Son final çiçeklerim, hayır ağlamıyorum ben, devam edin siz.
*Yaklaşık on iki sene sonra*
"Bebeğim dikkatli ol" diyerek hızla sallanan minik bedene yönelip kucakladım sıkıca.
"Ama baba" diye miyavlar gibi konuşan çocuğun burnunu ısırıp arabaya doğru yönelmeye başlamıştım.
"Baban kurban sana" dediğimde söylediğime anlam veremeyerek tatlı tatlı kıkırdamıştı.
"Sarıl bana baba" dedikten hemen sonra boynuma kollarını sarmış ve hafif hafif çıkmaya başlamış sakallı yanağıma öpücükler kondurmuştu.
"Yavaş kız" desem de umursamadan gülerek bana tekrar sıkı sıkı sarılmış ve son kez öpüp geri çekilmişti.
"Eve mi gidiyoruz?" Diye tatlı tatlı sorduğunda kafamı sallayıp arabadaki bebek koltuğuna yerleştirdim minik bedenini.
"Şarkı aç bana baba" diyerek ellerini çırptığında kahkaha atıp burnunu öperek sürücü koltuğuna geçmiş ve bebeğimin istediği gibi şarkı açmıştım.
Eğlenceli bir yolculuktan sonra tek katlı evimize gelip içeri girdik. Kucağımdan zıplayı, evde bağırarak koşan bedenin arkasından gülerek ceketimi astım ben de.
"Babamcım!! Neredesin!?" Diye bağırdıktan sonra yatak odasından çıkan beden kucağına almıştı küçük bebeğimizi.
"Çiçek'im benim" diyerek kucağına alıp bir tur döndürdü özlemle.
Kahkaha atarak dönen bedenlerin yanına giderek, ikisinin de kafasını öpmüş ve minik şeyi kucağıma alarak banyoya yönelmiştim.
"Babamcım kurtar beni!" diye omzumdan atlamaya çalışan küçüğün poposuna hafifçe vurup elini yıkaması için lavaboya otutturdum.
"Baban yesin seni kuzum benim" diyip elinde temiz kıyafetlerle gelmişti yanımıza.
Hemen dibimde durup dudağımı öptükten sonra Çiçek'i kucağına alıp, banyoya yönelmişti.
"Bebeğim yemekler hazır, üstünü değiştir sofrayı kur, biz de yıkanıp geliyoruz" dediğinde dayanamamış, yanına gidip yanağını öpmüş ve odamıza yönelmiştim.
Üzerimi değiştirip yemekleri bölmeye başlarken aklıma geçmiş anılarımız doluyordu yavaş yavaş.
Yıllar önce onu ilk gördüğümde işin bu kadar ileri gideceğini hayal bile edemezken şimdiki halimiz beni mutluluktan dört köşe yapıyordu.
Evlenmiştik hem de çocuğumuz olmuştu bir kere!
Yüzüm bu düşünceyle ister istemez kıvrılırken mutluluktan ağlayacaktım yine.
Altı sene önce artık işi ciddiye bindirip evlenme kararı almış ve uçak biletlerini almıştık birlikte. Mutlu mesut evlendikten iki sene sonra ise şans eseri karşılaştığımız minik bebeğimizi evlatlık alma kararı almıştık.
Şimdi ise küçük çekirdek ailemizle birlikte yaşayıp gidiyorduk işte.
Düşüncelere dalmış sofranın başında beklerken bacağıma sarılan küçük kızımla irkilerek normal dünyaya dönmüş, eğilip kafasına minik bir öpücük yerleştirmiştim.
"Babamcımlar, anneannem ve dedem bugün gelecek değil mi?" Diye şirin şirin sorduğunda kızarık yanaklarını öperek sandalyeye otutturmuştum.
Dalgalı saçlarından gelen mis gibi şampuan kokusunu derince içime çekip tekrar sarıldım miniğime.
"Gelecek bebeğim, akşama çayları hazırlayın dediler" diyerek içeri giren yılların yaşlandıramadığı yakışıklı adama bakıp içten bir tebessüm sundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) Bir İlahiyat Hocası ile öğrencinin ilişkisini konu alır. *Cinsellik, argo ve küfür içerir.