*Aytun'un ağzından*
Karnımda hissettiğim ağırlıkla nefesim kesilerek uyanmıştım.
Yapışmış gözlerimi aralamakta zorluk çekip bir kaç denemeden sonra açmış ve kirli beyaz renkli tavanıma gözlerimi dikmiştim.
Karnımdaki ağırlıkta neydi be?
Gözlerimin bulanıklığı gittikten sonra kafamı eğerek baktığımda gördüğüm kaslı kol tam olarak uyanmamı sağlamıştı.
Dün gece ne yaşamıştım ben lan?
Kafamı korkuyla sol tarafıma çevirip kolun sahibine baktığımda gördüğüm beden günümün ikinci şokunu yaşatmıştı bana.
Aşk kuşum benim yatağımda, bana sarılarak mı uyuyordu yoksa ben dün gece aşırı doz alkol alıp cennete mi düşmüştüm?
Dikkatle bakıp koluna dokundum gerçek mi diye. Gerçekti ya kanlı canlı koldu işte bu, hemde benim bebeğimin koluydu.
Aşk kuşumu uyandırmamaya çalışarak yan dönüp güzel yüzünü seyretmeye başladım.
Dağılmış saçları yastığıma dökülmüş, yan tarafina yattığı için kırmızı dudakları büzülmüştü. Şu an o dudakları öpmemek için kendimle büyük bir savaş veriyordum.
Kolunun biri karnımda iken diğeri boynumun altında uzanıyordu. Karşımda olması hala rüyada olduğumu hissettirirken yakınlaştığımdan dolayı yüzüme vuran nefesleri ben gerçeğim diye haykırıyordu.
Böyle kocaman sarılıp kafasını öpsem ne olurdu ki? Sonuçta buraya kadar gelmiş ve yatağıma girmişti değil mi?
Bu düşünceyi kafamdan atıp bir süre daha onu izledikten sonra kalkma kararı aldım. O uyanana kadar temizlenip bir kahvaltı hazırlasam iyi oldurdu. Dün hala tam olarak ne olduğunu hatırlamasam da eminim ki onu zora sokmuştum. Bu nedenle en azından bir kahvaltı hazırlamalıydım minnettarlığımı belirtmek için.
Onu uynadırmamaya çalışarak yerimden doğrulmuş ve ayağa kalkmıştım. Benim hareketlenmemle biraz yerinde kıpırdansa da geri uykusuna dönmüştü.
Ah ah ben bu adamı hak edecek ne yapmıştım.
Hızla dolabımdan bir iki parça eşyamı çıkarıp banyoya girdim ve kendimi temizledim. Keşke ilk yakınlaşmamız benim bu içkili halimle olmasaydı ama olan olmuştu ve yapacak bir şey yoktu.
Banyodaki işimi hallettikten sonra kapının ucundan uyuyan bedene baktım. Hala mışıl mışıl uyuyordu ve ben bu haline istemeden sırıtmıştım.
İnsan güvende hissettiği yerde rahat uyurdu ve bu adamın burada güvende hissettiğini düşünmek beni mest etmişti.
Hızla mutfağa gidip çay demlendikten sonra ortalığı topladım ve kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya başladım. Kendi kendime mırıldanarak şarkı söylüyor ve tost makinesine bastırıyordum.
Tostlar hazır olduktan sonra tabaklara yerleştirip masaya koymak için arkamı döndüğümde o klişe sahneyi yaşamıştım.
Mutfak kapısına yaslanmış, kolları bağlı beni izleyen bir adet aşk kuşu duruyordu karşımda.
Ama hayır ilk ben yapacaktım bunu haksızlıktı.
"Günaydın" diyen boğuk sesle heyecandan nefesim kesilmiş ve her zaman olduğu gibi elimi kolumu nereye koyacağımı bilememiştim.
En sonunda ben de içime kaçmış sesimle "Günaydın" dedikten sonra elimle sandalyeyi göstermiştim oturması için.
Heyecanlı halime gülüp konuşmaya başladı.
"Umarım bu sefer de evinden kaçmazsın" demesiyle ister istemez kıkırdamıştım.
"Kaçmak yok" diyerek ellerimi kaldırdım teslim olmuş gibi o da bu halime gülüp kafasını salladı.
Arkamı dönerek çayları doldurup yanına yerleştim hemen.
Evli çiftler gibi hissetmiştim kendimi. Kocama çayını yapmış işine gönderecekmişim gibi. Bu düşüncelerden beni yanımdaki bedenin sesi ayırmıştı.
"Çok sıkmak istemiyorum ama dün gece ne oldu" diyen bedenle bakışlarımı çay bardağına sabitlemiştim.
Ona yalan söylemeyecektim ama tam olarak her şeyi de anlatmayacaktım. Şimdiden erkeklerden hoşlanmamdan dolayı çıkan sorunları anlatırsam zaten uzak olan bu ilişkiden daha da uzaklaştırdı ve ben bunu istemiyordum.
"Ailemle tartıştık biraz" dediğimde onaylar mırıltılar çıkarmıştı.
"Dün çok saçma şeyler yapmadım değil mi?" Diye beklentiyle döndüm ona aynı zamanda korkuyla da bakıyordum.
Sarhoşken ne yapacağımı kestiremiyordum ve tek umudum saçma sapan bir hareket yapmamış olmamdı.
"Yok yok biraz ağladın sonra da uyuduk zaten" demesiyle kalbim takla atmıştı resmen.
Uyuduk demişti be. Bunu hissetmek ayrıydı, onun bunu çok normal bir şey söylermiş gibi söylemesi ayrı.
"Mesajlardaki Aytun nereye gitti acaba" diye muzipçe sorduğunda yüzüm kızarmıştı.
Benim gibi bir babayiğidi ne hale getirmişti bu adam.
"Neyse neyse üstüne girmeyeceğim merak etme" dediğinde kafamı sallamış ve kahvaltımıza dönmüştük.
Havadan sudan muhabbetlerle zaman geçip gitmiş ve aşk kuşum dersinin olduğunu söyleyerek evi terk etmişti.
O gittikten sonra ben ise yatağıma giderek onun kokusunu içime kocaman çekmiş ve yuvarlanarak uykuya dalmıştım tekrar.
Hayatımın sonuna kadar bu adamın kokusuyla yaşayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) Bir İlahiyat Hocası ile öğrencinin ilişkisini konu alır. *Cinsellik, argo ve küfür içerir.