Günün ikinci bölümü çiçekler atlamayalım diğerini.
Huzurlu uykumdan, odanın içinden çıkan büyük gümbürtüyle, sıçrayarak uyanmıştım.
Yorgunluktan yarı kapanan gözlerime giren güneş ışığı ile elimi yüzüme tutmuş ve sesin kaynağını bulmaya çalışmıştım yarı baygın bir biçimde.
Parmaklarımın arasından odayı tararken kapının önünde gördüğüm, Çağan'a benzeyen kadınla az önceki uykulu halim yerini büyük bir korku ve kalp çarpıntısına bırakmıştı.
Elindeki poşetleri düşürmüş olan kadının eli ağzında, gözleri kocaman kocaman olmuş bize bakıyordu. Ne tepki vereceğimi bilemeden dirseklerimin üzerinde doğrulup ağzımı açıp kapatarak, konuşamadan kadına bakıyordum ben de.
Üzerimizde örtünün olması o an tek sevinecegim şeydi galiba.
"Çağan kalk" diyerek yanımdaki belime sarılı olan kolu dürtmeye başladım. Bana sarılı beden ise hiçbir şey olmamış gibi belime yüzünü sürüp dudaklarını şapırdatarak uykusuna devam etmişti.
"Giyinip, banyonuzu falan yapıp, odaya gelin" diye sert sesiyle konuşan kadına bakıp hemen kafamı sallayarak onayladım onu.
Kapıyı sertçe kapatıp çıktığında ağlamamak için dudaklarımı dişlemiştim.
"Çağan" diyerek yanağını öpüp nazikçe, korkutmadan uyandırmaya çalıştım sevgilimi. Olacaklar beni içten içe korkuturken geçmişte yaşadığım anılarım zihnime doluyor, endişeden dolayı nefesimi kesiliyordu.
Öpücüğüme gülümseyerek uyanan sevdiğim elini yüzüme atıp okşadı ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.
"Günaydın sevgilim" dedikten sonra hüzünlü halimi anlamış ve kaşlarını çatarak endişeyle doğrulmuştu benim gibi.
"Aytun ne oldu? İyi misin?" Dediğinde gözlerimden yaşlar akarak sarılmıştım ona birden. Sonuçta onu son görüşüm olabilirdi; ailesi ayrıl derse ona nasıl aileni bırak beni seç diyebilirdim ki?
Ağlamam şiddetlenirken saçlarımı öperek beni sakinleştirmeye çalışıyordu sevdiğim adam.
Ne kadar o şekilde durduk bilmiyordum ama en sonunda toparlanıp korkarak konuşmaya başladım.
"Annen gördü" kelimeleri çıkabilmişti ağzımdan sadece. Daha fazlasına dilim varmıyordu ki zaten.
Benim gibi korkuyla büyüyen gözlerle duvara dalan bedene endişeyle bakıp, yanağını öperek ismini seslendim.
"Çağan" diye elimi yüzüne atıp okşadıktan sonra gözlerinin beni bulmasını sağladım.
"Hadi toparlanıp gidelim" diyerek yataktan kalkıp odasındaki banyoya beni sokarak yıkanmamız gerektiğini belirtti.
Sakin sakin, ağlamaklı ifadelerle sıra sıra yıkanıp, abdestlerimizi de aldıktan sonra hazır olduğumuza kanaat getirerek salona doğru adımlamıştık.
Aklımdan geçmiş dönemlerin anılarını atmaya çalışarak iyi düşünüyor ve olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyordum.
Salonda az önce gördüğüm başında renkli bir tülbent bağlı olan, Çağan'a benzeyen tombiş kadınla endişe yine vücuduma hücum etmiş olsa da kadının tatlı bakışları beni rahatlatmaya başlamıştı.
"Oğlum!" Diyerek Çağan'a sarılıp ağlamaya başladığında onunla birlikte biz de ağlamaya başlamıştık. O kadar korku ve endişe doluyduk ki patlayacak yer arıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM / GAY / TEXTING
Roman d'amour(TAMAMLANDI) Bir İlahiyat Hocası ile öğrencinin ilişkisini konu alır. *Cinsellik, argo ve küfür içerir.