insanı hiç kimse sevemezmiş.
Kaderimden kaçamak istedim ama kaçamadım ,kaderim beni her yerde ensemden yakalıyordu.
Üvey babam hapishaneden çıkmış ve beni bulmuştu şuan ise onun elindeydim.Gözlerimi açtığımda yıkık dökük gri bir odada eski bir baza üzerinde uzanıyordum ve fazlasıyla soğuktu,üşüyordum.
Yanıma gelip bana "Bekle bakalım fıstık hasretimiz sona erecek." demişti.O andan beri kalbim sanki kulaklarımda atıyor ve ciğerlerim küçülüyor gibiydi.
Korkudan ne yapacağımı bilemiyordum ağlamak istiyordum ama gözyaşlarım bir türlü akmıyordu,bana yapabilecekleri aklımda yer edinince düşünemiyordum.
Bana küçüklükte yaptığı tacizin kat ve kat daha büyüğünü yapacaktı buna emindim.Bana zorla dokunacak ve sahip olacaktı zaten beni de sırf bu yüzden kaçırmıştı.
Oda neredeyse bomboş ve küçüktü,içerisinde sadece benim üzerinde oturduğum baza ve küçük bir penceresi vardı.Pencereyi kırabilirdim ama ne kıracak bir şey vardı ne de gövdem geçerdi.
Ayağa kalkıp demir kapıyı gücüm tükene kadar açmaya çalıştım ama bir faydası olmamıştı çünkü kapı çok güçlü bir kilit ile kilitlenmişti.
Gücümün bittiği anda bedenimi taşıyamadım ve yere düştüm.Gözlerimden gözyaşlarım intihar edercesine akıyorlardı,ait oldukları yerde daha acı çekmemek için sanki...
Derin bir nefes alıp kapıya vurmaya başladım belki biri vicdana gelir ve beni buradan çıkarırdı.
"Kapıyı açın lütfen,beni o adamın ellerine bırakmayın yalvarırım.Hayatımı mahvedecek,bunu istemiyorum lütfen.Bana kötülük yapmasına izin vermeyin lütfen,Allah rızası için dur deyin."
Ben kapıda çaresizce onlara bir şeyler söylemeye devam ederken birden ayak sesleri duymaya başladım.Galiba bana yardım edeceklerdi,evet edeceklerdi sonunda sesimi duymuşlardı.
Kapının kilidi açılmaya başlayınca kapıdan biraz uzaklaştım ve içeri girmelerini bekledim.İçeriye iki tane adam girdi ve arkalarından kapıyı kapattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağırarak Fısılda
Novela JuvenilÜç kişilik her geçen gün daha yakıcı olan hayatın tohumlarını, küçük Deniz bir yabancıya bağlanarak toprağa ekti.Kader ise ölümün doğurduğu başlangıçla tohumu can suyuna kavuşturdu.Ada, tohumu toprağından her çıkarmak isteyişinde Deniz ve Savaşı yak...